GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İstanbul'un fethinin 571'inci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:2
Birleşim:88
Tarih:29.05.2024

İSMAİL ERDEM (İstanbul) - "Delikanlım, işaret aldığın gün atandan!

Yürüyeceksin! Millet yürüyecek arkandan!

Sana selam getirdim Ulubatlı Hasan'dan!

Sen ki burçlara bayrak olacak kumaştasın;

Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!"

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed'in yüzyıllar öncesinden "İstanbul mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden kumandan ne güzel kumandan, o ordu ne güzel ordudur." hadisişerifiyle müjdesini verdiği, Eyyûb el-Ensarî'nin rüyası, Fatih Sultan Mehmet Han'ın emaneti, şehirlerin sultanı İstanbul'un fethinin 571'inci yıl dönümündeyiz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dünyanın gördüğü en muazzam savunma ve kuşatmalarından birine tanıklık eden İstanbul, tarih sahnesine çıktığı günden bugüne insanlığın tüm dikkatini üzerine çekmeyi başarmıştır. Üç büyük medeniyete başkentlik yapan kadim şehir İstanbul; tarih, siyaset, ticaret ve kültürün en önemli merkezlerinden biri olma özelliğini yüzyıllardır muhafaza etmektedir. İstanbul, farklı medeniyetleri bağrında barındırıp dönüştürmesiyle mekânın ve zamanın ruhunu da üzerinde toplamış müstesna bir şehirdir. Bu yönüyle İstanbul, tarihin bütün çizgilerinde kesişim noktası olmuştur. İstanbul, farklı inanç ve kültürlerin barış ve huzur içinde bir arada yaşadığı en büyük medeniyet merkezidir. Nice şairlere, ressamlara ilham kaynağı olmuş İstanbul, dünyanın başkenti bir şehirdir. 8.500 yıllık bir geçmişe sahip güzel İstanbul, tarihî, kültürel mirasıyla, maddi imkânların ulaştığı rakamsal büyüklüğüyle de hem ülkemizin hem dünyanın göz bebeği olmayı başarmıştır.

Değerli milletvekilleri, işte, hem tarih hem kültür hem coğrafya hem de ekonomik bakımdan büyük bir öneme sahip İstanbul'un fethi, insanlık tarihine bir daha hiç sönmeyecek bir ışık dökmüştür. Peygamber Efendimiz'in hadisişerifine mazhar olmak için yüzyıllar boyunca İstanbul'un surlarına dayanan ecdadımız, 1453 yılına kadar hedefine ulaşamamış, Fatih Sultan Mehmet Han için de fetih elbette kolay olmamıştır. İstanbul kuşatmasının 50'nci gününe ulaştığında sabırsızlanıp canı sıkılan Fatih, Hocası Akşemseddin Hazretlerine haber gönderip bu durumun sebebini sorar. Cevap şöyle gelir: "Zafer için üç şartıesasi mevcuttur Padişahım: hulusiniyet, fena hareketlerden haya, emirlere itaat. Kemalisükûnet ve intizamla verilen emirleri eksiksiz icra edeniz, ettiriniz. İmani bir heyecanın verdiği galeyanla muharebeye koşunuz. Malik olduğunuz liyakati gösteriniz. Zillet geride, şehadet ileridedir ve inşallah fetih yakındır." Hocasının bu cevabıyla heyecanlanan Fatih Sultan Mehmet "Ya ben İstanbul'u alırım ya İstanbul beni alır." diyerek 1453 yılının 29 Mayısında hedefine ulaşmıştır. İşte o gün insanlık tarihi yeniden yazılmıştır, işte o gün bir çağ kapanıp bir çağ açılmıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; fethin sembolü Ayasofya, 1935 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla müzeye dönüştürülmüştür. Fatih Sultan Mehmet'in 1 Haziran 1453 tarihli vakfiyesinden kısa bir bölüm okuyacağım. Fatih, vakfiyesinde şöyle diyor: "Kim bu Ayasofya'yı camiye dönüştüren vakfiyemi değiştirirse Allah'ın, Peygamber'in, meleklerin ebedî laneti onun ve onların üzerine olsun; azapları hafiflemesin; haşr gününde yüzlerine bakılmasın. Kim bunları işittikten sonra hâlâ bu değiştirme işine devam ederse günahı onları değiştirene ait olacaktır, Allah'ın azabı onlaradır; Allah işitendir, bilendir."

Ayasofya bizim kılıç hakkımızdır. Ayasofya'yı sadece bir ibadethane olarak görmek o kutsal mekânın değerini hafifletmektir. Ayasofya, fethin sembolüdür, fethin maneviyatında önemli bir simgedir. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın iradesiyle 10 Temmuz 2020 tarihinde yeniden ibadete açılan insanlığın ortak mirası Ayasofya, gerçek kimliğine dönüştürülmüş ve devlet olarak yapılan yanlıştan dönülmüştür.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Fatih Sultan Mehmet Han'ın İstanbul'u fethettiği gün Bizans İmparatoru ve halkına "İnançlarınızda özgürsünüz." şeklindeki cümlesi insanlığın şiarı olmalıydı ancak ne yazık ki bu durum günümüzde Hiç de öyle olmadı. Ecdadımızda var olan temel haklara saygı maalesef başka milletlere de nasip olmadı. Örnek verecek olursak...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Erdem, lütfen tamamlayın.

İSMAİL ERDEM (Devamla) - Filistin'de, Gazze'de yetmiş beş yıldır zulüm var.

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Fatih Sultan Mehmet Bey ormanları korurken, siz Belediye Başkanıyken o Sancaktepe'nin ormanlarını yok ettiniz, ormanlarını! Bir de onu, Fatih Sultan Mehmet'i ağzına alıyorsun!

İSMAİL ERDEM (Devamla) - Siyonist İsrail tüm dünyanın gözü önünde daha yeni doğmuş, sütten kesilmemiş bebekleri katlediyor, insanlık duymazdan geliyor.

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Senin düşüncen ile Fatih Sultan Mehmet'in düşüncesi aynı mı?

İSMAİL ERDEM (Devamla) - İsrail saldırılarında bugüne kadar 35 binden fazla Filistinli kardeşimiz hunharca katledildi.

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Ormanları yok eden Başkansın sen!

İSMAİL ERDEM (Devamla) - Katil İsrail ne bebek dinliyor ne kadın ne de yaşlı; Rabb'im Filistinli kardeşlerimizin yâr ve yardımcısı olsun.

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - 5'li çeteye ormanı peşkeş çeken Başkan bu!

İSMAİL ERDEM (Devamla) - Yine, Rabb'im, yüce milletimize nice fetihler, nice zaferler, nice rızasına uygun başarılar nasip etsin diyorum. Fatih Sultan Mehmet ve askerlerine Allah'tan rahmet diliyorum.

Gazi Meclisimizi saygıyla sevgiyle muhabbetle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)