GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:92
Tarih:06.06.2024

ÖZGÜL SAKİ (İstanbul) - Teşekkürler.

Genel Kurulun milletvekillerine sesleniyorum: Öncelikle şunu belirtelim ki parlamenter bir sistemde yaşıyoruz ve bu parlamenter sistemin kuruluşu demokrasiyle özdeşleştirilir ve demokrasi tarihinde genel oy hakkı çok önemlidir, çok uzun mücadelelerle kazanılmıştır genel oy hakkı ve 16'ncı yüzyıla dayanır mücadele tarihi. O dönemde, oy kullanabilmek için, genel oy hakkı için zengin olmak, servet sahibi olmak ve toprak sahibi olmak gerekiyordu; bunun dışındakiler oy kullanamıyordu, parlamentoda yer alamıyordu. Uzun bir mücadelenin sonunda 1800'lü yıllarda genel oy hakkı; seçme, seçilme hakkı mücadeleyle kazanıldı. O dönemden beri de demokrasiyle yönetilen parlamenter sistemlerde seçme, seçilme hakkı en temel ilkedir. Geldik 21'inci yüzyıla. AKP Hükûmeti ülkenin bir bölümünde seçme, seçilme hakkını gasbediyor, gasbediyor; 1800'lere dayanan bu seçme, seçilme hakkını gasbediyor. Bakın, dün AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ne dedi: "Yargı burada kanunu değil, hukuku konuşturmuş ve kararını da buna göre vermiştir." Bu ne demek, bu ne demek? Bunun hesabı verilmek zorunda. Kanun değil, hukuk konuşturulmuş ama bazen de hukukun yerine kanunu konuşturuyor AKP'li Cumhurbaşkanı, Anayasa Mahkemesi kararlarını tanımayarak, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarını tanımayarak bunu yapıyor. Bakın, bu tesadüfi bir cümle değil. Neden tesadüfi bir cümle değil? Nereden feyzalıyor? Hemen bakalım. Hitler'in propaganda danışmanı Goebbels hukukla ilgili bölümde diyor ki: "Hukuk, siyasal liderliğe hizmet etmelidir. Führer en üstün yargıçtır. Führer'le doğrudan sadakate dayalı bir ilişkisi olan yargıç karar verir ve sanığın suçlu olduğunu ispat yükümlülüğümüz yoktur çünkü bütün hukuk Führer'in uhdesindedir." Bakın, yine Hitler zamanında hukukçu olan Ernst Fraenkel -çok uzun kitapları, yazıları var, merak eden okuyabilir- diyor ki: "Nazi hukukçularının, yargıçlarının mahkemelerini Führer'in düşman olarak tanımladıkları karşısında kanunu, anayasayı değil, Führer'in sözünü, iradesini en üstün hukuk olarak görür." Bakın, Gezi davası, Kobani kumpas davası, sekiz yıldır sürdürülen 3'üncü defa kayyım kararları, Hakkâri Eş Başkanımızın apar topar ceza verilerek hapishaneye konulması; bunların hepsi, işte bu Hitler faşizminden feyz alınarak yapılmış. Bunu, sadece hukuk açısından söylemiyoruz. Nedir faşizm? Faşizm; yasama, yargı, yürütmenin tek elde toplanmasıdır. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle buna epey bir yakınlaşıldı. Sonra nedir faşizm? Devletin ideolojik aygıtları ile devletin zor aygıtlarını tek bir kişinin elinde toplamak ve topyekûn eşitlik, özgürlük isteyen herkesin zapturapt altına alınmasıdır. Bakın, devletin ideolojik aygıtları çalışıyor, Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Vizyon Belgesi'yle çalışıyor, yeni müfredatla çalışıyor, ÇEDES'le MESEM'le çalışıyor. Devletin zor aygıtları da bugün Hakkâri'de, âdeta sömürgeci kolluk kuvvetleri gibi halkın iradesi karşısında sıralanmış vaziyette. Devletin zor aygıtları polis şiddetiyle, gözaltılarla kendini gösteriyor. Dolayısıyla, biz AKP-MHP iktidarının bu faşizan uygulamalarına, bu sömürgeci politikalarına karşı her zaman yaşamak direnmektir "..."(*) diyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Saki.

ÖZGÜL SAKİ (Devamla) - Teşekkürler.

Nasıl faşizme karşı İspanya'da, Almanya'da, İtalya'da muazzam bir direniş verilmiş ise "Faşizme karşı omuz omuza." diyerek 31 Marttan sonra Van halkıyla dayanışanlar, bugün Hakkâri'de olanlar, kayyım atanan bölgede olanlar seslerini çıkartıyorlar. Halkın iradesini gasbedemezsiniz; soygun, talan, yolsuzluk düzenine, şiddet düzenine, savaş politikalarınıza son verin çünkü biz bunlara geçit vermeyeceğiz diyoruz. Kanla beslenen bir iktidar değil, eşitlik, demokrasi ve neşe, mutluluk, kardeşlik olan bir toplumsal düzen inşa etmek isteyenlerle birlikte direnişimizi her geçen gün yükselteceğimizi buradan bir kez daha ilan ediyoruz. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)