Konu: | Artvin'deki maden çalışmalarının hukuki boyutuna ilişkin gündem dışı konuşması |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 97 |
Tarih: | 02.07.2024 |
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Ben de sözlerimin başında -bugün 2 Temmuz- Sivas'ta yitirdiğimiz canlarımızı saygıyla, özlemle anıyorum.
Değerli arkadaşlarım, ben burada Artvin'e ilişkin, madene ilişkin birçok konuşma yaptım. Artvin öyle bir yer ki Artvin'in yüzde 71'i maden sahası; 525 tane maden ruhsatı var. Bir kent madenlerle yok ediliyor ve biz bunu izliyoruz değerli arkadaşlar. Nasıl?
Bakın, otuz yılı aşkın bir süredir Cerattepe'yle uğraşıyoruz. Ben burada onlarca konuşma yaptım Cerattepe'ye ilişkin. Buna ilişkin bir ihale süreci vardı, onlar ayrı bir konu, onu da burada ayrıca Meclis araştırma önergesi olarak birçok kere dile getirdim ama bunun esas dayanağından bahsetmek istiyorum. 2013'te verilmiş olan bir "ÇED Olumlu" kararına karşı Rize İdare Mahkemesinde açılmış olan davanın sonucunda Rize İdare Mahkemesi şöyle bir karar verdi bilirkişi raporuna dayanarak, dedi ki: "Artvin'de ya maden çalışmasıyla devam edeceksiniz ya da eğer maden çalışması yaparsanız bu kenti yok edeceksiniz." Ve bunun sonucunda ÇED iptaline ilişkin olumlu karar verdi, "ÇED Olumlu" kararını ortadan kaldırdı değerli arkadaşlarım. Buna ilişkin karara karşı şirket tarafından ve idare tarafından Danıştay yoluna gidildi, Danıştayda karar onandı. Şirket o kadar ilginç gelişmeler gösterdi ki o kararın kesinleşme sürecinde hiçbir şeyi beklemeden... Orman Bakanlığının 2009/7 sayılı bir genelgesi var, bu genelge yargı kararlarını Türkiye'de çöpe atıyor; hangi kararı alırsanız alın, maddi anlamda hüküm teşkil eden hangi karara dayanırsanız dayanın bu genelgeye dayanarak o kararları alıp çöpe atıyorsunuz ve kararları bir anlamda yok hükmünde sayıyorsunuz. Şirket geldi, dedi ki: "Ben bu genelgeye dayanarak yeni bir ÇED raporu hazırlayacağım." ÇED raporu hazırladıktan sonra bu karara karşı da değerli arkadaşlarım, yeniden yargı yoluna başvurduk. Yeniden yargı yoluna başvurmamız sonucunda daha önce "siyah" diyen Rize İdare Mahkemesi, 2015'te "beyaz" dedi. Daha önce "Burada maden çıkarılamaz." denilen Rize İdare Mahkemesinin hâkimleri "Burada maden çıkarılır." dedi. Niye biliyor musunuz? Hâkimler değiştirildi. O hâkimler götürüldü, başka hâkimler getirildi, talimat verildi, tavsiyede bulunuldu, telkinde bulunuldu ve hâkimler yeni karar verdiler değerli arkadaşlarım. Bunun sonucunda bütün iç hukuk yolları tüketildi ve insanlar, oradaki 700'ün üzerindeki doğasever kalktılar Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru talebinde bulundular. Anayasa Mahkemesi, bireysel başvuru talebi sonucunda -yedi yıl değerli arkadaşlarım, bakın, yedi yıl- Cerattepe'deki bütün bu kıyıma, Cerattepe'deki maden şirketi tarafından yapılan bütün bu cinayete yedi yılın sonunda hak ihlali kararı verdi. Hak ihlali kararının gerekçesi olarak da özel hayata saygı ilkesinin ihlal edildiğine ilişkin karar verdi. Bu yedi yıl içinde maden şirketi herhangi bir gerekçe göstermeden, bütün yapmış olduğu işlemlerin hukuki dayanağının olmadığını göstererek Artvin'i katletti, doğayı katletti, sularımızı kirletti, yeşilimizi yok etti, yedi yılda ancak Anayasa Mahkemesi karar verdi değerli arkadaşlarım. Ve bu Anayasa Mahkemesi kararı oy birliğiyle değil oy çokluğuyla verildi ve buna muhalefet şerhi veren Muhterem İnce, adını da -kendisi Artvin Valiliği yaptı- buradan Artvinlilere şikâyet ediyorum. Herkes oy birliğiyle "Burada bir hak ihlali vardır." dedi, bu beyefendi hukukçu olmamasına rağmen "Hayır, burada hak ihlali yoktur." dedi. Artvin'de valilik yapan, Artvin'in ekmeğini yiyen, suyunu içen Muhterem İnce'yi de buradan Artvinlilere şikâyet ediyorum değerli dostlarım.
