GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Akkuyu Nükleer AŞ'nin Rus Yönetim Kurulu Üyesi Gennady Sakharov'un rüşvetten tutuklanmasına, Mersin'de 2 öğretmene dinî eğitimi engelleme suçlamasıyla soruşturma açılmasına, Meclise sunulan dokuzuncu yargı paketine, Mehmet Uçum'un erken seçimle ilgili söylediklerine ve Meclise gelecek 5 yasa teklifinde emekle, işçiyle, emekliyle, pazarla ve mutfakla ilgili hiçbir şeyin olmadığına ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:2
Birleşim:99
Tarih:04.07.2024

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gün geçmiyor ki tuhaf bir olayla uyanmayalım. Şimdi, bu Akkuyu'daki nükleer santral Mersin'in, Akdeniz Bölgesi'nin en büyük sorunlarından bir tanesi. Kurulduğu günden beri başımızın belası; işçi ölümlerinden tutun, çevre sorunlarından tutun, güvenliğinden tutun, Rus şirketiyle ilişkilerden tutun ama bugün bambaşka bir sorunla karşı karşıyayız çünkü biliyorsunuz ki bu şirketin yüzde 51'i Rusların; şirkette Türk yönetim kurulu üyeleri de var, Rus yönetim kurulu üyeleri de var ama "Gennady Sakharov" diye bir Yönetim Kurulu Üyesi Rusya'da rüşvetten tutuklandı. Şimdi, bunun görevi ne? Şirket ile Rusya arasındaki, devletle olan ilişkileri düzenliyor. Ben buradan Enerji Bakanına soruyorum: Haberin var mı? Böyle bir kurumda, topraklarımızda kurulmak istenen nükleer santralin, şirketin Yönetim Kurulu Üyesi, Rus devleti ile Türk devleti arasındaki ilişkileri kuran bu kişi rüşvetten tutuklanmış. Ben Bakana soruyorum: Neden tutuklanmış? Türkiye'yle bir ilişkisi var mı ve bu adamın durumu ne olacak?

İkinci husus, Mersin'de 2 öğretmene dinî eğitimi engelleme suçlamasıyla soruşturma açıldı. Şimdi, Millî Eğitim Bakanlığı "ÇEDES" adı altında "Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum" diye bir proje başlattı. Bu projeyle, maalesef ki üzülerek söylüyorum, Millî Eğitime bağlı, kadrolu din öğretmenlerimiz dışında, dinle ilgili "öğreti" diyemeyeceğim ama bildiklerini, herhâlde gördüklerini anlatan bazı yapıların isimleri gelip okullarda ders vermeye başladı. Bununla ilgili, Mersin Akdeniz ilçemizde okul müdürü, ÇEDES kapsamında, müftülük ve bazı yapılara bağlı kişilerin din dersi vereceğini söyledi. Bunun üzerine, veliler buna karşı çıktı. Bazı veliler çocuklarına zorunlu din dersleri dışında bu yapıdan din dersi aldırmayacağını söyledi ve okul müdürü bunun üzerine öğretmenleri tehdit etti ve EĞİTİM SEN'e bağlı 2 öğretmen hakkında soruşturma açıldı.

Şimdi, bir; ilköğretimde de lisede de öğrencilerimizin haftada kaç saat zorunlu din dersi alacağı belli; seçmeli din dersleri de var, o da belli. Bunun dışında, velileri ve öğrencileri zorlayarak ÇEDES yapısı altında okullarda din eğitimi vermenin bir mantığı var mı; ben bunu sormak istiyorum. Veliler yazılı dilekçeyle "Hayır, biz bunu istemiyoruz." diyor ama buna rağmen, buna direnen öğretmenler hakkında soruşturma açılıyor. Bu doğru bir şey değil. Haftalık din dersi saatleri belli, eğitim süresi belli. Süre de bence yeterli, yetmiyorsa çocuklarımız seçimlik din dersleri de alabiliyor. ÇEDES nedir? Kim geliyor ders veriyor? Nasıl bir ders veriyor? Ve gerçekten buna, bu velilerin karşı çıkma hakkı yok mu? Var bana göre. Bunu okul müdürüne ilettiği için, okul müdürü önce WhatsApp'tan tehdit ediyor, sonra 2 öğretmen hakkında soruşturma açılıyor; bu kabul edilemez. O yüzden öğrencileri, çocuklarımızı Millî Eğitime bağlı öğretmenler dışında hiçbir yapıyla muhatap etmeyelim. Sakıncalı, yanlış, yanlış sonuçlar veriyor, vahim durumlar ortaya çıkıyor. Bakana soracağız ama Bakan Bey burada değil. Kendi yasasını bile savunmaktan aciz, gelse sorulacaktı bu. O yüzden bu soruşturmanın bir an önce sonlandırılmasını, hatta bir soruşturma açılacaksa o okul müdürü hakkında soruşturma açılmasının daha doğru olacağını Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak belirtmek istiyoruz.

