GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İNSAN HAKLARI VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ BAĞLAMINDA BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:90
Tarih:10.04.2013

EROL DORA (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İnsan Hakları ve İfade Özgürlüğü Bağlamında Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 7'nci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz değişiklik önergesi üzerine söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, tasarının 7'nci maddesinde öngörülen değişiklikle, daha çok basın-yayın alanı hakkında yeni bir düzenlemeye gidilmiştir. Bu bağlamda, haberleşme hakkına dair Terörle Mücadele Kanunu'nun 6'ncı maddesinde değişiklik yapılmıştır. Ancak, yapılan bu yeni düzenlemede esasen sadece ceza miktarının üst sınırında azaltmaya gidilmiştir. Ceza üst sınırında bir azaltmaya gidilmiş olması pratikte bir şeyi değiştirmeyecek, yasa dışı örgütle ilgili yayınlanan bir haber veya açıklama hâlen yargı kıskacında olacaktır.

Modern ve demokratik ülkelerde haberleşme özgürlüğü en kutsal değerlerden biri olarak kabul edilmektedir. Bu anlamda, tasarıdaki değişiklik haberleşme özgürlüğünü tam olarak sağlamaktan uzaktır. Tasarıda yapılan bu düzenlemeyle, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun örgüt propagandasını düzenleyen 6'ncı ve 7'nci maddelerinde düzenlenen, suçun unsurları bakımından "cebir, şiddet ve tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterme veya övme ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik etme" koşulları getirilerek propaganda suçu tanımlanmaya ve yargının mevcut hükmünü geniş yorumlayan, ifade özgürlüğünü ortadan kaldıran uygulamasına bir sınırlama getirilmeye çalışılmaktadır. Ancak "meşru gösterme", "övme" kavramlarının yeterli düzeyde somut olmadığını ve bu kavramların yargı tarafından bu madde bağlamında ifade özgürlüğüne müdahaleye yol açacak şekilde yorumlanabileceğini düşünmek gerekmektedir.

Öngörülen düzenlemede suçun oluşma şartlarına "şiddet" faktörünün de eklendiği söylenebilir ancak unutulmaması gereken nokta, gerek "şiddet" unsurunun çok geniş tutulması gerekse "şiddete başvurmayı meşru gösterme", "övme" ve "teşvik etme" gibi soyut ve cezai niteliğinin kuşkulu olduğu ibarelerle düzenlenmesi yeni suistimallere kapı aralayabilecektir. Bu tür muğlak ifadelerle bezeli bir düzenleme demokratik bir zihniyetle hazırlanmış olmaktan uzaktır. Bu tür ifadelerin yerine daha sade, anlaşılır ve net ifadelerin kullanılması gerekmektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarına uyma amacıyla hazırlanmış tasarı bu hâliyle AİHM açısından bir kolaylık sağlamayacaktır.

Değerli milletvekilleri, Terörle Mücadele Yasası'nda düzenlenen propaganda suçu açısından yalnızca yasanın mevcut sınırlarına dair bir çerçeve çizilmiş, bu anlamda, yargının özellikle de Yargıtay içtihatları bakımından uygulanmasına bir sınır çizmiştir.

Bir giysi taşımak, bir rengi üzerinde bulundurmak, müzik yayını yapmak hâlen suç olmaya devam edecektir. Yöresel bir kıyafet, bir poşu, bir marş veya şarkı hâlen propaganda fiilleri olarak karşımızda durmaktadır. Propaganda suçu açısından her ne kadar cebir ve şiddet unsuru ön plana çıkarılmışsa da bu konuda yorumla genişletilebilecek, dolaylı olarak şiddeti meşru gösterecek her türlü fiil konusunda da mahkemelere geniş takdir yetkisi bırakıldığı ortadadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ifade, düşünce, toplanma, örgütleme özgürlüğünün kullanılması önündeki ilgili tüm yasalardaki tüm engelleri kaldıracak bir yasal düzenlemeyi yapma vakti gelmiştir. İnsan hakları ihlalleri ile mücadelenin kuralları açık, kuşkudan uzak bir şekilde yasaya ve güvenceye bağlanmalıdır. Bu, Türkiye'nin demokratikleşmesi ve barışı için mutlak bir zorunluluktur.

Artık, yapılması gereken gerçek ve kapsayıcı bir demokratikleşme hamlesi olmalıdır diyor, tekrar Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)