| Konu: | Türk Sivil Havacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 98 |
| Tarih: | 03.07.2024 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA YAVUZ AYDIN (Trabzon) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Sivil Havacılık Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin birinci bölümü üzerine İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu ve bizleri izleyen vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce, dün akşam Avusturya'yı 2-1 mağlup ederek çeyrek finale yükselen Millî Takım'ımızı tebrik ediyor, çeyrek finalde başarılar diliyorum. Galibiyetin mimarlarından olan Merih Demiral'ın yaptığı bozkurt işareti Türk milletinin sembolüdür. Bozkurt işareti nedeniyle millî futbolcumuza yüklenmeye çalışanlar büyük bir hezeyan içerisindedir. Türk milliyetçileri olarak hangi makamda ya da mevkide olursa olsun Türklüğü temsil eden Merih Demiral gibi vatan evlatlarının daima yanında olduğumuzu ifade etmek istiyorum.
Sayın milletvekilleri, önümüze gelen kanun teklifinde Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının Devlet Hava Meydanları İşletmesi, Denizcilik, Sivil Havacılık, Karayolları Genel Müdürlüğünün ve Posta Telgraf Teşkilatının muhtelif kanun maddeleri düzenlenmektedir. 4 Haziran 2024 tarihinde yani Komisyon toplantımızın bir gün öncesinde kanun teklifi hakkında yapılan bilgi toplantısında etki analizi raporlarını istememize rağmen ertesi günkü Komisyon toplantımızda ipe un sererek maalesef raporlar tarafımıza ulaştırılmamıştır. AK PARTİ'nin hızlıca oldubittiye getirmesiyle Komisyon toplantılarında maalesef istediğimiz verimli çalışma ortamı yakalanamamıştır. En çok mücadele ettiğimiz konu ise kılavuzluk ve römorkörlük hizmetleri için yapılacak olan ihaleler konusu olmuştur. İhale pazarlık görüşmesine çağrılan şirketlerin açık artırmaya katılmasıyla değil, ilgili tüm şirketlerin açık artırmaya katılmasıyla yapılmalıdır. Böylelikle bazı yandaş şirketlerin haksız kazanç sağlamasının önüne geçilecektir. Dolayısıyla maddelerin tümüne bakıldığında kanun teklifini desteklemediğimizi ifade ediyorum.
Kıymetli milletvekilleri, Türk Hava Yollarının bir markası olan AnadoluJet 2008-2024 yılları arasında Anadolu'nun birçok bölgesine seferler düzenlemiş, yolcularının memnuniyetle seyahat etmesine imkân sağlamıştır. Kaliteli hizmeti daha iyi bir şekilde sunmak için yapılan bu değişim tamamen bir hayal kırıklığına dönüşmüştür. AJet, yeni bir şirket olmanın verdiği acemilikler dışında kısa zamanda birçok alanda yolcularını mağdur eden bir hava yolu şirketi hâline gelmiştir; uçuşlarda yaşanan gecikmeler bu durumun en açık ispatıdır.
Bakınız, burada, AJete ait uçuşların kalkışları ve gecikme saatleri bulunmaktadır; bu uçuşların tamamında gecikmeler yaşanmaktadır. Bu tabloya da baktığımızda gecikme dört saat kırk dakika, iki saat on beş dakika, iki saat elli dakika gibi bir ekran görüntüsüyle karşı karşıyayız. Burada "Uçağa gidiniz." diye bir uçuş var, bu da bir saat on beş dakika sonra "Uçağa gidiniz." yazan bir ibaredir; bu da sizi yanıltmasın.
AJete ait neredeyse tüm uçuşlarda uzun süreli gecikmeler verilmekte ve bu gecikmeler uzatılarak vatandaşlarımız daha fazla mağdur edilmektedir. Düğünü olanın mutluluğunu, iş görüşmesi olanın umudunu, tatile gidecek olanların ise huzurunu kaçıramazsınız. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığına burada büyük bir görev ve sorumluluk düşmektedir. AJetin yaşattığı bu zulme acilen müdahale etmek zorundasınız. Yaz mevsiminin gelmesiyle artan uçuş ve yolcu sayıları yaşanması muhtemel problemleri büyütmemelidir. Yolcular karşılaştıkları sorunlar karşısında muhatap bulamamaktadırlar. Maalesef konu yine dönüp dolaşıp liyakatsiz ve ehliyetsiz kişilerin makam ve mevki sahibi yapılmalarına gelmektedir. Kısa süre içerisinde vatandaşlarımızın tüm sorunlarının çözülmesini umut ediyor ve takipçisi olacağımızı buradan bir kez daha ilan ediyorum.