Şimdi, dokuzuncu yargı paketi dün Meclise sunuldu. 38 madde geliyor, üzülerek söylemek istiyorum ki bunun 20 tanesini Anayasa Mahkemesi iptal etmiş; bu Mecliste yapılan yasalar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı

BAŞKAN - Sayın Başarır, lütfen tamamlayın.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Demek ki yaptığımız birçok yasayı Anayasa'ya uygun yapmıyoruz ve baştan savma yapıyoruz; tartışmıyoruz, muhalefet dinlenmiyor. Komisyonlarda Anayasa'ya aykırılık iddiaları maalesef ki sadece tutanaklarda kalıyor. Yani bazı havuz medyası, bazı hukukçular bunu bir reform olarak sunuyor. 38 tane madde geliyor, 20 tanesini Anayasa Mahkemesi iptal etmiş. Şimdi, bakın, Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği konulardan bir tanesi, kadının soy ismi. Ne diyor 187'nci madde? Düzenleme şuydu: Kadın soy ismini kullanmak isterse evlenme memurluğuna ya da evlendikten sonra nüfus müdürlüğüne başvurur, kocasının soy isminden önce soy ismini kullanır. Anayasa Mahkemesi ne dedi? Eşitlik ilkesine bu aykırı, Anayasa madde 10. Kadın salt, sadece kendi soy ismini kullanabilir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Evet, Sayın Başarır, lütfen tamamlayın.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - İptal etti... Kadın isterse salt, sadece kendi soy ismini kullanabilir. Şimdi, bu düzenleme tekrar geldi. Bakın, Anayasa Mahkemesi diyor ki: "Bu ülke, cumhuriyet döneminde birçok ülkeden önce kadına eşitlik hakkını, kadın-erkek eşitlik hakkını verdi, seçme-seçilme hakkını verdi. Kadın istiyorsa evlense de salt kendi soy ismini kullanabilir." Taraflar anlaşmış, evlenmiş ama yasa yine aynı geliyor ve söyleniyor ki: "Aile yapısına zarar verebilir."

Şimdi, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kadına şiddet aile yapısına zarar vermiyor, 6 yaşındaki bir çocuğun ne olduğu belirsiz bir yapının temsilcisi görünen kişiyle evlenmesi zarar vermiyor -ortaokulların kapısında uyuşturucu madde ticaretleri var, üzülerek söylüyorum- ama kadının soy ismini kullanma hakkı aile yapısını bozacakmış.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Başarır, son kez uzatıyorum, lütfen tamamlayın.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Asıl bu düşüncü aile yapısını bozar. Anayasa Mahkemesinin kararı net. Haftaya bu yasa gelecekse, Anayasa Mahkemesi ne diyorsa o yapılmalı. Eğer kadın soy ismini kullanmak istiyorsa tek, salt soy ismini kullanabilir, eşi de beğenmiyorsa evlenmezler. Zaten bu konuda bir uzlaşma var yani eşler arasında. Ama Anayasa Mahkemesinin kararına aykırı 2'nci kez bir düzenleme yapmak bu Meclisin haddi, sınırları değil.

Son olarak, Mehmet Uçum'un erken seçimle ilgili söylediği bir şeyi konuşmak istiyorum. Diyor ki: "Muhalefet -ekonomik sıkıntıların olduğunu biliyoruz- bize destek olmuyor, destek olsun, erken seçim istemesin."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Son, bitiriyorum.

BAŞKAN - Sayın Başarır, teşekkür için açıyorum.

Buyurun.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Şimdi, ya Uçum bu ülkede yaşamıyor, saraydan dışarı çıkıp sokağa bakmıyor ya da gerçekleri görmüyor. Bizim yaptığımız mitingler; Gebze mitingi, Rize mitingi, Trakya'daki miting, İstanbul'daki miting emekli için, işçi için, ekonomi için. Bizim zaten "Geçim yoksa, seçim var." dememizin sebebi de bu ama güzel olan şu: 2027'de seçim olabileceğini daha şimdiden Mehmet Uçum görüyorum ki kabul etmiş ama buna "erken seçim" dersiniz, "öne alınmış seçim" dersiniz, "Cumhurbaşkanı Meclisi feshetti." dersiniz, "Meclis 360'a karar verdi." dersiniz, ne derseniz deyin, bu böyle gitmiyor.

Bakın, 5 tane yasa gelecek, üç hafta var. Cumhurbaşkanının Danışmanı Mehmet Uçum "Bize destek versinler ekonomiyle ilgili." diyor. 5 yasanın içerisinde emekliyle, çiftçiyle, işçiyle, asgari ücretliyle...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Son cümlelerim.

BAŞKAN - Sayın Uçum, lütfen son cümlelerinizi alalım.

"Sayın Uçum" dedim bakın, kusura bakmayın.

Sayın Başarır, buyurun.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Pek hoşlandığım bir benzetme olmadı ama olsun Sayın Başkan, biliyorum, iyi niyetinizden hiç şüphem yok.

BAŞKAN - Yok, yok. Dil sürçmesi, kusura bakmayın.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Biliyorum.

Şimdi, 5 yasanın içerisinde emekle, işçiyle, emekliyle, pazarla, mutfakla alakalı hiçbir şey yok ama sarayın temsilcisi diyor ki: "Ekonomi konusunda bir destek versinler." Bizim isteğimiz, temmuz ayı içerisinde -sürekli söylüyorum, belki siz de sıkıldınız ama- tatile gitmeden önce emekliyi, işçiyi, asgari ücretliyi huzurlu bir şekilde tatile götürelim, onların sorunlarını çözelim. Çözelim ki sokakta yüzlerine rahat rahat bakabilelim.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)