GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 5 Haziran Dünya Çevre Günü'ne, Cumhurbaşkanının dün Kabine toplantısından sonra çizdiği pembe tabloya ve Mehmet Şimşek'in bugünkü açıklamalarına, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak emeklinin ve işçinin sorunları çözülmeden Meclisin tatile girmesini istemediklerine, Anayasa Mahkemesinin Millî Saraylarla ilgili Cumhurbaşkanlığı kararnamesini iptal etmesine ve Meclisin önemine, kamu bankalarının Demirörenden sonra Ayhan Bora Kaplan'ın paravan şirketine de kredi vermesine, Boğaziçi Üniversitesindeki mezuniyet töreni yasağına ve "tasarruf" diyerek mezuniyet törenlerini çok gören iktidarın özel uçaklarla evine, Kıbrıs'a ve Almanya'ya gitmesine ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:2
Birleşim:91
Tarih:05.06.2024

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün 5 Haziran Dünya Çevre Günü. Dünya Çevre Günü'nü ülkemizde çok daha iyi şartlarda kutlamak isterdik ama maalesef ki su kaynaklarımızın, kıyılarımızın, ormanlarımızın, doğal kaynaklarımızın talan edildiği bir dönemde kutlamak zorundayız. Dört ay önce İliç'te tamamen iktidarın acziyetinden kaynaklanan bir felaket sonucunda hâlâ 4 işçimiz göçük altında ama bugün 5 Haziran ve biz Çevre Günü'nü kutluyoruz. Taş ocakları, vahşice talan edilmek üzere açılmış madenler, balık çiftlikleri, doldurulan kıyılar ve bugün 5 Haziran Dünya Çevre Günü! Ben bunu Meclisin ve ülkemin takdirlerine sunuyorum ama böyle giderse çocuklarımıza, torunlarımıza, geleceğimize hiç de iyi bir çevre teslim etmeyeceğiz.

Dün, Cumhurbaşkanı, Kabine toplantısından sonra çok pembe bir tablo çizdi. Emeklinin, işçinin, memurun durumunun her şeyin iyi olduğunu bir anlamda anlattı, emekliye belki de tarihin en iyi şartlarını sunduğunu anlattı. Mehmet Şimşek'in bugün açıklamalarına baktık; ekonomik programın çok iyi gittiğini, cari açığın azaldığını, verdiği verilerin çok iyi olduğunu söyledi ve Mehmet Şimşek sosyal medyada bunu paylaştı. Ben sosyal medyadaki birkaç yoruma baktım. Mesela bir genç şunu söylemiş: "Ekonomiyi o kadar güzel anlatıyorsunuz ama en yüksek para birimimiz 200 lira, ben onunla bir tavuk döner alamıyorum Sayın Bakan." Yine bir vatandaş demiş ki: "Çok güzel anlatıyorsunuz ekonomiyi ama en yüksek para birimimiz 200 lira, ben bununla sekiz saatlik ev kiramı veremiyorum Sayın Bakan." Gerçekten de ülkenin geldiği nokta bu. Aylardır bu ülkede emekli ve işçi açlık sınırının altında yaşıyor, Meclis seyirci kalıyor, iktidar, saray, bakanlar seyirci kalıyor ama sadece verilerle bu ülkede ekonomiyi yönettiğimizi düşünüyoruz; olacak şey değil.

Dün söyledim, bugün basın toplantısında söyledim: Biz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak Meclis tatile girmeden emeklinin ve işçinin sorunlarını çözelim diyoruz. Biz, Meclisin bu sorunlar çözülmeden kapanmasını istemiyoruz. Çok çok çok basit bir şekilde emekli maaşını, en düşük emekli maaşını asgari ücret seviyesine bu Meclis getirir, asgari ücrete uygun, hak edilen zam yapılır, rahatlıkla tatile gidebiliriz. O zaman, isteyen arkadaşları ıstakoz mu yer, Bodrum'a mı gider... Bakanlar istediği yere gidip tatil yapabilir ama bir kez daha söylüyorum: Eğer bu Meclis, temmuz ayında emekliyi, işçiyi, ezilenleri rahatlatmadan tatile girerse bu şekilde gidenlere hakkımızı, 85 milyon, hakkını helal etmeyecek.

Şimdi, dün, Anayasa Mahkemesinin iptallerine baktıktan sonra, gece, Anayasa Mahkemesinin Cumhurbaşkanlığı kararnamelerini de iptal ettiğini gördük ama bir tanesi çok önemliydi. Bakın, bu Mecliste büyük tartışmalar çıkmıştı. Cumhurbaşkanı bu kürsüde yemin etmeden -saatler kala- bir kararname çıkardı, Millî Sarayları kendisine bağladı. Oysa, bu Meclisin, savaşta kararlar alan bu Meclisin ilk yaptığı iş, padişahın yetkisinde olan, kullanımında olan bu sarayları Meclisin emrine, yönetimini Meclisin takdirine bırakmıştı. Ne yaptı Cumhurbaşkanı? Bir imzayla "Bu saraylar; Beylerbeyi Sarayı, İstanbul'daki sarayların hepsi, 9 tane kasır, hepsi benim." dedi ama Anayasa Mahkemesi ne dedi? "Bu yetki Meclisindir. Padişahtan, tek adamdan alındı, halkın oylarıyla seçilen milletvekillerine verildi. Yüz yıl önce bu verildi." dedi ve iptal etti.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Başarır.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Şimdi soruyorum AKP Grubuna: O gün kavga verirken, o gün "Meclisin yetkisi gasbediliyor." denilirken bize saldıranlar, bize hakaret edenler bugün aynaya nasıl bakacak? Yani Cumhurbaşkanı yetkisi olmadan, Beylerbeyi Sarayı'nı ya da diğer sarayları, diğer kasırları kullandı, ofis olarak kullandı; Meclisin yetkisindeydi; birçok toplantı yapıldı. Buna söyleyecekleri bir cümle var mı Sayın Grup Başkan Vekilinin, merak ediyorum, kendisi aynı zamanda da Adalet Bakanlığı yaptı. O yüzden bu Meclis önemli.

