GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Sermaye Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:95
Tarih:25.06.2024

DEM PARTİ GRUBU ADINA HEVAL BOZDAĞ (Ağrı) - Değerli milletvekilleri, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime Mazıdağı ve Çınar yangınlarında hayatını kaybeden 15 insanımız ve tüm canları anarak, ailelerine ve yakınlarına sabır dileyerek başlamak istiyorum. Halklarımızın başı sağ olsun.

Sermaye Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin birinci bölümü üzerinde söz almış bulunmaktayım.

Bu kanun teklifiyle getirilmek istenen kripto varlıklara ilişkin yasal düzenlemeler aslında Türkiye'nin FATF gri listesinden çıkarılması için yapılmak zorunda kalınan düzenlemelerdir. "Zorunda kalınan" diyorum çünkü şimdiye kadar yasal bir mevzuatı yoktu, sadece Ocak 2018'de Finansal İstikrar ve Kalkınma Komitesi (FİKKO) kripto varlıkların ülkemizde yasal güvencesi olmadığını ve riskleri olduğunu söyleyerek bir uyarıda bulunmakla yetinmişti. Üzerinden altı buçuk yıl geçmiş, Thodex vurgunu başta olmak üzere işsizlik, yoksulluk, geleceksizlik nedeniyle umudu buraya bağlamış öncelikle gençler olmak üzere birçok mağduriyetler yaşanmıştır. İktidar, yatırımcıyı korumak veya mağduriyetleri gidermek üzere harekete geçmek yerine kripto varlıkların kara para aklamadaki rolüne göz yummuş fakat daha sonra etik ve ekonomik sonuçları ağır basan bir zeminde FATF gibi bir dış baskıyla adım atmak zorunda kalmıştır. Plan ve Bütçe Komisyonunda kanun teklifi görüşülürken Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı bunu doğrulayan bir şekilde "FATF'nin gri listedeki Türkiye'ye söylediği 39 tavsiye yerine getirilmiştir. Geri kalan bir tek konu da kripto varlık piyasalarının düzenlenmesiydi. Bu teklif yasalaşırsa o da yerine gelmiş olacak, biz de ödevimizi tamamlamış olacağız." demiştir. Yine, bizzat Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de Türkiye'nin gri listeden çıkması için gerekli olan son düzenlemelerin kripto varlıklarla ilgili olduğunu ifade etmiştir.

FATF, 1989 yılında kara paranın aklanmasının önlenmesi amacıyla kuruluyor; Türkiye 1991 tarihinde üye oluyor.1996 yılına kadar kara parayla ilgili herhangi bir mevzuat, kanun çıkarılmıyor. Ancak 96 yılında Maliye Bakanlığına bağlı Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) oluşturuluyor. O dönemdeki eski MASAK Başkan Yardımcısı "Mevzuat ve otoritenin olmadığı bu aralıkta Türkiye, kaynağı belirsiz paranın ve sıcak paranın önemli bir merkezi hâline gelmiştir." diyor. FATF misyonuna daha sonra ABD'de yaşanan 11 Eylül saldırılarıyla "terörizmin finansmanıyla mücadele" ekleniyor, üye ülkelere gerekli düzenlemelerin yapılması çağrısı yapılıyor ama Türkiye yine bu çağrılara olumlu yanıt vermiyor ve ilk kez kara listedeki İran'la yapılan ticari işlemler nedeniyle gri liste kapsamına alınıyor. Bazı düzenlemelerin yapılması sonrasında 2014'te gri listeden çıkarılıyor. 2019 yılında ise Türkiye'nin kara para aklama ve terörizmin finansmanıyla mücadele sisteminin ele alındığı raporda, gerekli düzenlemelerin yapılmadığı vurgulanarak bu konularla ilgili gerekli önlemler alınmazsa Pakistan, Moğolistan ve Yemen gibi gri listeye ekleneceği uyarısı yapılmış; maalesef iktidar buna da yanıt vermemiştir.

Bakınız, 2019 yılı itibarıyla faaliyet gösteren 53 bankadan bu yıl sadece 1'i, 100'ün üzerinde sayısı olan banka dışı finansal kuruluştan ise sadece 2'si denetlenebilmiştir. Bunun nedeni nedir? Yine, MASAK personel sayısı 2018 ve 2019 yılları arasında 267'den 225'e, 2020 yılında ise 186'ya gerilemiştir. MASAK nedir? Mali Suçları Araştırma Kurulu. Yani bile isteye bu suçların araştırılmasının önüne geçilmektedir ve sonunda Türkiye, Ekim 2021 yılında bir kez daha gri listeye alınmıştır.

