GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:88
Tarih:29.05.2024

SELCAN HAMŞIOĞLU (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Parti Grubu adına teklifin 2'nci maddesi üzerine söz aldım ama inanın, ne söyleyeceğimi bilmiyorum.

Monşerler aşağı, monşerler yukarı; Türk devlet geleneğinin 3 temel ayağından biri olan hariciyenin emsalsiz itibar kaybına uğratıldığı yirmi yılın üzerine tüy dikilen bir finale tanıklık ediyormuş gibi hissediyorum ve bundan da tarif edemeyeceğim derecede rahatsızlık duyuyorum. Bu akşam, burada, Tevfik Rüştü Aras'ın kemikleri sızlıyor gibi hissediyorum ve bundan da son derece rahatsızlık duyuyorum, Zeki Kuneralp'in kemikleri sızlıyor gibi hissediyorum ve bundan mahcup oluyorum, İhsan Sabri Çağlayangil'in kemikleri sızlıyor gibi hissediyorum ve hiç huzurlu hissetmiyorum, merhum Deniz Bölükbaşı'nın kemikleri sızlıyor gibi hissediyorum ve bundan gerçekten çok ama çok utanıyorum. Türkiye Cumhuriyeti'nin Dışişleri teşkilatını güçlendirmek için yapması gereken stratejik hamle bir ticarethane kurmak olabilir mi? Gerçekten anlamakta zorlanıyorum. Dışişleri teşkilatı ona yeni binalar satın alarak değil, kendi kendimizi, Süleyman Şah Türbesi'nde olduğu gibi tarihî emanetlerimizi kendi ellerimizle havaya uçurmak durumunda bırakmadığımızda güçlenir. Türk Dışişleri teşkilatının faaliyetleri oto galericiliği yaparak değil Türkiye Cumhuriyeti'nin en temel, en haklı davalarından olan Kuzey Kıbrıs'ı bütün dünyaya tanıtmayı başararak güçlendirilir. Şimdiye çoktan elimiz ayağımız, gözümüz kulağımız hâline gelmiş olması gereken, dünyanın geleceği olan o devasa Türk dünyası coğrafyasını küresel iddia sahibi ülke ve yapıların cirit atmasına terk etmeyerek, kimsenin Doğu Türkistan Türklüğüne sana rağmen işkence yapmaya cesaret edemeyeceği caydırıcılığa sahip olarak, kimsenin Filistin'de, Afganistan'da, Kerkük'te sana rağmen zulme kalkışamayacağı iklimi oluşturarak, bu coğrafyada hesabı olanların eyleme geçmeden önce "Türkiye ne der?" diye düşünmesini, bundan kaygı duymasını sağlayarak güçlendirilir. Türk Dışişleri teşkilatının faaliyetlerini güçlendirmek, onu kâr amacı güden bir şirkete dönüştürerek olmaz, Daniş Tunalıgil'in, Bahadır Demir'in, Kemal Arıkan'ın, İsmail Erez'in ve daha onlarca diplomatımızın neden ve nasıl katledildiğini unutmayarak, Hocalı soykırımcılarıyla Bursa'da kakara kikiri maç keyfi yapmayarak olur mesela. Kimsenin "Ermeni soykırımı yoktur." dedikleri için, tarihî bir gerçeği ifade ettikleri için Türk bilim insanları hakkında yakalama kararı çıkarmaya cüret edememesini sağlayarak olur. Türk Dışişleri teşkilatının faaliyetlerini güçlendirmek Atina'da katledilen Ömer Haluk Sipahioğlu'nun, Çetin Görgü'nün hangi misyonunun temsilcileri olduğunu hatırlayıp Ege'deki Türk adalarındaki fiilî işgale son verdirerek olur. Anlamak gerçekten mümkün değil. Başta dediğim gibi, Dışişleri Bakanlığının vize aracılığı yapan bir vakfı olmuş olsaydı eğer, iktidar BOP tuzağına düşmemiş mi olacaktı mesela, Arap Baharı çukuruna düşmeyecek miydik? Türk Dışişleri, Türk millî sembolü olan bozkurt, terör örgütü sembolleri listesine alınırken ortalığı ayağa mı kaldıracaktı eğer bir paralel vakfa sahip olmuş olsaydı? Başımıza geçirilen çuval, gösterilen beyzbol sopası, Mehmetçik kanı üzerinden "at tüccarı" aşağılaması, psikopat bir veliahdın, uçak dolusu katili ülkemize sokup İstanbul'un göbeğinde bir gazeteciyi buharlaştırması ve kendisine bunun ne hesabının sorulabilmiş ne bedelinin ödetilebilmiş olması Bakanlığın alım satım, kiralama işleri yapan bir vakıftan mahrum olmasının sonucu mudur? Direkten döndük, daha birkaç gün önce İran'da Reisi'nin düşen helikopterinin bulunması meselesini bile diplomatik krize dönüştürüyorduk neredeyse. Bu jargon, üslup, dil bilmezlik Dışişlerinin şirket kurma yetkisine sahip bir vakfı yok diye mi gerçekleşti? Ne alakası var?

Ben merak ediyorum, temsil kabiliyeti yüksek personelden ne anlamalıyız biz mesela? Cumhuriyet Bayramı'nda Zeus ve Helen kılığında resepsiyon verenleri mi? Türk Dışişleri teşkilatının faaliyetlerini güçlendirmek için bir ticarethaneye değil Mustafa Kemal Atatürk'ün "Dış siyaset, bir toplumun iç kuruluşuyla sıkı şekilde ilişkilidir çünkü iç kuruluşa dayanmayan dış siyasetler daima kötü duruma sürüklenirler." sözünü anlamaya; anlamak yetmez, benimsemeye; benimsemek yetmez, gereğini yerine getirecek iradeyi gösterebilmeye, bir millî seciyeye ihtiyacı var yeniden.

Teşekkür ediyorum. (İYİ Parti ve Saadet Partisi sıralarından alkışlar)