GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Kayseri'de şehit olan askerlere, dün gece Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesi kararına, Hakkâri Belediye Başkanının görevden alınmasına ve kayyum atanmasına, Ankara, İstanbul ve Balıkesir Belediye Başkanlarının FETÖ'yle iltisaklı olduğu için istifa ettirildiğine, artan enflasyona ve Meclis kapanmadan emeklilerin ve asgari ücretlilerin sorunlarının çözülmesi gerektiğine, Millî Eğitim Bakanının okulların mezuniyet etkinliklerini tasarruf tedbirleri kapsamında yasaklamasına, LGS sorusunda AK PARTİ propagandası yapıldığına ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:2
Birleşim:90
Tarih:04.06.2024

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, bugün Kayseri'de 12'nci Hava Ulaştırma Ana Üs Komutanlığından kalkan bir eğitim uçağı henüz belirlenemeyen bir nedenden dolayı düştü, 2 evladımız, askerimiz şehit oldu. Ailelerine, ülkemize, yakınlarına, Meclise başsağlığı diliyorum.

Dün gece, Anayasa Mahkemesi Resmî Gazete'de bir kararını yayımladı. Evet, karar dikkatle incelendiği takdirde Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin, tek adam sisteminin, bu ucube sistemin iskeletinin tamamen çöktüğünü görmekteyiz. Öncelikle, 2017 yılında yapılan Anayasa değişikliğinden sonra Bakanlar Kurulu "Anayasa değişikliğine uyum" adı altında Meclisten kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisini istedi ve bu Meclis yetki kanununu çıkardı. O gün dedik: "Bakın, bu yanlış. Meclisin alması gereken birçok kararı Cumhurbaşkanı tek imzayla alacak, gün gelecek Anayasa Mahkemesi bunu iptal edecek ve dört yıl, beş yıl, altı yıl boyunca bu ülkeyi Anayasa'ya aykırı bir şekilde yönetmiş olacaksınız." Şimdi, bakın, beyefendinin hangi yetkileri iptal edildi: Adalet Bakan Yardımcısının Hâkimler, Savcılar Kurulunda doğal üye olması, Merkez Bankası Başkanının atanması -bakın, Türkiye'yi aslında bu duruma getiren imzalardan bahsediyoruz- rektörlerin Cumhurbaşkanı tarafından atanması, Sayıştay Başsavcısının atanması ve buna benzer, TRT'nin şirket kurmasından tutun RTÜK Başkanının maaşına kadar yani devleti ilgilendiren temel konuları, beyefendi tek imzayla attı, karara bağladı. Aradan altı yıl geçti, Anayasa Mahkemesi dedi ki: "Bir dakika, sana bu yetkiyi yanlış vermiş bu Meclis. Senin bugüne kadar attığın her imza Anayasa'ya aykırı, yanlış bir iş yaptın, sen bunları Meclisten kanunla geçireceksin." Şimdi, bu kadar iş bilmezlik, bu kadar muhalefetle uyumsuzluk, bu kadar dinlememek; bu bir hastalık bence, burnunun dikine gitme hastalığı. O gün, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ve diğer muhalefet partileri açıkça söyledi bunu, ne oldu? Atadığı rektörler, Merkez Bankası Başkanları, RTÜK Başkanının maaşı; yahu, bunlarla ilgili ne olacak? Olacak olanı söyleyeyim mi? Meclis kapanacak, "Temmuzda getirelim bunları, sıkıştıralım, tek tek çıkartalım." Yapmayın ya! Bir yıl süre verdi ama eminim ki bunu on beş güne sığdırarak bu Meclise getirip gece gündüz çalıştırarak, tartışmadan çıkarmaya çalışacağız ama birinin de bir hesap vermesi lazım. Neden, neden, neden, neden bu kadar anayasasız, neden bu kadar Anayasa'ya aykırı davranıyoruz? Aslında bu bir suç, açıkça bir suç, Meclis iradesine yapılan bir darbe ama beş altı yıl aradan geçiyor, bugün, Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu kararı konuşuyoruz ve içimiz yanıyor. Ben gruplarının takdirine bırakıyorum.

Şimdi, dün, bize göre de yanlış, üzücü, demokrasiye yapılan bir müdahaleydi Hakkâri Belediye Başkanının görevden alınması, kayyum atanması.

