| Konu: | Türk Sivil Havacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 97 |
| Tarih: | 02.07.2024 |
DEM PARTİ GRUBU ADINA GEORGE ASLAN (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanun teklifinin tümü üzerine DEM PARTİ adına söz aldım. Genel Kurulu ve bizleri izleyen yurttaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Ayrıca, otuz bir yıl önce Sivas Madımak Oteli'nde yakılarak katledilen aydınları, yazarları ve sanatçıları saygıyla anıyorum ve onların yakılmasında rol alan bütün güçleri de şiddetle kınadığımı belirtmek istiyorum.
Görüşmekte olduğumuz kanun teklifi, Türk Sivil Havacılık Kanunu'yla ilgili hava limanlarına yönelik kimi düzenlemelerin yanı sıra, Limanlar Kanunu'nda, Orman Kanunu'nda ve Posta Hizmetleri Kanunu ile diğer bazı kanunlarda değişiklikler içermektedir.
Meclise getirilen yasa tekliflerinin komisyon aşamasına gelmeden ilgili kurum ve kuruluşların görüşlerinin alınarak yapılması gerekliliğini her defasında dile getiriyoruz ancak bu teklifte de özellikle Devlet Hava Meydanları İşletmesi çalışanlarıyla ilgili yapılmak istenen düzenlemeye ilişkin Devlet Hava Meydanları İşletmesinde faaliyet gösteren sendikaların görüş ve taleplerinin dikkate alınmadığını görmekteyiz. Nitekim, Komisyona getirilen kanun teklifinin ilk taslak metnindeki 26'ncı madde tartışmalara neden olmuştur. Getirilmek istenen düzenlemeyle pilot, hava trafik başkontrolörü ve hava trafik kontrolörü, havacılık bilgi yönetimi uzmanı, müdür yardımcısı ve şef pozisyonunda bulunanlar için ek ödemeler öngörülmekteydi. Başka bir deyişle, Devlet Hava Meydanları İşletmesinde görev yapan binlerce çalışandan sadece çok yüksek maaş alan ünvanlardaki çalışanlara özel ek ödeme yapılacaktı. Devlet Hava Meydanları İşletmesinde faaliyet gösteren sendika ve dernekler bu mağduriyetin giderilmemesi hâlinde iş yavaşlatma eylemini başlatacaklarını duyurmuşlardı. Komisyonda muhalefet partileri olarak da bu uygulamanın çalışanlar arasında ayırımcılığa ve mağduriyete neden olacağını, ödemenin sadece üst pozisyonlardaki çalışanlara değil, diğer tüm çalışanlara yapılması gerektiğini ifade ettik. Netice itibarıyla, madde tekrar gözden geçirilmesi için taslak metninden çıkarıldı. Bu maddeyle ilgili sendika ve kurumlarla görüşülerek onların talebi doğrultusunda tüm çalışanları kapsayacak şekilde yeniden düzenlenmeli ve çalışanların özlük ve mali haklarına yönelik iyileştirme yapılmalıdır.
Değerli milletvekilleri, getirilen düzenlemeyle, deniz yetki alanlarında, su yollarında ve iç sularda verilecek kılavuzluk ve römorkörcülük hizmetlerinin Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından yürütüleceği ve Bakanlık tarafından bu hizmetlerin özelleştirilebileceği öngörülmektedir. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı bu hizmetleri gerçek veya tüzel kişilere devredebilecektir. Bunun yapılması hâlinde kamu yararı yerine bazı şirketlerin kâr sağlayacağını tahmin etmek zor değildir. Üstelik böyle yüksek meblağlı bir iş için yapılacak ihalenin açık ve şeffaf şekilde, açık artırma usulüyle yapılması yerine pazarlık usulünün bir seçenek olarak idarenin inisiyatifine bırakılması olası usulsüzlüklere yol açacaktır.
Diğer bir düzenlemeyle, büyükşehir sınırları içinde kalan devlet ormanlarından geçen kara yollarına yük aktarma tesislerinin kurulmasına izin verilmektedir. Ayrıca, devlet ormanları içinde kalan hava alanlarında yapılacak hizmet tesislerinden herhangi bir kira bedelinin alınmaması düzenlenmektedir. Bu düzenlemelerle, ormanları tahrip edecek niteliklere sahip tesislerin yapılmasının önü açılarak bu tesislerden herhangi bir bedel dahi alınmayacaktır.
