| Konu: | İNSAN HAKLARI VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ BAĞLAMINDA BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 90 |
| Tarih: | 10.04.2013 |
NAZMİ GÜR (Van) - Çok teşekkürler Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, görüşülmekte olan yasa tasarısının 9'uncu maddesi üzerine verdiğimiz değişiklik önergemiz üzerine söz almış bulunmaktayım.
Dördüncü yargı paketi, özellikle Sayın Bakanın büyük çabalarıyla, gerek Brüksel'de gerek Strazburg'ta, Ankara'da, komisyonlarda, KPK'da gerçek bir reform olarak bize anlatılmıştı, kamuoyuna da esasında öyle yansıtılmıştı ve hem kamuoyunda hem Avrupa Birliği çevrelerinde hem de bizde, işin doğrusu, gerçek bir yargı reformu geliyor, bu dördüncü yargı reformu, hiç olmazsa, Türkiye'nin en çok aksayan ve en çok değiştirilmesi gereken, reforma ihtiyaç duyulan yargının, böylece, bu pakette, en azından -adı da üzerinde, dördüncü yargı paketi deniliyordu- gerçek reformların, değişiklerin yapılması beklentisini yarattı ve Sayın Bakan o kadar iyi çalıştı ki gerçekten hepimizde oldukça yüksek beklentiler oluştu. Şimdi biz, elimizdeki bu torba kanunla aslında gerçeğin böyle olmadığını, bunun tümüyle bir makyajlama operasyonu olduğunu ve işin esasına yani gerçek yargı reformuna girilmediğini bu yasanın gerekçesinde de görebiliriz.
Değerli arkadaşlar, bu yasanın gerekçesinde tam üç kez, üç ayrı yerde ki beş paragraflık bir gerekçedir bu ama üç ayrı cümleyle ülkemizin AİHM önündeki biriken davaları nedeniyle bozulan imajını düzeltmek amacıyla? Orada AİHM'in de tabii bir baskısı var, özellikle Türkiye'den ve Rusya'dan çok sayıda dava gidiyor. Hukuk ihlalleri nedeniyle, bozuk olan yargı sistemleri nedeniyle çok sayıda dava gidiyor. Bu davaların böylece azaltılabileceği ve Türkiye'nin bu yolla da imajını düzeltebileceği iddiası var. Bunu gerekçe söylüyor, ben söylemiyorum. Gerekçede tam 3 kez "Türkiye'nin -ülkemizin- AİHM kararları açısından görünümünün daha iyi bir noktaya taşınabilmesi mümkün olacaktır." diyor. Cümle aynen böyle.
Şimdi, değerli arkadaşlar, işin esasına girmeden, gerçek bir yargı reformu gerçekleştirmeden yargının bağımsızlığını, yargıçların gerçek anlamda yasal güvencesini sağlamadan, bağımsız bir yargıyı oluşturmadan, adli yargılanma hakkını getirmeden Türkiye'den AİHM'e dava akışını durdurmanın imkânı yoktur. Hele hele Türkiye'deki bütün kozmetik fabrikalarının boyalarını da getirseniz Türkiye'nin AİHM önündeki bu bozuk imajını değiştiremezsiniz. Bu tür yaklaşımlarla da, palyatif çözümlerle de Türkiye'nin AİHM önündeki imajını düzeltmenin imkânı yoktur.
Bu nedenle biz diyoruz ki Sayın Bakan: Gelin, artık bu sıralı yani beşinci, altıncı, yedinci yargı paketinden -belki yüzüncü yargı paketine kadar yolu vardır- bundan vazgeçelim. Türkiye'de yargının esaslı bir işleyişi için esaslı bir reforma ihtiyacı var. Sadece hâkimlerin, savcıların özlük ve çalışma koşulları değil; orada karar verirken, yargı oluştururken, adalet oluştururken fiziki koşulları değil ve fakat adil yargılanma hakkı açısından, bütün yurttaşlar açısından yargının gerçek bir düzenlemeye ihtiyacı var, gerçek bir reforma ihtiyacı var. Bu reformu hep birlikte bu Parlamento gerçekleştirsin.
Bu nedenle, değerli arkadaşlar, bütün diğer fiillerin dışında özellikle işkence suçunun bu yasayla birlikte zaman aşımından çıkarılması kaldı ki olumlu bir yaklaşımdır, son derece sevindirici bir konudur ama bu zaman aşımı süreleri açısından insanlığa karşı işlenmiş diğer suçlar konusunda da bizim bu değişikliğe ihtiyacımız var. Bizim bu konuda sunduğumuz değişiklik önergesinde özellikle Roma statüsüyle kurulan uluslararası ceza mahkemesindeki insanlığa karşı işlenmiş bütün suçların zaman aşımı ilkelerini kendi iç hukukumuza taşımamız gerekiyor.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum, teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)