| Konu: | Kırk dört yıl önce Çorum katliamı yaşandığına, Kobani kumpas davasına ve geçen dönemki milletvekilleri hakkında hazırlanan iddianameye, 1 Mayıs günü kolluk güçlerinin aldıkları talimatla beraber Anayasa suçu işlediklerine, Hilvan'daki seçim çalışmalarına ve Şanlıurfa Valisinin ifadelerine ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 88 |
| Tarih: | 29.05.2024 |
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tam kırk dört yıl önce Çorum katliamı yaşandı. Bu katliamda yitirdiğimiz 57 yurttaşımızı bir kez daha saygıyla anıyorum. Üzerinden kırk dört yıl geçti fakat acısı dinmedi çünkü ne hakikatle yüzleşebildik ne de bu suçu işleyenleri yargılayabildik, cezalandırabildik. Bu katliamlar devam etti; Çorum, Maraş, Vartinis, Roboski gibi birçok katliam yaşandı ve bu katliamı yapanlar her seferinde dokunulmazlık zırhının arkasına saklanabildiler. Dolayısıyla da Türkiye'de bugün çokça konuşulan darbe, darbe mekaniği dediğimiz meselenin aslında buralarda saklı olduğunu hep görmezden geldik. Evet, bunlar aydınlatılabilseydi belki 12 Eylül yaşanmayacaktı ama 12 Eylül darbesine giden yolun taşları böyle döşendi, tıpkı diğer darbelerin öncesinde döşenen taşlar gibi. Bir kez daha bu katliamı kınıyoruz, bu katliamın faillerinin mutlaka bir gün yargı önünde hesap vermesi en büyük beklentimiz.
Tabii "darbe" deyince, kumpas davaları da hep aklımızın bir köşesinde. Bunun belki de en önemli örneği Kobani kumpas davası. Bunun sonuçları daha kamuoyunda tartışılırken geçen dönem Milletvekillerimiz Hüda Kaya, Serpil Kemalbay, Fatma Kurtulan, Garo Paylan ve Pero Dundar hakkında iddianame hazırlandı. Kumpasın nasıl bir kumpas olduğunu anlatmak açısından bu iddianame önemli çünkü biliyorsunuz, 36 arkadaşımız yargılanmıştı bu davada ve bu 36 arkadaşımız, başta Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş olmak üzere sevgili arkadaşlarımızın hepsi Yasin Börü ve diğer cinayetlerden beraat ettiler; bu çok net ortaya çıktı. Uydurma cezalarla içeride tutsak edilmeye devam ediliyorlar. Evet, tutsak; bu lafa itiraz ediyorsunuz ama arkadaşlarımız tutsak çünkü sadece ve sadece barış ve demokrasi için mücadele ettiler, söz kurdular ama gelin görün ki Yassıada ruhlu bu Ankara 22. Ceza, bu 5 arkadaşımız için de aynı iddianameyi yani aynı kumpası devam ettiriyor.
Peki, arkadaşlarımızın bu iddianamede yer alan sözleri ne? Bakın, ibret olsun diye burada okuyacağım. Örneğin, Hüda Kaya demiş ki: "Kayyumları ve atamaları kabul etmiyoruz." Etse miydi? Böyle bir onursuzluğu kabul mü edecekti? Halkın siyasi iradesini yok sayan bir kayyum anlayışını reddetmek bir suç olabilir mi? Peki, Serpil Kemalbay ne demiş? Eş Başkanlığımızı yaptığı dönemde kürsü konuşmalarından dolayı bu iddianamede konuşmaları yer alıyor. Teşbihte hata olmaz, balık baştan kokar; siz insanlar konuşuyor diye mikrofonu kapatırsanız savcı da Meclisteki konuşmaları iddianameye koyar. Peki, Fatma Kurtulan ne demiş? "..."(*) demiş yani "'Hayır' deyin." demiş. Neye "'Hayır' deyin." demiş? 2017 referandumuna. "'Evet' deyin." mi deseydi? "Evet" dediniz de ne oldu? Her gün yeni bir sorunla, her gün yeni bir krizle uğraşıyoruz. Neden? İşte, 2017 referandumunda yaratılmış olan, o "Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi" denilen sistemin aslında sorunlarıyla boğuşuyoruz. Bu kumpas davası da aslında kaynağını buradan alıyor.
