| Konu: | Kayıplar Haftası'na ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 89 |
| Tarih: | 30.05.2024 |
SERHAT EREN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Jacques Derrida bir kitabında şöyle der: "Ne bizler için ne bizim içimizde ne de dışımızda şu an yaşamayan, aramızda bulunmayan kişilerden uzun uzadıya söz etmeye hazırlanıyorsam bunu adalet için yapıyorum."
Evet, değerli milletvekilleri, ben de bugün bu konuşmamı adalet adına yapıyorum. Türkiye tarihi aynı zamanda faili meçhuller, zorla kaybetmeler ve adalet arayışlarının tarihidir. 24 Nisan 1915 tarihinde 234 Ermeni kanaat önderinin kaybedilmesiyle başlayan sistematik kaybettirme politikası Dersim'de kız çocuklarının kaybettirilmesiyle devam ettirildi. 1940'lı yılların sonunda Sabahattin Ali, 12 Eylül askerî darbesinden önce ve sonra özellikle sol sosyalist muhalifler kaybettirildi. Cemil Kırbayır, Hüseyin Morsümbül, Hayrettin Eren, Mahmut Kaya ve niceleri bu dönemde kaybedilenler. Sistematik kaybettirme politikasının sonucu olarak 1980'li yılların sonunda JİTEM kuruldu ve hedefinde Kürtler vardı. Devlet adına işkence, gözaltında kayıp ve yargısız infazlar gerçekleştiren bu karanlık yapı, Elâzığ'da yaşayan fabrika işçisi Ayten Öztürk'ü, Hakkâri'de çobanlık yapan Nezir Tekçi'yi, 18 yaşında gözaltına alındıktan sonra bir daha kendisinden haber alınamayan Mehmet Şirin Bayram'ı, Cizre'de, Derik'te, Silopi'de, Diyarbakır'da, Kulp'ta, Görümlü'de ve daha birçok yerde binlerce Kürt'ü kaybettirdi. Ailelerinin gidip yas tutabilecekleri bir mezarları bile yok. JİTEM üyeleri hakkında iddianameler hazırlandı, göstermelik davalar açıldı. Yapılan yargılamalar sırasında deliller yeterince araştırılmadı, gerçek failler gizlendi, davalar çok uzun sürelere yayılmak suretiyle hakikatlerin ortaya çıkarılması engellendi. "Evladım gelir diye kapıyı açık bıraktım." diyen Berfo ananın otuz üç yıl boyunca oğlunu aradığını biliriz. Berfo anaya oğlunun kemiklerini getirme sözü veren Erdoğan bugünlerde bizatihi Berfo ananın evladını katleden kişileri maalesef sarayında ağırlıyor. O günlerden bu yana, verilen ve tutulmayan sözlerden geriye kalan Cumartesi Annelerinin bin haftalık direnişi kaldı. Adına şarkılar yazıldı, şiirler dizildi Cumartesi Annelerinin. Yılmadan, usanmadan, asla geri atmadan geçen bin hafta... Şair Ahmet Telli'nin dediği gibi "Zamanın tanıklarıdır onlar, gözyaşlarıyla suladılar sokakları adaletin peşinde, inatla, sabırla/Kaç yaşam sığar bin haftaya, kaç adalet sığar; kaç hatıra, kaç özlem, kaç gözyaşı, kaç öfke?"
95 yılından itibaren Türkiye'de her yıl 17-31 Mayıs tarihleri "Kayıplar Haftası" olarak anılır. Aradan geçen yirmi dokuz yıla rağmen ne kaybedilenler bulundu ne etkili soruşturmalar açıldı ne de adalet sağlandı. Adaletsizlik, deli gömleği gibi giydirildi bu koca ülkenin üstüne.
Değerli milletvekilleri, hakikat komisyonlarının kurulmadığı, geçmişle yüzleşmenin gerçekleştirilmediği bir yerde adaletten, demokrasiden, insan haklarından söz etmek mümkün değildir. Bizler, hakikatin açığa çıkarılması ve toplumsal adaletin sağlanması adına Galatasaray Meydanı'nda, Amed'de Cizre'de, Nusaybin'de "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın." diyerek hesap sormaya ve kayıplarımızı aramaya devam edeceğiz. Bizler, Munzur Üniversitesi öğrencisi iken bir daha kendisinden haber alınamayan, bin altı yüz yedi gündür kendisinden haber alınamayan Gülistan Doku'yu sormaya devam edeceğiz. Bizler Erzincan L Tipi Cezaevinden tahliye edildikten sonra kaybettirilen ve bir daha kendisinden haber alınamayan ama kısa süre önce ailesine işkence görüntüleri gönderilen mülteci Ali Veli'yi sormaya devam edeceğiz.
Evet değerli milletvekilleri, sözlerimi, 26 yaşındayken işkenceyle katledilen Cemil Kırbayır'ın ağabeyi Mikail Kırbayır'ın sözleriyle sonlandırmak istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Eren, lütfen tamamlayın.
SERHAT EREN (Devamla) - "Şimdi bana Türkiye'nin tapusunu verseler onun cinsine 'Cemil'in mezarları' diye yazarım. Niye? Ülkenin bütünü bu tapu içerisindedir. Siz kendi topraklarımızı bize mezar yaptınız."
Bu yarayı kapatmazsanız bu hesap da asla kapanmayacak.
Saygılarımla. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)