Peki, bu gri liste neden önemli? Basitçe, gri listede olmak, ülkenin demokrasi, hukuk karnesine eksi not düştüğü gibi ciddi ekonomik sıkıntıları da beraberinde getirmektedir. Türkiye, bugüne kadar gri liste ünvanı alan en büyük ekonomidir. Tercihini kapitalizmden yana yapmış Türkiye için bu listede olmak, yabancı yatırımcı güveninin azalması, yabancı sermaye çıkışları ve ülke parasının değer kaybetmesi demektir. Gri listede olan ülkeler yurt dışından kredi bulmakta zorlanmaktadırlar yani bu kapitalist sistem içerisinde gri listede olmanın yaşanan ekonomik daralmanın temel nedenlerinden biri olduğu, yoksullaşmamızda da büyük bir payı olduğunu söylemek mümkün. Bakınız, 2018'de gri listeye alınan Pakistan'da yaklaşık 40 milyar dolar tutarında bir yabancı sermaye çıkışı olmuştur. IMF bir çalışmasında "Gri listede olan ülkeye gelen yabancı yatırımlar ve banka transferleri şeklindeki sermaye akışları gayrisafi millî hasılanın ortalama yüzde 7,6'sı oranında azalmakta ve gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 3'ü oranında yabancı yatırımlarda doğrudan düşüş izlenmektedir." demektedir.

Ekonomik krizde olan asgari ücretliye, emekliye bir ara zammı bile çok gören iktidar, kendi kirli rant düzeninin devamına göz yummuş, geniş toplumsal kesimleri yoksullaştırmaya devam etmiştir. İçişleri Bakanı bir açıklamasında -2023- 11'i uluslararası olmak üzere 420, son on ayda ise 454 organize suç örgütünün çökertildiğini açıkladı. Bu kadarla kalmadığını bildiğimiz, başta uyuşturucu, silah ticareti, kumar, yasa dışı bahis gibi faaliyetler gösteren bu suç şebekelerinin bu derece artabilmiş olması, bir ülkede suç gelirleri ve bu gelirlerin aklanmasıyla ilgili faaliyetlerin de yoğunluğunu göstermektedir. Bu suç şebekelerinin birkaç yılda bu güce ve etki alanına ulaşmadığı, yıllara yayılan bir şekilde güçlenip bu aşamalara kadar gelebilmesi kara para, rant düzeninin bir kanıtıdır.

Sayın vekiller, FATF 21 Ekim 2021'deki basın açıklamasında eleştirilerini Türkiye'ye dönük olarak birkaç noktada sıraladı. Birincil olarak "Kara paraya karşı Türkiye'de yapılan denetim, bankalar, altın ve değerli taş tüccarları ve emlakçılar gibi yüksek riskli sektörlerde yeterli değil." dedi. El Kaide, IŞİD gibi terörist gruplar ve diğer kara para aklayıcılarının yasa dışı olarak edindikleri fonları Türk emlak piyasasına aktarmaları ve aklamaları... İran, Irak, Suriye ve Lübnan'a coğrafi yakınlığının yanında Türkiye'nin sınır kontrolündeki aksamalar terör finansmanının Avrupa kapılarında durmadığı endişesi yaratmakta. Türkiye'nin Terörle Mücadele Kanunu'nda yer alan kitle imha silahlarının finansmanının yaygınlaşmasını önlemek konusunda da eleştiriler var. Başlığın aksine, kanun teklifi, kara para aklamaya ve kitle imha silahlarının terörist amaçlarla finanse edilmesine karşı cezalar veya kontrol mekanizmaları içermiyor; bunun yerine, Cumhurbaşkanına sadece terör şüphelilerinin fonlarını ve varlıklarını yakalanmaları hâlinde dondurma hakkı veriyor. Türkiye'nin kâr amacı gütmeyen kuruluşlarla olan ilişkisi de eleştiri listesinde. Bir sivil toplum örgütü, dernek veya vakfın yönetim kurulu üyelerine yönelik terör iddialarına ilişkin cezai soruşturmaların varlığı, İçişleri Bakanlığına ve valilere ilgili kişiyi görevden alma, ilgili derneğin faaliyetlerini durdurma ve onların yerine bir kayyım atanmasını da eleştirmektedir.

Gri listede olan ülkeler -biraz önce bahsedildi- Sudan, Haiti, Kamerun, Kenya, Kongo, Mali, Nijerya, Senegal, Suriye diye uzanıyor. Bu ligin yurttaşın beklentisi olan gelişmiş demokratik ülkeler ya da Avrupa Birliği ülkeleri ligi olmadığı ortada. Hukukun, kurum ve kuralların olmadığı az gelişmiş ülkelerin ligi bu lig.

Demokrasi, insan hakları ve bağımsız yargı gibi konularda son yıllarda daha da geriye giden, AB'ye tam üyeliğin durduğu, Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Komisyonu ilerleme raporlarında kesintisiz bir şekilde demokratik ilkelerden uzaklaşan, uyuşturucu trafikleri, kara para aklama ve örgütlü küresel suç yapılarının alanlar kazandığı bir ülke olmaktan kurtulmak sadece bu teknik düzenlemelerle de başarılamayacaktır. Kendi coğrafyasında barışı sağlamamış, Kürt karşıtlığını dış politikasının merkezine oturtmuş, güvenlik harcamalarının her dönem arttığı, savaş ekonomisi üzerine kurulu bir ülke düzeninde tüm bunların olması kaçınılmaz bir sondur. Kürt barışı ve demokraside ısrar tek çözümdür.

Teşekkürler. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)