Ve Pero Dundar... Bir örnek de Pero arkadaşımızın sözü. "Kadınlar faşizmi yenecek." demiş; bu, iddianameye giriyor. Düşünsenize, bu söz iddianameye bir suç unsuru olarak giriyor; durum bu kadar vahim. Zaten bu dava, aslında yıllardır Türkiye'deki adaletin nasıl çürüdüğünü ve beraberinde ülkeyi nasıl çürüttüğünü gösteren bir davaydı. Savcı ve mahkeme bu kumpasta ısrar ediyorlar. Siz burada "Darbelere karşıyız." diye sabahtan akşama kadar söz kuruyorsunuz, darbe mekaniği tıkır tıkır orada çalışıyor. Dolayısıyla, bunu durdurmanın yolu, yegâne yolu bu kumpas davasını tüm gerekçeleriyle ortadan kaldırmak ve buna son vermektir. Daha mahkeme gerekçeli kararı yazmadı ya, düşünebiliyor musunuz, savcının yapmış olduğu garabeti düşünebiliyor musunuz? Ama bir tek bu mu, her yerde hukuksuzluk ve adaletsizlik kol geziyor.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir adaletsizlik örneği de 1 Mayıs. 1 Mayıs günü kolluk güçleri aldıkları talimatla beraber Anayasa suçu işlediler. Vali Anayasa'ya aykırı bir talimat verdi, kolluk güçleri de suça iştirak ettiler. 1 Mayısta ortada böyle bir suç var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Temelli, lütfen tamamlayın.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Bu suça karşı hakkını savunanlar gözaltına alındı, tam 76 kişi tutuklandı, bunun 37'si öğrenci. Bu öğrencilerin sınavları var, okullarına gidemiyorlar. Tutuklanma gerekçeleri 2911. 2911'den bugüne kadar tutuklama çıkmamış; 76 kişi tutuklanıyor, 37'si öğrenci. Dolayısıyla "Hepsini alacağız." kampanyasıyla bu öğrencilerin ve tutukluların serbest bırakılması isteniyor; eğitim haklarından yoksun bırakılıyorlar, sınavlarına gidemiyorlar. Üniversite sınavları geliyor, buna hazırlanamıyorlar. Dolayısıyla, adaletsizliğin bu denli vahim hâli az rastlanır; bir an önce öğrencilerin ve tüm tutukluların serbest bırakılmasını istiyoruz.
Son olarak Sayın Başkan, aslında siz de katıldınız; Hilvan'da seçim çalışmaları. Tabii, siz çok resmî katıldınız oysa seçim çalışmaları, biliyorsunuz, belli seçim yasaklarıyla sürdürülür; o yüzden sizin bu tavrınız kınadığımız bir tavır, bunu belirtmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Temelli, lütfen tamamlayın.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Diğer taraftan, biliyorsunuz, sizin il başkanınız var orada, Hasan Şıldak; tanıyorsunuz değil mi? Tanımıyorsunuz çünkü il başkanınız değil, vali; Urfa Valisi. Urfa Valisi sizin il başkanınız gibi çalışıyor ve o kadar kendisini kaptırmış ki bir vali olarak bakın ne diyor insanlara: "Belediyeyi DEM Parti kazanırsa belediye bütçesinin yüzde 25'ini Kandil'e gönderecek." Ayıptır ya, insan biraz sıkılır, utanır ya! Sekiz yıldır kayyumlarla bu belediyeleri yönettiniz, bu belediyeleri sekiz yıl öncesine dair o kadar incelediniz, bir kuruşun bir yere gittiğini gördünüz mü? Yok. Böyle bir tek dava var mı? Yok. Ya, bir vali nasıl çıkar böyle bir yalan söyler?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Tamamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın Temelli, son kez uzatıyorum, lütfen tamamlayın.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Artı, sekiz yıl boyunca belediyeleri para olarak kuruttunuz ama bu yalanı gelip bu kürsüden defalarca söylediniz ve söylemeye devam ediyorsunuz; Vali söylemeye devam ediyor hiç sıkılmadan. İŞKUR da devreye girmiş; Şırnak'ta garnizon devreye girmişti, öyle belediyeyi almıştınız. Şimdi de Hilvan'da İŞKUR'u devreye sokmuşsunuz. 500 kişiye iş olanağı sağlıyorsunuz, onları herhâlde dört ay sonra işten çıkaracaklar ama her yerde bu tür kirli hesaplar, kirli oyunlar; Hilvan'ı böyle kazanacağınızı sanıyorsunuz. Biz buradan çok net söyleyelim: Değil 2 Haziranda, isterseniz her ay Hilvan'da seçim yapın, Hilvan'ı DEM PARTİ olarak biz kazanacağız.
Teşekkür ederim. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)