GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türk Sivil Havacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:99
Tarih:04.07.2024

SELCAN HAMŞIOĞLU (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Parti Grubu adına teklifin 9'uncu maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Daha nasıl, ne açıklıkta anlatabiliriz bilmiyorum, torba yasa istemiyoruz. Torba yasa yöntemini doğru bulmuyoruz, ciddiyetsiz buluyoruz, Türkiye Büyük Millet Meclisine hakaret sayıyoruz, kanun yapma sürecinin hiçbir aşamasında gerçekten var olamayan vekillere, dolayısıyla da vekâlet ettiğimiz asıllara yani milletimize de aynı şekilde hakaret sayıyoruz. Vatandaşları devletin dini olan adalete çıkaracak yolun kilometre taşı olan kanunların yaptım olduculukla çıkarılmasına razı değiliz, tarihe bu veballerin ortağı olarak geçmekten de son derece rahatsız oluyoruz.

Maddeye gelince, ulusal ve uluslararası kombine yük taşımacılığına lojistik merkezleri oluşturmanın öngörüldüğü maddede bu noktaların aynı zamanda afet kurtarma ve geçici barınma yeri olarak kullanılacağı belirtiliyor. Herhangi bir olumsuzluğa, özellikle de afet gibi bir felaketin insani sonuçlarına dair önleyici tedbir alınmasına hiçbir itirazımız olamaz ama mevzu gerçekten de bundan ibaretse neden Komisyon aşamasında arkadaşlarımızın bu tesislerin kapsamına dair soruları yanıtsız bırakıldı? Mesela, biz neden bu tesislerin kâr amacıyla faaliyet gösterip göstermeyeceğini bilmiyoruz, merak ediyoruz.

İkinci olarak, metinde "yap-işlet-devret modeli esas alınarak" ifadesini görünce son yılların cebimizi bir hayli yıpratan tecrübeleri ışığında bizi bir ürperme alıyor; gün ortasında devlet garantisi, geçiş garantisi, konaklama garantisi gibi kâbuslar görmeye başlıyoruz. Dolayısıyla toplama metodu zaten Deli Dumrul'a döndüğü için milletimizin belini büken vergilerin ihale sahiplerine dağıtılıp dağıtılmayacağından emin olamıyoruz.

Üçüncü olarak anlamadığım husussa devlet ormanlarında, havalimanı izin alanları içerisinde otel, motel, lokanta, alışveriş üniteleri gibi yapılaşmaya izin veriyorsunuz. Bunların tamamı gelir getirici yapılar ama bu işletmeleri çalıştıranlardan ağaçlandırma bedeli dışında, kira dâhil bedel alınmayacağını söylüyorsunuz. Bu uğurda kıyılacak ağaçların, yok edilecek orman alanlarının parayla ödenebilir bir bedelinin bulunmamasını bir yana koyuyorum. Niye, hayrına mı konaklatacak acaba bu arkadaşlar müşterilerini? İnsan şu maddeyi yazarken, özellikle şu günlerde gırtlak gırtlağa gelen kiracılardan, ev sahiplerinden utanır, "tasarruf tedbirleri" diye çökülen garibanlardan utanır, "Ele verir talkını, kendi yutar salkımı." yaftasından utanır. Biz tam tersi olmasını beklerken yine alan el devlet, daha doğrusu devletin yetkileriyle iktidarın ihalecileri, veren el ise verecek canından başka hiçbir şeyi kalmayan millet. İYİ Parti olarak maddenin ilgili fıkralarının teklif metninden çıkarılmasını talep ediyoruz.

Dün de söylemiştim aslında ama yalanın dolanın tekrarı oranınca benimsetilebildiği bir ortamda doğruları da aynı sıklıkla tekrarlamak gerekiyor galiba. "Gol sevinci" adı altında ahlaka mugayir türlü hareketin gayet uygun bulunabildiği yeşil sahalarda millî futbolcumuz Merih Demiral'ın gol sevincini bozkurtla ifadesi uygunsuz bulunmuştu; UEFA Disiplin Yönetmeliği; siyasi, ideolojik, dinî ve ırksal propaganda içeren her türlü davranışı yasaklıyormuş çünkü. UEFA Başkanı ya da ırkçılık mevzusunda maşallahlık bir sicili bulunan Almanya'nın Bakanı, sahalarda mesela sık sık istavroz çıkarırken gördüğümüz futbolcuların sportif selamlama yaptığını düşünmüyorlardır herhâlde. Biz yıldık bu çifte standartlardan, bıktık bu sözde demokrasi havarilerinin uyguladığı faşizmden aslında, usandık bu evrensel değer pazarlamacılarının ikiyüzlülüğünden.

Ben, Dışişleri Bakanlığına UEFA'nın soruşturma kararına verdiği tepkiden dolayı teşekkür ediyorum ama bir düzeltme yapmak istiyorum: Bozkurt, kınama metninde nitelendirildiği gibi, sadece tarihî ve kültürel bir sembol değil; adlı adınca, dolu dolu, Türk milletinin paralarında bulunan, armalarında bulunan, bayraklarında, tuğlarında bulunan millî sembolüdür. Bundan hareketle, biz, hepimiz bozkurduz ve hiç kimseye, hiçbir kuruluşa hiçbir Türk'ün kimliğini ifade etmesini engelleme, yasaklama, soruşturma haddini tanımıyoruz. Biz, yüzyıllarca ensesine vurulup lokması çalınmış, öz yurdunda paryalaştırılmış Anadolu Türkmenlerinin çocukları olabiliriz lakin feyzimizi Türk'ü öz yurdunda garip edenlere haddini dilden dile yüzyıllarca anlatılacak bir kurtuluş destanıyla öğreten Atatürk'ten alıyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Hamşıoğlu, lütfen tamamlayın.

SELCAN HAMŞIOĞLU (Devamla) - Tarih eğer ibret alınmazsa tekerrür eder ama herkes bilsin ve duysun ki bizler, bu nesil Türk gençleri, bu nesil Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları bu nesil Türkleri ibret alanlarız. Bu konunun uzamasını gereksiz, lüzumsuz görenler olabilir ama mankurtlaşmak nice devletin yıkılma, nice milletin de yok olma sebebidir. Dolayısıyla gayet lüzumlu, gayet gerekli, gayet hayatidir.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)