GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:91
Tarih:05.06.2024

SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA MUSTAFA NEDİM YAMALI (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi hakkında görüşlerimi belirtmek üzere söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, öncelikle Türk Silahlı Kuvvetlerimizin gerek yurt içi gerekse yurt dışındaki başarılı çalışmalarından dolayı başta Millî Savunma Bakanlığımızı, Genelkurmay Başkanlığımızı, kuvvet komutanlıklarımızı ve ordumuzun her kademesinde görev yapan subay, astsubay, er, erbaş, sivil memur ve askerî işçilerimizi tebrik ediyor ve bundan sonraki vazifelerinde de üstün başarılar diliyorum.

Görüşmekte olduğumuz kanun teklifi genel itibarıyla Millî Savunma Komisyonunun görev alanında gibi gözükse de Kamulaştırma, Tebligat ve Sosyal Sigortalar Kanunlarında da değişiklik yapıldığından, Plan ve Bütçe ve Adalet Komisyonunun da esas veya tali komisyon olarak sürece dâhil edilmesi gerekmekteydi. Bu hâliyle bu kanun teklifi sıkça eleştirdiğimiz bir torba kanun teklifi hâline gelmiş oldu.

Bu kanun teklifi Millî Savunma Bakanlığımızın ve Türk Silahlı Kuvvetlerimizin tüm ihtiyaçlarını karşılayacak bir teklif olarak gözükmüyor maalesef. En kısa zamanda günümüzün ve geleceğimizin bütün ihtiyaçlarına cevap verecek olan kapsamlı bir kanun teklifi Meclisteki tüm partilerimizin katılımıyla hazırlanmalı ve bu konudaki eksiklikler tam olarak giderilmelidir. Yapılan yeni düzenlemeler de uzun vadede Türk Silahlı Kuvvetlerinin iç âleminde verimlilik ve adalet sorunlarına sebep olmamalıdır.

Uzman erbaş ve sözleşmeli erbaş ve erler için getirilen disiplin ve görevden alma kriterlerinin burada genişletildiği gözüküyor. Bu kriterlerin genişletilmesi ve uygulamada muğlaklık olması personel üzerinde bir baskı veya stres meydana getirmemeli ve moral bozucu etkilerin yer almaması sağlanmalıdır.

Bu kanun teklifinde gözükmüyor, bu kanun teklifinde yok ancak astsubayların tazminat ve emeklilik hakları konusunda önemli sıkıntılar yaşandığı biliniyor. Subaylar ile astsubayların emekli maaşları ve tazminat haklarında ciddi farklılıklar gözüküyor. Özellikle, bir subay emekli olduğu zaman maaşının yüzde 70'i kadarını alırken bir astsubay emekli olduğu zaman maaşının ancak yüzde 50'sini alabiliyor. Subaylar ile astsubaylar arasındaki emeklilik durumu daha dengeli hâle getirilmeli ve astsubayların görevleri sırasında aldıkları maaş ve tazminatların emekliliklerine de yansıtılması sağlanmalıdır.

Ülkemizdeki PKK terörü, PYD/YPG ve DEAŞ terör örgütleri, hain FETÖ kalkışması, Irak'taki karışıklıklar, Suriye'deki yabancı askerî varlıklar, Karadeniz'deki Rusya ve Ukrayna savaşı, Ege Denizi'ndeki güvenlik sorunları, Akdeniz ve Kıbrıs'taki hükümranlık haklarımızla ilgili haklı tezlerimiz ve sığınmacılar meselesi çevremizi kuşatan, çözüm ve doğru adımlar bekleyen, ciddi ve yüksek tehditler içeren güvenlik meselelerimizdir. Bu meselelerin çözümünde bu topraklardaki bin yıllık tecrübe göz ardı edilmemeli ve gereken hukuki, siyasi ve diplomatik adımlar bu anlayışla çözülmelidir.

Bunların yanında, ülkemiz ve bölgemiz için önemli bir güvenlik sorunu olabilecek olan Filistin ve Bosna Hersek konusunda da bazı yeni adımların atılması gerektiğini düşünüyoruz.