Sayın milletvekilleri, son dönemlerde Türk Silahlı Kuvvetlerinin Suriye'de kontrol ettiği bölgelerde Türkiye'ye karşı protestolara şahit olmaktayız. Türk Bayrağı'mızın parçalandığı, yakıldığı ve tırlarımızın kundaklandığı videolara medyada izleyerek şahit olmaktayız. Bölgede barışın sağlanması için bulunan askerlerimize yapılan saygısızlıklar, bayrağımıza duyulan kin, bardağı taşıran son damla olmuştur. Suriye halkı için yaptığımız fedakârlıklar ortadayken karşılığında nankörlük görmemiz sabrımızı zorlamakta ve sinir uçlarımıza dokunmaktadır.
Millî kimliğimizi hatta ülkemizin asayişini tehdit eden sığınmacılar sorununa karşı tek yumruk hâlinde olmamız gerekmektedir. Toplumsal huzurumuzu sarsmaya çalışanlara karşı ortak bir siyasi iradeyle harekete geçmeliyiz. Mecliste bulunan tüm siyasi parti gruplarından ortak bir bildiri yayınlanmasını tüm Grup Başkan Vekillerinden özellikle rica ediyorum. Hükûmetin derhâl geri dönüş politikalarını uygulamaya koymasını kendilerine şiddetle hatırlatıyorum. Mesele yabancı düşmanlığı değildir, mesele sığınmacı nefreti saçmak değildir, mesele belli bir ırkın dışlanması hiç değildir. Mesele; "din kardeşimiz" diyerek içimize kadar sokulan mültecilerin küçük çocuklarımızı taciz etmesidir. Mesele; market kuyruklarının Sovyetler Birliği, sokakların Orta Doğu, yolların Latin Amerika hâline gelmesidir. Mesele; mültecilerin gettolar oluşturarak sokaklarda tehlike saçıp güvenliğimizi tehdit etmesidir. Mesele; Zafer Partisi Genel Başkanı Sayın Ümit Özdağ'ın önerdiği gibi sokağa çıkma yasağı konularak çözülecek bir durum da değildir. Bilakis, Türkleri evlerine hapsetmek yerine, Suriyelileri evine göndermekle çözülecek bir meseledir. Kayseri'de yaşanan olayların bir benzerinin yaşanmaması için bir an önce icraata geçilmelidir. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın "Kayseri'de yaşanan olayların sebebi, muhalefetin zehirli söylemleridir." açıklamalarıyla sorun çözülmeyecektir. Her suçu muhalefete atarak gerçeklerin peşinden kurtulamazsınız. Hele ki mülteci sorununu hafife alarak sorunu hiç çözemezsiniz. Bu sorunu çözmek için sokağa inip yaşanılanlarla yüzleşmek ve vatandaşlarımızın yaşadığı durumu hissetmek gerekmektedir. İçi boş söylemler, göğe yükselen balonun kısa sürede gözden kaybolması gibi etkisiz ve önemsizdir. 783.562 kilometrekare vatan toprağının önemini idrak edemeyenler yarın büyük bir hata yaptıklarının farkına varacaklardır.
Değerli milletvekilleri, ülkesi için hiçbir fedakârlıktan kaçınmayan, vatan ve memleket sevdasını yüreğinde yaşayan şehit Sinan Ateş'in duruşmasının 3'üncü günündeyiz. Duruşmayı ilk günden itibaren Genel Başkanımız Sayın Müsavat Dervişoğlu ve milletvekili arkadaşlarımızla birlikte titizlikle takip etmekteyiz. Mahkeme heyetinin yanlı ve taraflı tutumunu endişeyle izlemekteyiz. Mahkeme başkanının kamuoyuna yansıyan tavırları, büyük bir siyasi baskı hissettiğini gözler önüne sermektedir. Mahkeme salonunda sinir krizi geçirecek raddeye gelen mahkeme başkanının davada adil olup olmayacağından endişe duymaktayız. Sanıkların ifadelerini duydukça mahkeme heyetiyle nasıl dalga geçtiklerini ve bu şımarıklığın arkasında duran gücü doğrusu merak ediyoruz. İlk günden beri iddianamenin yetersiz olduğunu, hatta bunun bir iddianame değil bir ibraname olduğunu her platformda belirttik. Adalet tecelli edene kadar, suikastın üzerindeki sis perdesi aralanana kadar davanın takipçisi olacağımızı açık yüreklilikle belirtmek istiyorum. Türk kadınının ferasetini ve cesaretini temsil eden Ayşe Ateş'in ve biricik kızları Bengisu ile Banuçiçek'in daima yanında olacağımızı ifade etmek istiyorum. Bu cinayet ortada kalmayacaktır.
"Ya adalet ya kıyamet." söylemimizden asla vazgeçmeyeceğimizi belirtiyor, Genel Kurulu ve yüce Türk milletini saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)