GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Hakkâri'deki kayyuma ve kayyumun Kürt halkının özgürlüğüne karşı yapılmış bir darbe olduğuna, Afyonkarahisar 1 Nolu T Tipi Cezaevinde tutsak İzzethan Aykut ile Sincan Kadın Kapalı Cezaevinde tutuklu Nuriye Adet'e, sonbaharda okulların açılmasıyla gündeme gelecek olan müfredata karşı EĞİTİM SEN'in Bakanlığa bugün bir yürüyüş düzenleyeceğine, Dışişleri Bakanının Doğu Türkistan ve Uygur Türlerine yaptığı ziyarette "Tek Çin'i savunuyoruz." dediğine, açıklanan hububat fiyatlarına ve Mehmet Şimşek'in "Biz kararlarda etkinlik için artık yapay zekâya geçeceğiz." ifadesine ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:2
Birleşim:93
Tarih:11.06.2024

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; kayyum darbedir, bugün Hakkâri'de kayyum vardır, bir darbe vardır; bu da darbenin fotoğrafıdır. Evet, bu darbe Kürt halkının iradesine, seçme, seçilme hakkına, o halkın özgürlüğüne karşı yapılmış bir darbedir. Bakın, bu askerler Valiliğin önünde yani kayyumun önünde; bugün Valiyi savunanlar, kayyumu savunanlar, darbeyi savunanlar "Hakkâri Valisi sokakta dolaşırmış." diyorlar, ne sokakta dolaşması, kapının önüne bile çıkamaz korkusundan çünkü darbecidir. Sokakta kim mi dolaşır? Sokakta Sürmi anne dolaşır, anneler dolaşır, Hakkâri halkı dolaşır, gençler, kadınlar dolaşır. Yani darbeye karşı olanlar, iradesini savunanlar sokakta. Bu mücadele sürüyor, bu mücadeleye karşı olanlar kuşkusuz darbeciler.

Bu ülkenin tarihi darbeler tarihi. "Hakkâri" deyince Zap Suyu'nu, Zap Köprüsü'nü, Denizleri hatırlamak gerekir. 69'da sermayenin Boğaziçi Köprüsü'ne karşı gidip orada Devrimci Gençlik Köprüsü'nü yapanlar, Kürt ve Türk devrimcileri aslında büyük bir barış köprüsünü kurmuşlardı. O günden bugüne bu köprüler devam ediyor. Nasıl ki Gezi ile Kobani arasında büyük bir adaletsizliğe karşı, kumpas davalarına karşı bir adalet köprüsü kurduysak bugün de Hakkâri'den İstanbul'a, Van'dan İzmir'e demokrasi köprülerini Türkiye halkları var ediyor, darbecilere karşı var etmeye de devam edecek.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu ülkede cezaevleri sorunları devam etmekte, cezaevleri âdeta bir işkencehaneye dönüşmüş durumda, keyfî uygulamalar nedeniyle akıl almaz vakalar yaşanıyor. Daha önce de bahsettik, tutsak olanlardan, hasta tutsaklardan, yaşlı tutsaklardan, bu konudaki sıkıntılardan bahsettik.

Şimdi, bir başka ilginç olay size aktaracağım: İzzethan Aykut, Afyonkarahisar 1 No.lu T Tipi Cezaevinde. Daha önce farklı cezaevlerinden sürgün ola ola buraya gelmiş. Fakat Diyarbakır'dayken 2015 yılında diş tedavisi için başvuruyor, implant yapılması gerekiyor, 850 dolar para yatırıyor. Bakın, olayın ilginçliği... Daha sonra sürgün oluyor, gittiği her cezaevinde dilekçe veriyor, diyor ki: "Dişimi yaptırın." Bu devlet, İzzethan Aykut'un 850 dolarına çöküyor, dişini yaptırmıyor. Ya, böyle bir şey olabilir mi? Bir mahkûmun, bir tutsağın parasına çökecek kadar şuurunu kaybetmiş bir anlayış olabilir mi?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Temelli.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Bütün bunlar aslında bir anlayışı, bir zihniyeti bize bütün çıplaklığıyla yansıtıyor.

Başka bir olay: Sincan Kadın Kapalı Cezaevinde tutuklu Nuriye Adet otuz yılını doldurdu, tam tahliye olacak, idare gözlem kurulu "Üç ay olamazsın." diyor, üzerine geliyor "Bir altı ay daha olamazsın." diyor. Peki, neden? Tam tahliye olacak bir soru soruyorlar Nuriye'ye, diyorlar ki: "Abdullah Öcalan'ı lider olarak görüyor musunuz?" Nuriye de diyor ki: "Abdullah Öcalan'ı lider olarak görüyorum." "Vay! Sen Abdullah Öcalan'ı lider olarak görüyorsun..." Üç ay erteleme, sonra altı ay erteleme.