Filistin için Türk hava sahası İsrail'e giden bütün uçuşlara kapatılmalıdır, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu derhâl liderler düzeyinde toplantıya çağırılmalıdır, bu toplantıda Gazze'ye gidecek bir görev gücü kararı alınmalı ve ilgili Birleşmiş Milletler kuruluşlarının bu çerçevede görevlendirilmesi için çalışmalar yapılmalıdır. Güney Afrika, Brezilya, İspanya, Norveç, İrlanda, Malezya gibi farklı kıtaları ve farklı kültürleri temsil eden ülkelerden oluşan Filistin dostları grubu kurulmalıdır. Bu grup, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi daimî üyeleri nezdinde ortak girişimde bulunmalı ve eğer gerekli tedbirler alınmazsa bir gönüllüler koalisyonu kurulacağı bildirilmelidir. Bölgedeki tek NATO üyesi ülke olarak İsrail'in devam eden soykırımının bölge barışını tehdit ederek Türkiye için güvenlik riski oluşturacağı gerekçesiyle Norveç ve İspanya'yla birlikte NATO'ya Filistin gündemli toplantı çağrısı yapılmalıdır. Avrupa Birliği adayı bir ülke olarak, İspanya ve İrlanda'yla birlikte liderler düzeyinde Filistin için toplantı yapılması için girişimde bulunulmalıdır. Filistin'le Gazze üzerinde Doğu Akdeniz'de kıyısı olan bir ülke olarak Doğu Akdeniz iş birliği anlaşması imzalanmalı ve Gazze'nin boşaltılarak Filistin'in Akdeniz'den kopartılma planlarına karşı bir hukuki süreç ve önlemler alınmalıdır. Filistinli tarafların ulusal uzlaşı süreci ile kendi aralarında birlik sağlamaları için girişimde bulunulmalıdır. İslam İşbirliği Teşkilatı da liderler düzeyinde toplantıya çağrılmalı, Filistin için bir eylem planı ortaya konulmalıdır. Nihayetinde, Filistin'in güvenliğinin Türkiye'nin güvenliğiyle çok yakından ilgili olduğu unutulmamalı ve bu adımlar gecikmeksizin atılmalıdır.

Değerli milletvekilleri, bir önemli konu da Bosna Hersek'in durumudur. Bosna Hersek 2005'te NATO'ya NATO üyesi olma isteğini dile getirmiş, 2009'da Üyelik Eylem Planı'na başvuruda bulunmuş ancak 2019'da resmî adaylık statüsü almış, maalesef bugüne kadar NATO'ya üye yapılmamıştır. 2022'de müracaat yapan Finlandiya 2023'te, yine 2022'de NATO'ya müracaat yapan İsveç 2024'te NATO'ya üye olmuştur. Biz Türkiye olarak İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliğini kabul ederken bir şart olarak Bosna Hersek'in de NATO üyeliğini ortaya koymalıydık fakat bunu maalesef yapamadık veya yapılamadı. Bosna Hersek'in çevresindeki bütün ülkeler ya NATO'ya alınmış veya Avrupa Birliğine alınmıştır. Burada Sırpların ayrılıkçı karakterde olduğu unutulmamalı ve Bosna Hersek'in üyeliği konusunda gayret gösterilmelidir. Eğer Bosna Hersek'in NATO'ya üye olup sınır bütünlüğü garanti altına alınmaz ise önümüzdeki yıllarda büyük çatışmalar yaşanabilir, bu çatışmalar Balkanlara yayılabilir; bu, Türkiye için yeni bir güvenlik sorunu ortaya çıkartır. Böyle bir çatışma ortamı ortaya çıkmadan önce Türkiye'nin öncülüğünde gerekli diplomatik adımlar atılıp bu olay çözülmelidir.

Değerli milletvekilleri, askerî hastaneler ve Gülhane Askerî Tıp Akademisinin kapatılmasıyla nitelikli sağlık personeli yetiştirilmesi görevi Sağlık Bilimleri Üniversitesine verilmiştir. Gülhane Askerî Tıp Akademisinin (GATA) temeli 1898'de atılmıştı, Osmanlı ordusunun farklı cephelerinde ihtiyacına yönelik askerî tabip yetiştirme görevi Gülhane Askerî Tıp Akademisine verilmişti. GATA, yüz yirmi beş yıllık bir askerî kültürdür. Askerî sağlık sistemi 15 Temmuz hain FETÖ girişiminden sonra kaldırıldı, GATA kapatıldı, Sağlık Komutanlığı lağvedildi; bunun işleri de görevleri de bir merkeze devredildi.

Türk Silahlı Kuvvetleri NATO içerisinde hastanesi olmayan, askerî hastanesi olmayan tek ordudur. Askerî sağlık hizmetlerinin belli bir düzen ve disiplin içinde bütüncül bir şekilde yürütülmesi ve verimli olabilmesi için sağlık personelinin askerî eğitimi tatbikatlarla askerî okullarda verilmesi gerekir. Askerî hastanelerin yeniden kurulması ve yeniden teşkilatlandırılması gerektiği kanaatindeyiz.

Değerli milletvekilleri, kahraman ordumuzun bin yıldır bu topraklarda elde ettiği bütün başarılarda en büyük pay rahmetle, şükranla andığımız şehitlerimize ve kahraman gazilerimize aittir. Ne yaparsak yapalım onlara minnet borcumuzu asla ödeyemeyiz.

Bu vesileyle, bugüne kadar bu topraklar için canını veren, ter döken tüm Silahlı Kuvvetler personelimizi şükran ve minnetle anıyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)