GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türk Ticaret Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:86
Tarih:23.05.2024

KEZBAN KONUKÇU (İstanbul) - Değerli milletvekilleri, ben sözlerime Cumartesi insanlarını buradan anmakla başlamak istiyorum. Önümüzdeki cumartesi 1.000'inci kez Galatasaray Meydanı'nda toplanacaklar. Kayıp olan yakınlarını aramak için, akıbetini öğrenmek için ve bu kayıplardan dolayı fail olanların yargılanması için verdikleri mücadeleyi destekliyoruz. Her zaman olduğu gibi bu cumartesi de yanlarında olacağız.

Değerli milletvekilleri, ben kürsüyü bir süreliğine Kobani kumpas davasında yirmi iki yıl altı ay ceza alan yoldaşım Pervin Oduncu'ya bırakmak istiyorum, onun davadaki sözlerinden size bir bölüm aktarmak istiyorum: "Kadınım, sosyalistim, Kürt'üm. Sorunlara çözüm gücü HDP'de olduğu için buradayım. 6 milyon insan da bu çözüm gücüne onay verdi. Parti ve bir dönem yargılanmak isteniyor. Bu, kabul edilemez. Savaş ve şiddetten beslenenlerin çözüme ulaşamayacakları açıktır. Ne kadar rahatlar değil mi? 'Atış yapın, sekerse çok sorun yapmayın zaten yargı sizin.' diyor. Resmî devlet ideolojisi Kürtlere mezarı ve cezaevlerini layık görüyor. Ben bunu reddediyorum. Bu devlet kendi halkına neyi reva görebilir? Kürtler huzurlu olmadığında, eşit olmadığında Türkiye halkları da çok mutlu olmuyor. Güvenlikçi politikaların Türkiye'yi getirdiği ekonomik nokta ortada. Kürtler nefes alamazsa Türkiye nefes alamaz."

Şimdi sözü ben alıyorum: Kadınım, Türk'üm, enternasyonalist bir sosyalistim. Kürt halkı özgür olmadığı sürece Türkiyeli halkların özgür olamayacağını, refah içinde yaşayamayacağını bildiğim için HDP'nin kurucularındanım. Kobane eylemlerinde ben de yer aldım, sokaktaydık ama biz Kobane eylemlerinde yer alırken sadece orada eziyet gören ve vatanını savunan bir halk için değil, sadece Kobane halkları için değil, oradaki Kürt, Arap halkları için değil, kendimiz için de sokağa çıktık. Ben bir kadın olarak kendim için de sokağa çıktım çünkü o IŞİD barbarlığının bizim ülkemizi de işgal etme ihtimali vardı ve o işgal ettiğinde köle pazarlarında satılmamak için de ben Kobane sürecinde sokaktaydım. Bu iktidar, Gezi'den ve Kobane'den çok fazla korkuyor. Gezi'de özgürlüğü için sokağa çıkan arkadaşlarımızı yargıladı ve ceza verdi çünkü Gezi "özgürlük" demekti çünkü Gezi "adalet" demekti. Kobane sürecinden de çok fazla korktunuz çünkü Kobane "Halkların ortak mücadele zemini." demekti. Bu ortak mücadele zemini sizi öylesine korkuttu ki böyle kumpas davalarıyla arkadaşlarımıza dört yüz yıla kadar ceza verdiniz. Peki, ne diyorsunuz? "Yumuşama, normalleşme." diyorsunuz. Peki, bu yumuşama, normalleşme niye Kürt'e uğramıyor, niye Kürt'ün dostuna uğramıyor? Peki, bu yumuşama neden emekçilere, emekçilerin hakkını savunan 1 Mayısta Saraçhane'de o surların ardındaki açlık sınırını zorlayan sosyalistlere, devrimcilere uğramıyor? Çünkü onların mücadelesinde, onların birliğinde kendi sonunuzu görüyorsunuz.

Peki, Kobane'de ne olmuştu? Sadece Orta Doğu halklarının değil tüm dünya halklarının başına bela olan IŞİD, Kobane'de tüm halklar tarafından püskürtülmeye çalışıldı. O IŞİD ki Suruç'ta, Amed'de, Ankara'da katliam yaptı. O IŞİD ki en son Rusya'da katliam yaptı ve o katliamcıların Türkiye topraklarından girip çıktığı ortaya çıktı. O IŞİD ki köle pazarlarında kadınları satan, sistematik olarak cinsel saldırıya maruz bırakan bir IŞİD'di. Ve işte biz ve arkadaşlarımız var olduğumuz sürece bu vahşete karşı mücadele etmeye devam edeceğiz.

Peki, bu baskı ve zulüm ortamı neden artırılıyor? Şimdi, iktidar diyor ki: "Kemer sıkma politikaları uygulayacağız, hiç de ödün vermeyeceğiz." Bu kemer sıkma politikaları diye "kamuda tasarruf" diyorlar ama kendi bin odalı saraylarından tasarruf etmiyorlar, kendi lükslerinden tasarruf etmiyorlar, zaten yoksulluk sınırında yaşayan emekçi halklara "Açlık sınırının altında yaşayın." diyerek sürekli emekçi halklardan tasarruf etmesini istiyorlar. Sonra diyorlar ki: "Enflasyonu düşüreceğiz." TÜİK verilerine göre bile yüzde 70 olan enflasyon yüzde 50'ye, 60'a düşse ne olur? "Asgari ücrete zam yapmayacağız." diyorsunuz, enflasyon yüzde 50 olduğunda asgari ücret ne hâl alacak?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

KEZBAN KONUKÇU (Devamla) - Tamamlıyorum.

Bunu çok iyi biliyoruz, açlık sınırının altındaki asgari ücret daha da düşecek. Peki, bu durumda nedir; bakıyoruz, size dünya güzel, size hayat güzel; insanlar açlık sınırının altında yaşasın, sizin için hiç önemli değil. Bakın, sizin suçunuz o kadar ağır ki arkadaşlarımız için o uydurduğunuz suçlardan bile ağır suçlarınız var çünkü siz nefsinizin kölesi olmuşsunuz, insanların kanından besleniyorsunuz, emekçilerin ölümüne çalışması pahasına, açlık içinde yaşaması pahasına lüks ve şatafatlı hayatlarınızı inşa ediyorsunuz; savaş politikalarıyla emekçi halklar arasında ayrımcı politikalarla besleniyorsunuz; bu böyle devam etsin diye bize saldırıyorsunuz. Bugün 1 Mayıs nedeniyle gözaltına alınan 27 arkadaşımız tutuklandı.

OSMAN GÖKÇEK (Ankara) - Polise taş atmayın.

KEZBAN KONUKÇU (Devamla) - 27 kişi gözaltına alınmıştı, 27 kişi tutuklandı. Gerekçe polise mukavemetmiş; bu, tutuklama gerekçesi olamaz.

Korkun, daha da buradayız. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)