Bakın, dün yaşanan olaylarla ilgili, grup önerilerimiz görüşülürken grubumuzun düşüncelerini söyleyeceğim: Bu Meclis önemli, milletvekilleri önemli, kürsüde konuşmak önemli. Meclisin yetkilerini bir şekilde tek adama verirsek işte altı yıl sonra gelir Anayasa Mahkemesi bunu iptal eder ve iktidar grubunun hukuk bağlamında aynaya bakacak yüzü kalmaz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Şimdi, Halkbank... Bu kamu bankalarını, beş yıldır, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak, Ziraat Bankasını da Halkbankı da Vakıfbankı da anlatıyoruz. Defalarca söyledik, hâlâ belki emeklinin sorununun yüzde 10'unu çözecek bir kredi batık vaziyette Demirörenin uhdesinde duruyor, hiçbir işlem yapılmıyor ve bir milletvekili de bunu gündeme getirmiyor, özellikle AKP Grubundan. "Ya, bir dakika, bizim paramız bu, yaklaşık 2 milyar dolar, ne oluyoruz kardeşim, bu adam altı yıldır ödemiyor." derken şimdi bir şey ortaya çıktı, Halkbanktaki bir kredi. Demirören bitti, yandaşlar bitti; şimdi, kamu bankaları mafyaya mı kredi veriyor? MASAK raporuna göre, Ayhan Bora Kaplan'ın yakın adamına, işçisine şirket kurduruluyor...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Başarır.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - ...yaklaşık 480 milyon 515 bin TL kredi veriliyor. Yahu, bir öğretmen, bir çiftçi Ziraat Bankasından, Vakıfbanktan, Halkbanktan kredi aldığı zaman elli tane zorluk çıkarılıyor; tüketici kredisi çekemiyorlar, bir ton faiz veriyor.

Şimdi, ben anlamıyorum; gerçekten bu kamu bankaları ne durumda? Bu kamu bankaları eğer Demirörenden sonra mafyaya da bu krediyi veriyorsa, MASAK bunu tespit ediyorsa ve bu Meclis -defalarca araştırma önergesi verdik- bunun üzerine gitmiyorsa nasıl olacak? Meclisin itibarını sadece bir kürsü işgaline mi düşüreceğiz? Bir milletvekili arkadaşımız çıkıp bunları söylemiyor. Bakın, defalarca söylüyorum, 2 milyar dolara yakın para Demirörende. Şimdi, Ayhan Bora Kaplan'ın paravan şirketi Halkbanktan kredi çekmiş, biz bunları araştırmıyoruz. Olmaz arkadaşlar, olmaz!

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Son, toparlıyorum Başkanım.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Başarır, tamamlayın lütfen.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Şimdi, Boğaziçi Üniversitesindeki öğrencilere mezuniyet yasağı var. Tasarruf kapsamında birçok üniversitede, ilköğretimde, ortaöğrenimde, lisede mezuniyet törenleri yasaklanıyor. Ama bugün 3'üncü bakan, Tarım Bakanı özel uçakla, Tarım Bakanlığının yangın söndürmek üzere almış olduğu uçakla -bunu da sitesinden gururla paylaşmış Tarım Bakanımız 2016'da "Yangın söndürme filomuz büyüyor." demiş, uçağın resmini paylaşmış- Kıbrıs'a gitmiş, Malatya'ya gitmiş, Urfa'ya gitmiş. Tarihlere baktım, orada yangın falan yok.

Sonra, meşhur bir çizgi film vardı, bugün basın toplantısında söyledim, Jetgiller, jetle geziyordu bunlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Son kez açıyorum Sayın Başarır.

Buyurun.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Bitiriyorum.

Jetgiller'den sonra bu bakangiller, görüyorum ki lisede mezuniyeti çok gören, "tasarruf" diyen iktidar, uçaklarla evine gidiyor, Kıbrıs'a gidiyor Almanya'ya gidiyor; bu nasıl tasarruf? Haftaya bir bakan daha açıklayacağız, her hafta bir bakanı açıklayacağız. Jetgiller, bakangiller ailesi büyüyecek. Tasarrufu nerede yaptığımızı bu ülke görecek ama "Mezuniyet törenlerinde tasarruf yapıyorum." diyeceksin, sonra Tarım Bakanın yangın söndürme uçağıyla, Çevre Bakanın kadastro uçağıyla, diğeri ihale verdiği şirketin uçağıyla cirit atacak; yazık!

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)