Konu: | Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 92 |
Tarih: | 06.06.2024 |
NECMETTİN ÇALIŞKAN (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin personel düzenlemesine yönelik görüşmelere devam ediyoruz. Kanun çoğunlukla üst perdeden yöneticileri rahatlatmaya yönelik ele alınmış ama alt kademedeki personele bakacak olursak gerçekten kahredici bir durum söz konusu. Kanuna baştan sonra göz gezdirdiğimizde en fazla kullanılan kelimeler "ihraç" "disiplin" "ceza" "tazminat" "başarısız olma" "görevi yerine getirememe" "istifade edilememe hâli" "standartlara ulaşamama" "uyum gösterememe" Ya, Allah için, bu yasaya olsa olsa "Ceza Kanunu" deseydiniz.
Elbette bir şeyi kontrol etmekle yönetmek aynı şey değildir. Millet aslında iktidarı, halkı yönetsin diye seçti ama sanki cellatlık tercih edilmiş. Burada bütünüyle sadece disipline yönelik kanunun çıkarılmasının makul bir gerekçesi olmalı. Burada şunu hatırlatmak isterim ki bu milletin yakın tarihte hatırlamak istemediği en acı durum Türk Silahlı Kuvvetlerinden yaşanan ihraçlar. Hâlen derin yara yüreklerde duruyor, bunun üzerine de KHK'lerle bir gece yarısı on binlerce insanın ihraç edildiğini hepimiz biliyoruz. Hâlen vicdanlar sızlıyor, belki sizlerin de vicdanı -eminim- iyi sızlıyor ama ses çıkaramıyorsunuz çünkü artık farklı ses çıkarılmasına tahammülünüz yok. Ülkede basını kontrol altına aldınız, muhalefeti susturuyorsunuz, kimse ses çıkaramıyor ama bu gidişle -herhâlde- vicdanlarınızı da kontrol edebilecek misiniz, bilmiyorum.
Değerli milletvekilleri, onun için, dönüşü olmayan bir yola asla girilmemeli. Kanun teklifinde imzası olanlar belli, öyle anlaşılıyor ki burada bu kanunu savunan milletvekillerinin çok büyük çoğunluğu ne yazıldığını okumadılar bile. Baştan sona ihraç, disiplin, suç, görevi yerine getirememe... Elbette burada konuştuklarımız da havaya gidiyor. Disiplinden bahsediliyor ama ne kadar disiplinli olduğunuz ortada. Evet, çok disiplinlisiniz, talimatla içeri girip talimatla çıkıyorsunuz. Söylediklerimiz de havaya gidecek ama yine de biz bir vecibeyi yerine getirmek üzere ifade etmiş olalım.
Değerli milletvekilleri, kanunda diyor ki: "Bir insan askerliğe yeterli değilse alınır, ihraç edilir, sözleşmesi feshedilir." Ya, Allah aşkına, bir adam askerliğe yeterli değilse hayatını cehenneme çevirmek zorunda mısınız? Bu insana başka kurumda çalışma hakkı verilmeli, geri hizmet imkânı tanınmalı, kurumlar arası geçişe imkân verilmeli. "İşimize gelmeyen adamı direkt atarız." demek "Yüz binlerce aileyi mağdur ederiz." demektir. Onun için belki bugün aileleriyle beraber yüz binleri aşan uzman çavuş, erbaş, askerî personel yüreği ağzında buradan çıkan yasayı bekliyor. Şunu unutmamalı ki kolay ihracın önü açılmamalı. Elbette disiplin suçu olabilir, bir insan hata işleyebilir, hata işlerse hukuk, yargı devreye girmeli ama mahkemeleri, hukuku baştan sonra katlettiğiniz için hukuktan siz de umudunuzu kestiniz, "Disiplin kararı verildiyse tartışmaya mahal yok." diyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, uzman çavuşlar sözleşmelerinin yenilenmesi esnasında yeniden yeterlilik testine tabi tutuluyor. İnsaf yani! Bir insanın göreve başladığı günkü performansı, gücü, kuvveti yıpranmışlıktan sonra aynı şekilde devam etmez, bu tamamıyla insafsızlıktır, bu gözden geçirilmelidir.
Yasadaki başka insafsız, merhametsiz, vicdansız durum da tazminatlardı. Tazminatlar 4 katına çıkartılıyor; evet, enflasyon yüzde 400 demek ama şunu bilelim ki bir öğrenciye harcanan giderler bellidir, neyse o söylenir. Arkadaşlar, askerî okullara evladını gönderen aileler fakir aileler, siz burada o öğrenciyi değil ailesini cezalandırıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Çalışkan.
NECMETTİN ÇALIŞKAN (Devamla) - Siz aileleri cezalandırıyorsunuz. Emekli öğretmen ya da çiftçi, danasını satacak, emekli aylığıyla zar zor elde ettiği daireyi satacak ki tazminat ödesin, böyle bir şey asla kabul edilemez. İşte, bundan dolayı eskiden "Devlete kapağı at, kurtul; asker ol." diye insanlar heyecanla hevesle beklerken bugün artık tereddütle kabul edilir bir noktaya geldi. Bugün öyle anlaşılıyor ki bu iktidarın "millet" diye bir derdi yok, millî olmayla bir ilgisi yok, önlerine gelen yasayı çıkarıp geçiriyor. İnsaf edin, şu "ihraç" kelimesi en son sizin ağzınıza almanız gereken rakam olmalı ama belli ki bürokratlar size bir şeyler hazırlamış, getirmiş, bunu da kayıtsız şartsız geçiriyorsunuz.
Ben bu konunun gündeme alınmasında özetle diyorum ki: Kanunlar herkese şamil olmalı, kimse suça tevessül etmemeli. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)