GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:92
Tarih:06.06.2024

ÖMER FARUK HÜLAKÜ (Bingöl) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve kıymetli halklarımız; hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Evet, konuşmaya devam edeceğiz. Türkiye'de tek bir hukuk, tek bir Anayasa metni yok; Türkiye'de "Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir." cümlesinin arkasına sığınılarak "Kürtler hariç" hukukunu kayyumla devreye sokan ikili bir hukuk hâli var. Bu gerçeği, önce Van Büyükşehir Belediyesini gasbetme şeklinde gördük, bu hafta Hakkâri Belediyesine atanan kayyumla deneyimlere devam ediyoruz. Hakkâri Belediyesine atanan kayyumun hukuki hiçbir dayanağı yoktur, öyle ki konu "Kürt" olunca zaten ortada hukuk yoktur.

Bakın, ikili hukuktan bahsedeceğiz. Hakkâri Belediye Eş Başkanımız Mehmet Sıddık Akış'a 2014 yılında açılan davada, iddianameyi hazırlayan savcı FETÖ firarisi, bu soruşturmayı yürüten polislerin birçoğu FETÖ'den tutuklu ve birçoğu FETÖ firarisi. Peki, dosyanın içerisinde ne var? Dosyanın içerisinde gizli tanık beyanları var, soyut beyanlar var ve itirafçı beyanları var. Tabii, biz buna "itirafçı beyanları" demiyoruz, "iftiracı beyanları" diyoruz. İftiracıların beyanları var, somut hiçbir delil yok. Dosya kapsamında ifadesine başvurulan gizli tanıkların "Zorla yalan ifade verdik." itirafları da ortada. "Oyunbozan" kod adlı gizli tanık zaten bütün ifadesinde "O dönemin kolluğu, polisi bana bu ifadeleri zorla verdirdi." diye sadece onun hakkında değil, Belediye Eş Başkanı hakkında değil, birçok kişi hakkında bu ifadeleri verdiğini açıkça beyan etti. Peki, ne oldu? On yıldan bu yana 8 defa mahkeme heyeti değişti. Altı aylık aralıklarla 60 duruşmada karar çıkmadı çünkü çıkartamadılar çünkü ellerinde Belediye Eş Başkanımız için hiçbir somut delil yoktu. Peki, ne oldu? Seçimden sonra Belediye Eş Başkanımız kazanınca oldubittiye getirip bir an önce mütalaayı hazırladılar, mütalaayı avukatlara dahi göndermediler, elden tebliğ ettiler "Mahkemede süre talebiniz olmasın, biz direkt karar vereceğiz." diye avukatları uyardılar. On yıldır karar verilmeyen dosyada üç günde karar verileceğini duyurdular. Peki, bu nedir? "Biz karşı hamlemizi yaparız." diyenler sözünü tuttu. Yargıya atanan kayyumla Kürt'e karşı, Kürt halkının iradesine karşı düşman hukukunun devamı sağlandı.

Şimdi, ikinci hukuka geçelim, kayyumlara geçelim. Sekiz yıldır HDP'nin bütün belediyeleri talan edildi, doğrudan teminle işler verildi, yolsuzlukta rekorlar kırıldı. Dosya dosya hırsızlıkları tavanı aşan hangi kayyum hakkında soruşturma açıldı? Suçu somut delillerle ispatlanmış, suçu sabit olan hangi kayyum hakkında bir dava açıldı? Bu sorunun cevaplarını aradığımızda karşımızda hiçbir savcı çıkmıyor. Tarafsız, adil bir mahkemeye çıksalar kim beraat edecek, kim ceza alacak biz de, siz de, hepimiz çok iyi biliyoruz. Kürt halkının adı nasıl Anayasa'da yer almıyorsa Kürt halkına karşı işlenen suçların da Anayasa'da suç unsuru oluşturacak bir karşılığı yoktur. Egemenliği yolsuzluğa ve suçları somut delillerle ispatlanmış kayyumlara teslim etme pratiği yargıyı da ele geçirmiş durumdadır. Bir tarafta Kürt halkının iradesine karşı yargı ucuz bir müsamere hâliyle kullanılırken, diğer taraftan aynı yargıya daha ucuz bir müsamere hâliyle üç maymun rolü veriliyor. Kürt halkının bütçesi, geleceği, çocuklarının rızkı talan edilirken sessiz kalma emri verilmiştir. Bugün, Kürt halkının iradesiyle seçilmiş belediye eş başkanının, meclis üyesinin hakkını gasbetmek için hukuki manada hiçbir gerekçe olmadığını siz, hepiniz çok iyi biliyorsunuz. Aslında bütün mesele Kürt halkının her bir bireyinin kursağından geçen lokmada gözü olan iktidarın süregelen yağmacı ve sömürgeci anlayışıdır.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'de yaşayan, demokrasi, adalet ve barış talebinde ısrar eden Kürt halkının her bireyini suçlu olarak görme anlayışından vazgeçin.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.

ÖMER FARUK HÜLAKÜ (Devamla) - Darbe anayasasına yaslanarak her Kürt'ü gözaltına alma, yargılama kolaylığından vazgeçin. YSK eliyle, yargı eliyle Kürt halkına tuzak kurarak siyaset yapma anlayışından vazgeçin. Kısacası, bu çıkmaza bir son vermek zorundasınız. Türkiye halkları arasında ayrım yaparak, iki farklı hukuk uygulayarak, Kürt halkının iradesini gasbetmek için fırsat kollayarak Türkiye'yi bugün getirdiğiniz nokta uçurumun kenarıdır. Düşmekten beter hâle getirilmiş demokrasi, hukuk ve ekonominin Türkiye halklarını götüreceği yer karanlık, dipsiz bir kuyudur. Bugüne kadar atanan bütün kayyumlara yönelik hukuki süreçler derhâl başlatılmalıdır. Kayyum, demokrasiden çalmaktır; kayyum, hukuktan çalmaktır; kayyum, adaletten çalmaktır.

Teşekkür ediyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)