Ve, bu kararın sonucunda ne oldu? Bu kararın sonucunda "Burada bir hak ihlali vardır ve bunun gereği yapılmalıdır." denmesine rağmen, Anayasa Mahkemesinin bu konudaki bağlayıcı kararına rağmen, Anayasa'nın 153'üncü maddesinin Anayasa Mahkemesi kararlarının, tüm organları, yasama, yürütme, yargı organlarını bağlayacağına, özel, gerçek ve tüzel kişileri, idari makamları bağlayacağı amir hükmüne rağmen ve bu karar Yeşil Artvin Derneği tarafından ilgililere tebellüğ edilmesine rağmen, valiliğe, orman bölge müdürlüğüne, çevre, şehircilik il müdürlüğüne ve il özel idaresine tebliğ edilmesine rağmen ve bunun dışında Rize İdare Mahkemesince de bu kararın işleme alınması yönündeki taleplere rağmen, bu konudaki yürütmenin durdurulması talebine rağmen, bu cinayetin ve bu katliamların durdurulması için gerekenin yapılması konusundaki taleplere rağmen idare makamları bunu, topu yukarıya attılar, "Bizim üst makamlarımız, Ankara karar verir." diye topu taca attılar. Rize İdare Mahkemesi bunu esasa aldı, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararını esasa aldı; iki üç aydır ne bekliyor bilmiyoruz değerli arkadaşlar, neyi bekliyor yani? Bakın, bu ülkede bir Anayasa Mahkemesi kararı var, "Cengiz İnşaatın Artvin'de yapmış olduğu bu maden işletmesi bir cinayettir." diyor, hak ihlali kararı veriyor, hiç kimse bir şey yapmıyor değerli arkadaşlarım. Eğer Anayasa Mahkemesi kararını tanımayacaksak, Anayasa Mahkemesi kararının bütün bu Anayasa'nın 153'üncü maddesindeki hüküm çerçevesindeki bağlayıcı hükmünü tanımazsak biz bu ülkede hangi yargı kararını tanıyacağız değerli arkadaşlarım? Hangi yargı kararından hareket ederek...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Bayraktutan, lütfen tamamlayın.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) - Çok teşekkür ediyorum Başkanım.
Hangi kararı tanıyacağız? Bu nedenle buradan bir kere daha haykırıyorum: Anayasa Mahkemesi, bireysel başvuruyla, bu konudaki cinayet teşkil eden bu çalışmaya ilişkin dur kararı vermiştir. Buna ilişkin yürütmeyi durdurma talepleri vardır. Bir an önce gereği yapılmalıdır. İdari makamlara, valiliğe, Rize İdare Mahkemesini esas alıp da işlem yapmayan bütün kurumlara sesleniyorum: Suç işliyorsunuz değerli arkadaşlarım, bu suça ortak olmayın, bu cinayet şebekesine ortak olmayın, bu konuda gereğini yapan maden işletmesinin siyasi abilerine ortak olmayın diyorum, bu cinayeti durdurun diyorum. Artvin halkı durduğu yerde duruyor, onurlu mücadelesine devam ediyor. Buradan bir kere daha Türkiye'ye haykırıyorum: Cerattepe geçilmez, Artvin halkı yenilmez diyorum, Cerattepe geçilmez, Artvin halkı yenilmez diyorum; Artvin halkının onurlu mücadelesini saygıyla selamlıyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve Saadet Partisi sıralarından alkışlar)