GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Saadet Partisi Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:98
Tarih:03.07.2024

DEM PARTİ GRUBU ADINA KAMURAN TANHAN (Mardin) - Ben de az önce konuşan hatiplerin konuşmalarına ek olarak şunu ifade edebilirim: Bugün Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinde Kürt gazetecilere yönelik bir yargılama yapıldı. Yargılamanın temelini oluşturan gizli tanık beyanları ve istihbari bilgiler gerekçe gösterilerek 8 gazeteciye altı yıl üç ay hapis cezası verildi. Yargının geldiği noktaya aslında buradan başlanabilir. Yargı nerede, ne zaman bu noktaya geldi, onu araştırmak lazım, ona bakmak lazım. Biliyorsunuz, 15 Temmuzdan önce hâkimlik savcılık yazılı sınavında en az 70 puan şartı gerekiyordu ama 680 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle bu baraj kaldırıldı, 30'lara kadar indirildi. Dolayısıyla bu ısmarlama bir durumdu, AKP ilçe yöneticilerinin yazılı sınavı geçebilmesi için bu puan şartının kaldırılması gerekiyordu ve bu yapıldı. Bu yetmedi, mülakat soruları kendilerine göre hazırlandı ve bazı iddialara göre bu soruların kendilerine verildiği bilgisi de var. Yine, yazılı sınav sonuçları açıklanmadı. Bu atamalarda liyakat sistemi kaldırılmış, partili olmak yeterli sayılmıştı, esas alınmıştı. İşte yargıya son çivi bu kanun hükmünde kararnameyle çakıldı. O zaman 1.341 hâkim ve savcının tamamının AKP üyesi olduğu ve AKP üyesi olmayan hiçbir adayın hâkim olmadığı, atanmadığı basına yansımıştı. Bizler de adliyelerde çalışma arkadaşlarımız olan ve aynı zamanda AKP'ye üye veya yönetici olan avukatların hâkim ve savcı olduğuna bizzat şahit olduk o dönemlerde.

Herkesin malumu, AKP referansı olmayan adaylar hâkim savcı olamıyor, hatta Türkiye 2'ncisi olsanız bile böyle bir durum mümkün değil, atanmanız mümkün değil. Bu referanslar nereden alınıyor? Aslında "referans" demek abesle iştigal olur, artık kişiye kefil isteniyor. Bu referansların AK PARTİ milletvekillerinden, il başkanlarından ve saraydan olması gerekiyor. O tarihte atanan hâkim ve savcıların tamamının AKP'li olduğunu öğrenmiştik basından. Atananların çoğu AKP yöneticisi; bu kişiler sözlü sınavı geçerek hâkim savcı oldu, hatta yargı camiasında bunlara "listeyle gelen hâkim ve savcılar" olarak bir nitelendirme, bir atıf da yapılıyor. Bunun ne anlama geldiğini biliyor muyuz? Elbette ki biliyoruz, partili hâkim döneminin başlamasının ilk adımıydı. İşte o ilk adım, bugün iktidarın bu alanı kullanmaya devam etmesiyle muhaliflere bir kılıç gibi kullanılmaya devam ediyor ve parti devletinin inşasında atılan bu ilk adım yargının iktidarlaşmasının can yakıcılığından bugün her kesim payını alıyor.

Partili hâkimlik adaletin ölümü demekti, bugün adalet mahkeme salonlarında değil, simsarlık ofislerinde dağıtılmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Tanhan, lütfen tamamlayın.

KAMURAN TANHAN (Devamla) - Dolayısıyla bu şartlarda atanan hâkim ve savcılardan adil bir karar beklemek elbette doğru olmayacaktır, saflık olacaktır. İktidar uzun zamandır yargıyı tekeli altında tutarak muhalifleri sindirme politikasında yargıyı silah olarak kullanmaktadır. Siyasi iktidarın bu politikasının sonucu olarak seçilmişler siyasi kumpas davalarıyla rehin alınmış, AİHM ihlal kararları iktidarın talimatıyla yargı birimleri tarafından tanınmamıştır. Yasal düzenlemeler değil, iktidarın siyasi hedefleri yargının kaynağı hâline gelmiştir. Siyasi iktidar politik sıkışmışlığından muhalifleri yargı aracılığıyla rehin alarak çıkacağı umuduna sığınmıştır. Gelinen sonuç, iktidar içindeki çatışmaların yargıya yansıtılarak siyasallaşan yargının kendi içinde iktidar gibi görünmesidir.

Buradan cezaevinde olan tüm arkadaşları saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)