| Konu: | Türk Ticaret Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 86 |
| Tarih: | 23.05.2024 |
SELCAN HAMŞIOĞLU (Tekirdağ) - Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; teklifin son maddesi üzerinde İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum ve bu son söz hakkımı meslektaşlarım için kullanmak istiyorum çünkü hak, hukuk ve özgürlüklerini müdafaada her zamankinden daha yalnızlar, her zamankinden daha çok dayanışmaya ihtiyaçları var.
İtibardan edilemeyen tasarruf bir kere daha ve hiç gözünün yaşına bakılmadan demokrasiden ediliyor, gözünün yaşına bakılmadan çünkü maalesef Türkiye'de demokrasi kan ağlıyor. Çok yazık, itibardan tasarrufu teklif dahi edilemez kılanlar, tasarruf etmekten imtina ettikleri o itibarın gerçekten var olabilmesi ve saygı gören bir gerçekliğe dönüşebilmesinin yegâne yolunun demokrasiden geçtiğini bir türlü anlamıyor, anlayamıyorlar, ne başlarına gelenlerin ne başımıza getirdiklerinin hiçbirinden ibret almıyorlar. Bu yüzden de demokrasiyi kısmak pahasına ülkenin ekonomik kurtuluş reçetesine şunu yazabiliyorlar: "Kamu kurumlarınca hiçbir şekilde günlük gazete alınmayacaktır." Üzerine basa basa ama "hiçbir şekilde." Maazallah ezkaza alınırsa Türkiye Cumhuriyeti devleti o anda o bir tek günlük gazetenin alımıyla batar. Maazallah kitap gibi gazete de bir anda bomba olabilir, bu ülkede elinizde patlar. Virüs ya gazete, maazallah birilerinin köhnemiş, yoz zihinlerine az biraz aydınlık bulaştırır, görmeyen gözlere gösterir, duymayan kulaklara duyurur, göz açar, uyandırır; bir de tabii koca bir gazete bir A8 cip değil, öyle rahat rahat alınabilsin, geniş geniş kullanılabilsin.
Bununla kalmıyor, kurumlara görev alanı olmayan yayınlara abone olmama talimatı veriyorlar. Peki, sonra ne oluyor? Partisi fark etmeksizin belediyeler seri hâlde aboneliklerini iptale başlıyor. Tümüne, yine partisi fark etmeksizin yerel yönetimlerin tümüne sesleniyorum: Yerel basın bal gibi de yerel yönetimlerin görev alanı içindedir, ilgi alanı içindedir. Bu akla ziyan genelgenin arkasına saklanarak illerinde, ilçelerinde gerçekleri susturmaya tevessül etmesinler.
Başta kendi seçim bölgem Tekirdağ'dakiler olmak üzere bütün belediyeleri buradan uyarmak istiyorum: Sakın! Başta yine kendi seçim bölgem Tekirdağ olmak üzere Türkiye'nin dört bir yanındaki bütün gazeteci arkadaşlarıma çağrı yapıyorum: Yaptığınız sahiden gazetecilikse, hazırladığınız sahiden gazeteyse, alnınız bu manada açık ise ve aboneliğiniz de bu genelge üzerine iptal edildiyse lütfen arayın, geleceğim, o ilde, o ilçede aboneliğinizi iptal eden belediyenin önünde, o belediye başkanının makam odasına doğru elimde megafon satır satır okumaya hazırım o yerel yöneticilerin okumayı görev alanlarında saymadıkları satırlarınızı.
Bir başka konu etki ajanlığı meselesi. Sene 2024 ama bize her yıl 1984, bize her an distopya, ütopya, maalesef rüya. Gelişen teknolojinin, bilişim imkânlarının hangi istihbari amaçlarla kullanılabileceğini biz görmüyor muyuz? Elbette görüyoruz. Devlet sırlarımızın ifşa edilmesini isteyebilecek tıynette, meşrepte kişiler miyiz? Elbette değiliz. Ayrıca, paranoyak da değiliz. Bu ülkede, bu iktidar döneminde Nemrut Mustafa divanlarının nasıl hortlatıldığını tecrübe ettiğimiz için, Bekir Ağa bölüğünün Silivri'de nasıl yeniden inşa edildiğine şahitlik ettiğimiz için, kıymetli MİT mensubu Kaşif Kozinoğlu'nu adıyla sanıyla, adresiyle, fotoğraflarıyla ifşa edenler takdir görürken Libya'da şehit oldukları bizatihi Cumhurbaşkanı tarafından duyurulan, Türkiye Büyük Millet Meclisinde haklarında basın toplantısı düzenlenen, dostlarınca fotoğrafları paylaşılan, cenazeleri halka açık olarak ve yoğun siyasi katılımla yapılan, hatta gizlenmesi gerektiği öne sürülen o teşkilatın da çelenk yolladığı MİT mensuplarının gizli olmayan cenaze haberlerini veren meslektaşlarımızın hangi iftiralarla tutuklandıklarını gördüğümüz için...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SELCAN HAMŞIOĞLU (Devamla) - Bitiriyorum Başkanım.
Başka bir ülkede yaşasa bütün gazetecilik ödüllerinin sahibi olması işten olmayan Müyesser Yıldız'ın, mesela, atandığı bizzat Cumhurbaşkanı tarafından duyurulan bir korgeneralin atandığını yazdığı için nasıl casuslukla suçlanabildiğini, açık kaynaklardan aldığı haberlere nasıl devletin gizli bilgisi muamelesi çekildiğini bildiğimiz için ve bu cadı avlarından artık çok yıldığımız için bir erken uyarı sistemi olarak itiraz ediyoruz: Yapmayın! Nemrut Mustafaları hortlattınız, devletin, içi boşaltılmayan bir tek kurumu kalmadı, McCarthy'leri de hortlatmayın, okyanus ötesi geleneklerini bir kere daha bizim topraklarımıza taşımayın.
Son olarak, milliyetçi paylaşımlar yaptıkları gerekçesiyle yargılanan Genç Gazeteciler dün Ankara'da bir kere daha hâkim karşısındaydı, dava 17 Eylüle ertelendi, genç meslektaşlarımıza dendi ki: "Türk ülkesinde Türk gibi düşünmeden, Türk gibi konuşmadan, Türk gibi yazmadan Türk ülkesinde ne ABD ne Rusya...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SELCAN HAMŞIOĞLU (Devamla) - ...ne Çin için değil, Türk için, Türk'e göre yazıp konuşmadan önce kafanızın üzerindeki Demokles kılıcını hatırlayın." Türk ülkesinde Türklüğü savunmak suç olacak ise biz bir kere daha haykırıyoruz, haykırmaktan da vazgeçmeyeceğiz: Kahrolsun istibdat, yıkılsın düzen, yaşasın büyük Türk milleti! (İYİ Parti sıralarından alkışlar)