| Konu: | İNSAN HAKLARI VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ BAĞLAMINDA BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 90 |
| Tarih: | 10.04.2013 |
VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, hepinizin bildiği gibi, 24'üncü Dönemde en çok konuşulan, en çok gündemi meşgul eden ve hukuksuzluğa uğramış insanları beklenti içine sokan konuların en başında yargı paketleri gelmiştir. Bu dönemde, 24'üncü Dönem başlarken "12 Eylülle hesaplaşacağız, darbeyle hesaplaşacağız." dediniz ve idam edilen gençlerle ilgili gözyaşı döktünüz ancak bu konuda samimi olmadığınız ortaya çıktı. Eğer bu konuda samimiyseniz 12 Eylül döneminin tüm uygulamalarını ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için harekete geçmeniz gerekir.
Değerli arkadaşlar, birinci paket fos çıktı, ikinci paket fos çıktı, üçüncü paket fos çıktı. Şimdi, elimizde, aylarca kamuoyunu meşgul eden, oyalayan bir dördüncü yargı paketi var ki bunun da içi boş. Bu paket taraflı tarafsız herkesin kabul ettiği, Başbakanın bile kabul ettiği uzun tutukluluk sürelerini kısaltmıyor, haksız ve hukuksuz tutuklamaları engellemiyor, bireysel hak ve özgürlükleri genişletmiyor.
Değerli milletvekilleri, bu dönem, darbe dönemlerinde bile karşılaşmadığımız uygulamalarla karşı karşıyayız. Terör örgütü deyince parasız eğitim isteyen öğrenci, basın açıklaması yapan sendikacı, 4+4+4'e karşı çıkan öğretmen, fotoğraf çeken foto muhabiri, eylemleri haber yapan gazeteci ve gözaltına alınan insanları savunan avukat akla gelmektedir.
Değerli milletvekilleri, öğrencilerin terör örgütü üyeliğine kanıtların birkaçını sizinle paylaşmak istiyorum: Konser bileti satmak, parasız eğitim istemek, poşu takmak, Deniz Gezmiş'i anmak, komite usulü sınava katılmak, üniversite yönetimini eleştirmek, basın açıklaması yapmak, 1 Mayısa katılmak, YÖK'ü protesto etmek, Kürtçe ezgi, ideolojik halay, şemsiye taşımak, yumurta bulundurmak, Ruhi Su'nun "Kanlı Pazar" türküsünü söylemek, baraj yapımına karşı çıkmak, füze kalkanına "hayır" demek. "Böyle suç, böyle delil olur mu?" demeyin, hepsi bu dönemde oldu.
Yine, tutuklanan sendikacılar ve öğretmenlerle ilgili suçlamalar da bundan farklı değil. Değerli arkadaşlar, 4+4+4'ü protesto etmek, "İş güvencesine dokunmayın." demek, "Çok ses, tek yürek" mitingine katılmak, tutuklu EĞİTİM-SEN Başkanını ziyaret etmek, 2011'de KESK grevine destek vermek, "KESK'in geleceği" adlı toplantıya katılmak.
Gazetecilere yapılan suçlamalar ise öğrencilerin, sendikacıların yaptıkları eylemleri haber yapmak.
Değerli arkadaşlar, bu dönemde iddianamelerde 1 Mayısı haber yapmak, 8 Martı haber yapmak, 19 Aralık ölüm orucunu haber yapmak gazeteciler açısından suç oldu. Hatta, birçok konuşmamda söyledim, Pozantı'daki iğrençliği, Pozantı'daki tecavüzü haber yapmak dahi terör örgütü üyeliğine delil olarak gösterildi.
Değerli arkadaşlar, avukatlar ise bu eylemlerden dolayı tutuklanan insanları savundukları için cezaevlerine düştü.
Bakın, 1 Mayısa katılan, bu saçma sapan suçlamalarla cezaevine atılan insanları savunmak ilk kez bu dönemde suç oldu. Her zaman söylüyorum, bir kez daha söylemek istiyorum, bu, darbe dönemlerinde bile görülmedi. Onun için diyorum ki Kenan Evren AKP'yle gurur duyuyor "Boynuz kulağı geçti." diyor, "Faşizm uygulamalarında, antidemokratik uygulamalarda AKP beni geçti." diyor.
Değerli arkadaşlar, yine, insan hakları savunucuları bu dönemde tutuklandı. Açılım zamanları, değerli milletvekilleri, insan hakları derneği yöneticileri ile başta Sayın Bakan olmak üzere Başbakan toplantı yaptı ama açılım unutulunca maalesef -o dönem de gitti- İHD başkanını tutukladınız. Buna örnek Diyarbakır Baro Başkanı, buna örnek Mersin İnsan Hakları Derneği Başkanı. Mersin İnsan Hakları Derneği Başkanı, Osmaniye Cezaevini, Pozantı Cezaevini uluslararası kuruluşlara bildirdiği için şu anda Adana'da terör örgütü üyeliğinden yatmaktadır değerli milletvekilleri. Böyle demokrasi olur mu, böyle uygulama olur mu? Olmaz.
Değerli arkadaşlar, bunun adı demokrasi değil. Bu uygulamaların hepsinin kitapta yazdığı tarif faşizmdir değerli arkadaşlar.
Yine, değerli arkadaşlar, Cumhuriyet Halk Partisi Cezaevi Komisyonu üyeleri Nurettin Demir, Veli Ağbaba ve Özgür Özel bir rapor yayınladı. Bu rapor kamuoyunu çokça meşgul etti, değerli milletvekilleri, kamuoyunda çokça paylaşıldı. Meclis Başkanı iki saat içerisinde randevu verdi. Sayın Bakan, biz sizden yirmi günden beri randevu istiyoruz bu raporu sunmak için, maalesef randevu alamadık. Bunu da bilginize sunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)