Bir diğer düzenleme de havaalanı yolcularıyla ilgili. Yolcuların hava alanlarına ve hava araçlarına geçerken yanlarındaki eşyalarıyla birlikte teknik cihazlarla ve gerektiğinde elle kontrol edilmeleri ve aranmalarına ilişkin düzenleme getirilmektedir. Buna göre, teknik cihazlarla yapılan kontrollerin sonuçlandırılmaması durumunda yolcu kendisinin ve eşyasının elle aranmasını kabul etmez ise havaalanı ve hava aracına alınmayacaktır. Burada verilen yetkinin amacı dışında, keyfî bir şekilde kullanılma ihtimali göz ardı edilmemelidir. Bu nedenle, güvenlik tedbirleri alınırken kişinin özel yaşamına saygı hakkı mutlaka korunmalıdır.
Değerli milletvekilleri, Türkiye'de özellikle 2003 yılında yapılan yasal düzenlemelerle birlikte havacılık sektöründe faaliyet gösteren işletmelerin sayısı artmıştır. Havacılığın ileri teknoloji kullanımı nedeniyle yüksek maliyetler içermesi ve güvenlik kaygıları dolayısıyla titiz çalışma gerektiren stresli bir sektör olması çalışanlarının bu ağırlığın altında ezilmesine neden olmaktadır. Sektördeki rekabetçi pazar, aşırı kâr hırsı emekçilerin sömürülmesine, haklarının gasbedilmesine neden olmaktadır.
Kanun teklifinde hava limanları, kara yolları, limanlarla ilgili düzenlemeler yapılmaktadır. Ancak bu alanlarda çalışan emekçilerin iş güvenliği, özlük hakları, çalışma koşulları, işten çıkarmalarla ilgili yaşadıkları sorunların çözümüne dair herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Oysaki diğer pek çok sektörde olduğu gibi bu alanlarda da işçilerin, emekçilerin, çalışanların yıllardır çözülmeyi bekleyen pek çok sorunu var. Örneğin yakın zamanda Türk Hava Yollarında yaklaşık 100 civarında personelin gerekçe gösterilmeden işten çıkarıldığı haberleri kamuoyuna yansımıştı. Türk Hava Yollarının kadın çalışanlarının yaşadıkları sorunlar var; esnek çalışma modeli ve süt izinlerinin kullanılması, servis imkânlarının daha güvenli sunulması gibi talepleri var. Diğer yandan, kabin memurlarından vardiyalı çalışan teknisyenlere kadar bütün çalışanların çözüm bekleyen fazla mesai sorunu var.
Karayollarında taşeron olarak çalışan emekçiler yıllardır kadro mücadelesi vermektedir. Yıllardır eşit işe eşit maaş için mücadele eden Karayolları taşeron işçileri için yetkililerin verdiği kadro sözü yerine getirilmemiştir. Karayollarında müşavirlik ve danışmanlık hizmeti adıyla işe başlamış ancak karla mücadele, trafik, yama ve tüm bakım işlerinde görevlendirilmektedir. Vardiya saatlerinin uzunluğu ve personel sayısının yetersizliği en güncel sorunlardır.
PTT işçilerinin yaşadıkları sorunlar var. Personel eksikliği bunların başında gelmektedir. 2018 yılından beri sistemli bir şekilde personel sayısında düşüş yaşanmaktadır. Almanya'da 500 bin, İtalya'da 140 bin posta çalışanı varken Türkiye'de çalışan sayısı yaklaşık 41 bindir. Bunların bir kısmı da güvencesiz koşullarda çalıştırılmaktadır.
Bir diğer mesele, tersane işçileri... Türkiye'de gemi yapım, bakım ve onarım işlerinin büyük oranda yapıldığı Tuzla ve Yalova tersaneleri işçiler için âdeta cehennemi andırıyor. Patronların kâr hırsı nedeniyle alamadığı işçi sağlığı ve güvenliği önlemleri, işçilerin işi vaktinden önce bitirmeye zorlanması iş cinayetlerine davetiye çıkarıyor. Geçen yıl sadece iki ayda 9 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. İş Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisinin verilerine göre 2013 yılından 2019 yılına kadar toplam 179 tersane işçisi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Yaşanan iş cinayetlerinin çoğunun önlenebilir kazalardan kaynaklı olmasına rağmen tersane patronları ve taşeron firmalar gerekli önlemleri almadığı için iş kazaları ve ölümler kaçınılmaz olmaktadır.
Değerli milletvekilleri, bugün görüşmekte olduğumuz yasa teklifi gibi, her hafta Genel Kurula farklı alanlarla ilgili ve kimi zaman birbiriyle alakasız pek çok düzenleme getirilmektedir. Bu düzenlemeleri getirirken bu alanlarda çalışan emekçilerin yaşadıkları sorunları da görmezden gelmememiz gerektiğini söylüyor ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)