GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Saadet Partisi Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:88
Tarih:29.05.2024

SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; grup önerimiz üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

İktidarın uzun yıllardır uyguladığı yanlış, daha doğrusu tarım ve hayvancılığı bilinçli bir şekilde bitirme politikaları yüzünden ülkemiz yurt dışına bağımlı hâle getirilmiştir; öyle ki yurt dışında tarım arazileri kiralamak suretiyle güya bu açığı kapatmanın yollarını falan arar olmuştur. Yurt içinde üreticinin emeğinin ve ürününün karşılığını alamaması ve bu konularda medyaya yansıyan şaibe iddiaları ise ülkenin ne hâle getirildiğinin en acı bir örneğidir. Ülkemiz güya bir tarım ve hayvancılık ülkesi ama gelin görün ki bu alanda yani hayvan ve gıda ürünleri ithalatında Türkiye dünyada başı çekiyor. Sığır ithalatında dünyada 2'nci, Avrupa'da 1'inciyiz; mercimek ithalatında 2'nci sırada, ayçiçeği ithalatında 3'üncü sırada, buğday ithalatında 3'üncü sırada, mısır ithalatında 9'uncu sırada, arpa ithalatında 10'uncu sırada, pirinç ithalatında ise 10'uncu sıradayız. Sanki bizim ovalarımız yok, sanki topraklarımız verimli değil, suyumuz yok; bizim Gediz Ovamız yok, Harran Ovamız yok, Çukurova'mız yok, Iğdır Ovamız yok, Konya Ovamız yok ve alüvyonlu topraklarımız yokmuş gibi -biz bütün üretilenleri, daha doğrusu- ihtiyacımız olan gıda ürünlerinin çoğunu ithal etmek zorunda kalıyoruz. Bu ayıp da bu iktidara yeter de artar bile.

Türkiye, tarımsal üretim yaparken kullandığı mazotu, gübreyi, tohumu, zirai ilaç gibi girdilerin neredeyse tamamını da ithal etmektedir. Kriz arttıkça bu girdilerin maliyetlerinin arttığı bilinmektedir. TÜİK'e göre 2021'de ekonomi yüzde 11 oranında büyürken tarımda yüzde 2,2'lik küçülme kaydedilmiş durumdadır. Bunun nedenleri arasında kuraklık, artan girdi maliyetleri, geliri düşen çiftçinin üretimden çekilmesi ve dışa bağımlılık olsa da temel sebebin mevcut iktidarın bilinçli bir şekilde Türk çiftçisini bitirme projesi olduğu çok açıktır. İktidar, et fiyatlarını düşürmek gerekçesiyle 2010 yılından itibaren canlı hayvan ve et ithalatı yapmaktadır. Peki, son on dört yıldır uygulanan bu politikayla et fiyatları düştü mü? Hayır. Türkiye İstatistik Kurumuna göre, Ocak 2024'te yıllık bazda fiyatı en çok artan ilk 3 ürünün yüzde 165,6'yla sakatatlar, yüzde 130'la kuzu eti ve yüzde 110'la dana eti olduğunu biliyoruz ve hepimiz görüyoruz.

Sayın milletvekilleri, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle her alanda büyük atılımlar yapacaktık ve bürokrasinin azaltılacağı, iş ve uygulamaların daha hızlı ve verimli bir şekilde yürütüleceği, refah seviyemizin artacağı, hayat şartlarının ve satın alma gücünün artacağı söylenmişti. Neredeyse söylenen hiçbir söz ve vaat yerini bulmadığı gibi, önceki yıllarda hayata geçirilmiş görece olumlu bazı uygulamalar bile maalesef kadük bırakılmış, işlevsiz hâle getirilmiştir. Kurumların içi boşaltılmış, liyakatli kadrolar tasfiye edilmiş, ülkemizin stratejik konuları günübirlik politikalarla yazboz tahtasına dönüştürülmüş ve bir yandaş semirtme aracı hâline getirilen ihale mevzuatı 200 defa değiştirilmiş, sağlanan istisna-muafiyetler sayesinde ülkemiz neredeyse üçüncü dünya ülkesi hâline getirilmiştir. Yirmi yıl öncesine kadar tarım, hayvancılık ve gıda üretimi konusunda kendi kendine yeten nadir ülkelerin başında gelen Türkiye, son yıllarda bu özelliğini koruyamadığı gibi, dünyada gıda fiyatları açısından da en yüksek fiyat artışlarının yaşandığı ülkelerin başında gelmektedir. Vatandaşlarımız, uygun fiyata bir gıdaya ulaşmayı çaresiz bir şekilde kanıksamaya başladıkları yetmezmiş gibi, sağlıklı, temel gıda ürünlerine ulaşmak konusunda bile çaresiz kalmıştır. Bir tarım ülkesinde olmalarına rağmen herhangi bir temel gıdaya ulaşamayan vatandaşlarımızın sayısı neredeyse toplumun ciddi bir yekûnunu oluşturmaktadır.