Hâlbuki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi defalarca Türkiye'yi mahkûm etti ifade özgürlüğü, düşünce özgürlüğü olmamasından dolayı. "Sayın Öcalan" dendiği için -suç- soruşturmaya uğrayanlar bu konuda aslında beraat etti, Yargıtay kararı var. Bütün bunlara rağmen, bu keyfî uygulamadan dolayı, otuz yıldır tutsak olan Nuriye Adet hâlâ içeride. Bu keyfiyet her alanda maalesef devam etmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın Sayın Temelli.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Yine, biliyorsunuz, iktidarın bugünlerde bir müfredat hazırlığı var, sonbaharda da okulların açılmasıyla gündeme gelecek. Bugün eğitim ve bilim emekçileri sendikası EĞİTİMSEN Bakanlığa bir yürüyüş düzenleyecek bu müfredata karşı çünkü bugüne kadar eğitim sistemindeki uygulamalar sonucunda eğitim bilimsel olmaktan, laik olmaktan, demokratik olmaktan, kamusal olmaktan giderek uzaklaştığı gibi yirmi iki yıllık AKP döneminde, üstüne üstlük ana dilinde eğitim hakkı yok sayılmakta, şimdi bir de cinsiyet eşitsizliğini artıracak bir uygulamaya doğru gidiliyor. Bütün bunlara son vermek için bugün bir boykot ve bir eylem söz konusu. Tüm velileri, tüm eğitim emekçilerini bu konuda dayanışmaya ve mücadeleye katılmaya biz de davet ediyoruz ve eğitim emekçilerinin yanında olduğumuzu belirtmek istiyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Bitirelim lütfen Sayın Temelli.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Bir başka konu Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; biliyorsunuz Dışişleri Bakanı Çin'e gitti, oradan da Doğu Türkistan ve Uygur halkını ziyaret etti fakat Çin temsilcisi gibi ziyaret etti. Gidip orada "Tek Çin'i savunuyoruz." diyor. Yahu, Uygur Türkleri özerk, demokratik bir cumhuriyeti savunuyorlar, sen gitmişsin orada, Uygur Türklerinin haklarına karşı "Tek Çin'i savunuyoruz." Diyorsun; tıpkı Rojava'da yaptığı gibi, tıpkı Gazze'de yaptıkları gibi. Aslında özerk, demokratik halkların mücadelesini savunmak yerine gidiyorlar, tek Çin'i savunuyorlar, tek İsrail'i savunuyorlar. İşte zihniyet budur, bu zihniyet kendini her yerde teşhir ediyor. Tek savundukları şey, yatırım gelsin diye aslında halkların özgür iradesine karşı çıkmaktır; bunu kabul etmiyoruz. Halkların kendi kaderini tayin hakkı vardır, Türk'üyle, Kürt'üyle, Filistinlisiyle, halkların bu mücadelesinin yanında yer almaya devam edeceğiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Bitiriyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun, lütfen, Sayın Temelli.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Son olarak çok önemli bir konu, tabii ki ekonomiyi ilgilendiriyor, hububat fiyatları açıklandı. Bunu defalarca dile getirdik, bu konudaki hatalı fiyattan bir an önce vazgeçilmesi gerekiyor. Çiftçiler en az 15 lira olması gereken fiyatın 10 lira olarak açıklanması karşısında âdeta isyan hâlindeler; enflasyonun yüzde 75 olduğu, ENAG'a göre yüzde 120 olduğu bir ülkede bu fiyat kabul edilemez. Çiftçilerin toplam 700 milyar lira borcu var, çiftçi başına 320 bin liralık borç söz konusu, ödenmesi mümkün değil; hele hele bu fiyatlarla çiftçiler geçinemez, yaşayamaz duruma gelmiştir. İthalat rakamı 3 milyar 400 milyona ulaşmış buğdayda, ithalata bu kadar para vereceğinize bunu çiftçiye aktarın, çiftçilerin sorunlarını çözün ama bunu çözecek zekâ nerede!

Bakın, Mehmet Şimşek ne diyor: "Biz kararlarda etkinlik için artık yapay zekâya geçeceğiz."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, bitirelim artık lütfen.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) -Şimşek'in sözlerinden anlıyoruz ki sarayın ve AKP iktidarının organik zekâsı meseleleri çözmeye yetmiyor, şimdi yapay zekâya geçme zamanı gelmiş. Ben size bir şey söyleyeyim: Değil organik, değil yapay hiçbir zekânızla bu işleri çözemezsiniz; bu sorunları çözecek yagâne zekâ DEM PARTİ'nin zekâsıdır.

Teşekkür ediyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)