GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:88
Tarih:29.05.2024

MUSTAFA BİLİCİ (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı Kanunu Teklifi'nin 7'nci maddesi üzerine Gelecek-Saadet Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime başlamadan önce, ilgili kanunun kanun yapma usulüne aykırılığını grup olarak kabul etmediğimizi belirtmek istiyorum. Tali komisyonlara indirilmeden, Anayasa'ya aykırılık incelemesi yapılmadan Genel Kurula indirilen bu kanun teklifi kanun yapma tekniği bakımından kabul edilebilir değildir. AK PARTİ iktidarının komisyonlarda tartışılmadan, yanlışları düzeltilmeden bir kanun teklifini Genel Kurula indirmesi siyasi dayatmadan başka bir şey değildir. İktidar, kanun tekliflerinin komisyonda görüşülmesini istisna, görüşülmemesini asıl hâle getirme gayesindedir. Bu yanlış yasama uygulamasından Meclisin salahiyeti açısından bir an önce vazgeçilmelidir.

Değerli arkadaşlar, bugün, Dışişlerine bağlı fakat gelir getirici faaliyetler yürütebilen, Bakanlığın yurt içi ve yurt dışındaki taşınır ve taşınmazlarını alabilen, satabilen, kiralayabilen ve kendi nam ve hesabına ticari faaliyet yürütme yetkisini haiz bir vakıf kurulmaktadır. İlgili kanun teklifi metni incelendiğinde vakfa atfedilen misyonun Dışişleri Bakanlığının misyonuyla aynı olduğu rahatlıkla görülecektir. Peki, hâl böyleyken Dışişleri Bakanlığıyla aynı amaca sahip bir oluşum niçin kurulmaktadır? Dışişleri Bakanlığı vakıf üzerinden ticari faaliyetlere girişecek, gelir elde etme peşine mi düşecektir? Bakanlığın buna ihtiyacı mı vardır? Hükûmet ve Dışişleri Bakanlığı yetkilileri Bakanlık gelirlerinin yetersizliğinden şikâyetçiyseler buyursunlar, gelsinler, Meclisten ek bütçe çıkaralım. Ek bütçe çıkaralım ki Dışişleri Bakanlığı gibi ülkemizin köklü kurumlarından olan bu değerli Bakanlığımız ticari faaliyetler peşine düşmesin.

Dışişleri Bakanlığının geçmişten gelen köklü gelenekleri hiçe sayılarak ticari faaliyetlere sokulması şüphesiz gelecekte yaşanması muhtemel şaibeler doğuracaktır. En basitinden sorulması gereken bazı sorular vardır. Öncelikle bu Vakıf yurt dışından bağış kabul edecek midir? Bağış kabul edecekse bunun miktarı ne olacaktır? Yurt dışından kabul edilen bağışlar Bakanlığın itibarını zedeleyecek midir, adını kirletecek midir? Şüphesiz ki iktidarın bu sorulara verecek şeffaf bir cevabı yoktur. Bu Vakfın kuruluşundaki temel istek, temel amaç nettir. Bakanlığın örtülü ödeneği statüsünde bir vakıf kurulmak istenmektedir. Vakfın Mütevelli Heyeti Başkanı olarak Dışişleri Bakanının gösterilmesi, Dışişleri Bakanına uluslararası arenada devleti temsil etme görevi dışında bir de şirket yönetme görevi vermekten başka bir şey değildir. Vakfa dışarıdan atanacak yöneticiler Bakanlığın taşınır ve taşınmazları üzerinde söz sahibi yapılacak, Dışişleri Bakanlığı temel misyonundan ve liyakat esasından uzaklaştırılacaktır.

Değerli arkadaşlar, tasarruf paketi açıklayarak ekonomiyi rayına sokmak isteyenler bugün bütçenin dışında, Sayıştay denetiminden vareste bir vakıf kurmaktadır. Bu bir tezat değil de nedir? İktidar, birçok konuda olduğu gibi tasarruf konusunda da samimi değildir. Görüşmekte olduğumuz kanun teklifinde kurulması öngörülen vakfın Sayıştay denetiminden bağışık tutulması bunun en net örneklerinden yalnızca bir tanesidir.

Sözlerimi tamamlamadan önce, İsrail terör devletinin geçtiğimiz günlerde Refah sınırında gerçekleştirdiği alçak saldırıyı kınıyor, hayatını kaybeden masum kardeşlerimize, kundaktaki yavrulara ve onların annelerine, babalarına Allah'tan rahmet diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)