Değerli milletvekilleri, bugün dünyanın en az et tüketen ülkeleri arasında Türkiye 2'nci sıradadır ve aynı zamanda dünyada en çok canlı hayvan ve et ithal eden iki ülkesinden de biriyiz. İktidarın tarım ve hayvancılık konusunda uyguladığı politikalar esasen ne yerlidir ne de millîdir. Ülke sınırlarımızdan akın akın geçip gelen kaçak ve sığınmacıların yanı sıra ülkemizde özellikle doğu illerimizin sınır kapılarından miktarı belli olmayan kaçak hayvan ve et de girmektedir. Esasen, her konuda olduğu gibi bu konuda da iktidarın gri alanlar yarattığı ve buradan bazı yandaşların ciddi rantlar elde ettiği düşünülmektedir. Kilosunu 3 dolara -yaklaşık 100 liraya- almış olduğu bir ithal eti Türkiye'de 500 liraya satan bir rant çetesi var; bu rantın gerçek sahiplerinin ve ülkeye yaptıkları bu ihanetin hesabı sorulmak zorundadır. Düşünsenize, 3 dolara et ithal ediyorlar ve üstelik yüzde 0 vergi veriyorlar, ardından da gelin görün, dünyanın en pahalı etini vatandaşına satıyorlar.

Tarım ve Orman Bakanlığı ise 2024 yılı içinde 600 bin baş besilik sığır ithal edeceğini açıklamıştı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Özdağ, lütfen tamamlayın.

SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Teşekkür ederim.

İktidar, güya et fiyatlarını düşürmek adına yaklaşık on yıldır canlı hayvan ve karkas et ithal edilmesi konusunda öyle plansız bir ithalat rejimi uygulamıştır ki iddialara göre -bakın, burası çok önemli- stokların dolup taştığı Et ve Süt Kurumunun depolarında biriken 20 bin ton karkas et ile kesilmesi için bekleyen 300 bin baş hayvanın ihraç edilmek istendiği ve pazar arandığı medyaya yansımış durumdadır. Ya, bu ne yaman çelişkidir Allah aşkına; bir yandan ithal edeceksiniz, depolarınıza koyacaksınız, sonra bunu da tekrar başka bir ülkeye ihraç edeceksiniz öyle mi? Ne diyeyim ben size ki! Yılbaşından bu yana et ithalatına 1 milyar dolar ödeyen ve bu sayede ülke içinde artan et fiyatlarını düşürmeye çalışan iktidarın "Ata et, ite ot!" minvalindeki absürt politikalarının bir işe yaramadığı ortadadır. Ekonomik krizlerle boğuşan ve 70 sent dövize bile muhtaç hâle getirilen ülkemizin elinde, avucunda kalan kaynaklarının saçma sapan tarım, hayvancılık politikalarıyla yurt dışına aktarılması yanlış politikalarla izah edilemeyecek bir durumdur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Milletimiz ve ülkemiz için bu önergemizin desteklenmesi kesinlikle siyasi bir karar olmayacaktır. Bu, millî olduğu kadar da vicdani bir sorumluluktur. Önergemize destek vereceğinizi ümit ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi, CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)