Değerli milletvekilleri, her parti olabilir, sen iki ay önce Yüksek Seçim Kurulundan adaylık için vize vereceksin, "Aday ol." diyeceksin; iki ay sonra -2014'ten bugüne kadar bu Belediye Başkanının soruşturması olacak, sonra o soruşturma kovuşturmaya dönecek- "Yeni bir soruşturman var." diyeceksin, o soruşturmayla ilgili gizlilik kararı vereceksin ve onu açığa alıp "Ben oraya kayyum atıyorum." diyeceksin. Bir, Hakkâri halkı yüzde 49'la Belediye Başkanını seçmiş; iki ay önce sen bu adaya vize vermişsin, şimdi diyorsun ki: "Terör suçlusu olabilir." Masumiyet karinesine tamamen aykırı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Başarır.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Ve her şeyi bir kenara bırakıyorum, bu kadar muğlak bir durumda meclisini de -bana göre- terör örgütüyle iltisaklı ve suçlu ilan ediyorsun, oradan bile birini seçme hakkını vermiyorsun, sonra burada bunu konuşuyoruz. Bir parça demokrasiyle yönetilen ülkelerde kayyum faşizmdir; eğer bunun sınırlarını, eğer bunun alanlarını çok çok daraltmazsan, çok istisnai, kesin hüküm durumuna getirmezsen işte, keyfî olarak, iki ay önce seçilen Belediye Başkanlarına kayyum atanır. Bakın, size bir şey söylemek isterim: Biz hepimiz biliyoruz ki Ankara Belediyesi, İstanbul Belediyesi, Balıkesir Belediyesi; hepsi 15 Temmuzda bu darbe girişimini yapan FETÖ'yle iltisaklı olduğu için istifa ettirildi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Başarır.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Bakın, bir kez daha söylüyorum: O Belediye Başkanlarının neden istifa ettirildiği hâlâ açığa çıkmadı ama herkes biliyor ki o Belediye Başkanlarının FETÖ'yle ilişkisi vardı ve artık, gruplarının da midesi kaldırmıyordu, istifa ettirildiler. Şimdi, sana böyle bir demokrasi, başka parti olunca böyle bir demokrasi. Niye onlara kayyum atanmadı? Soruyorum: Niye kayyum atamadınız? Ankara'ya Melih Gökçek'in yerine niye kayyum atamadınız? FETÖ'nün olimpiyat oyunlarında bangır bangır çağrısını yapıyordu, bunu herkes biliyordu; Samanyolu TV'ye, Zaman gazetesine 15 Temmuzdan sonra para yatırıyordu. İşte, bu olmuyor, bunun adı demokrasi falan değil, bunun adı bir darbe.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Başarır.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Şimdi, diğer bir konu şu: Yerel seçimlerin üzerinden iki ay geçti ve sürekli artan bir enflasyon var. Şu anda, dün açıklanan, bana göre doğru olmayan verilere göre yüzde 75,45; ENAG'a göre yüzde 120. Bakın, yaklaşık kırk-kırk beş gün içerisinde bu Meclisi kapatacağız ve bu Meclisi kapatırken emeklinin maaş durumu hâlâ ortada, milyonlarca emekli 10 bin lira maaş alıyor; bu bizim için bir utanç meselesi. Bu Mecliste tüm partiler, milletvekili arkadaşlarımız tarafından emekçilerin maaşları ve geçim durumuyla ilgili araştırma önergeleri verildi, reddedildi; kanun teklifleri verildi, reddedildi. Eğer ki bu Meclis kapanmadan bu insanların sorunlarını, asgari ücretlilerin sorunlarını çözmeden gidersek yazın bizler sokağa çıkamayız, en çok da siz çıkamazsınız yani ne kadar çıkıyorsunuz, onun da farkındayım ama hiç çıkamazsınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Son kez açıyorum Sayın Başarır.

Buyurun.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Ekmek almaya da çıkamazsınız, gezmeye de çıkamazsınız çünkü gerçekten bir dram var, bir utanç meselesi. Bugün, her şey artıyor, enflasyon sürekli artıyor, artıyor, artıyor, artıyor; 10 bin lira emekli maaşı... Yüzlerce kez buradan konuşuyoruz, yol alamıyoruz. Bu Meclis, bu dönem kapanmadan önce bu sorunu biz hep beraber çözmeliyiz yoksa bir kez daha söylüyorum, az çıkıyorsunuz, hiç sokağa çıkamazsınız.

Son olarak, neden tasarruflara okullardan başlıyoruz, merak ediyorum. Millî Eğitim Bakanı okulların mezuniyet etkinliklerini bir imzayla, genelgeyle tasarruf tedbirleri kapsamında yasakladı. Ya, bakanlarınız vızır vızır jetle geziyor; hepsinin makam arabaları, yakıtları, korumaları... Hiçbir şeyden tasarruf yapılmıyor da iş liselerde, üniversitelerde çocukların mezuniyet törenine mi geldi?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Başarır.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Ha, gerçekten akıl tutulması; tasarrufa buradan başlayacağız, öğretmenlerin giderlerinden başlayacağız, çocukların mezuniyet töreninden başlayacağız ama Çevre ve Şehircilik Bakanı devletin uçağıyla evine gelip gidecek.

Son olarak, -bunu mutlaka söylemek zorundayım- LGS sorusunda AK PARTİ propagandası yapıyorlar; aynen soru şu: "Anadolu kültürü, bütün dünyaya barışı ve huzuru getirmeyi hedefleyen Türkiye Yüzyılı'nın temel dayanak noktasıdır. Bu cümlenin türüyle ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?" Hepsi yanlış, bu cümle yanlış. Her şey bitti; billboard bitti, reklam bitti, uçak bitti; şimdi, liselerdeki sınav sorularıyla mı propaganda yapıyoruz arkadaşlar?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Selamlayın lütfen.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Bitiriyorum.

Yani bence soru şu olabilirdi: "Türkiye'de son yirmi iki yılda eğitimi bu hâle hangi parti getirdi?" 5 tane parti ismi verseydiniz, AKP'yi verseydiniz milyonlarca çocuktan biri yanlış şıkkı işaretlemezdi, "AKP" derdi ama bari çocukların sınav sorularınızdan elinizi çekin çünkü birçoğunun psikolojisi bozuluyor.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)