| Konu: | Türk Sivil Havacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 99 |
| Tarih: | 04.07.2024 |
SELCAN HAMŞIOĞLU (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; az önceki konuşmamda bu konudaki düşüncelerimi zaten ifade etmiştim. Son gelişme üzerine bir kere daha ben de UEFA'nın ırkçılığı bahane ederek aldığı ırkçı, ikiyüzlü, riyakâr kararı kınıyorum. Az önceki konuşmamda da söylediğim gibi, bozkurt Türklüktür, hepimiz de bozkurduz.
Teklifle ilgili olarak da aslında tıpkı bundan önceki torba kanunlar gibi, çoğu maddesi Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği hükümlerin yeniden düzenlenmesi yani aslında özensizliğin, hukuk tanımazlığının tescili. Sanki memleketin çözüm bekleyen başka hiçbir derdi yok, sanki çok ama çok ağır ekonomik koşullar altında, çok ama çok ağır bir yoksullukla boğuşan, sofralarına aş bekleyen, evlatlarına iş bekleyen bizim milletimiz değil. İşgal altında yaşıyoruz mesela, aslında kuşatıldık. Arsız mı, hırsız mı, sapık mı, sapkın mı, terörist mi, ajan mı, provokatör mü; ne olduğunu bilmediğimiz milyonlarca yabancıyla aynı mahallelerde, aynı sokaklarda, aynı apartmanlarda oturuyoruz ve kendimizi nasıl koruyacağımıza dair bir meselemiz yok gibi bir fotoğraf veriyoruz burada. Ülkemizi nasıl koruyacağımıza dair bir fikrimiz yok. Sınırlarımızın dibindeki terör yapılanmaları devletleşmeye çalışıyor. "Biz yangın var." diye feryat ediyoruz, dinleyenimiz yok. Tehlikede olduğumuzun iması bile suç, asayiş talep etmek suç, kadınlarımızın, çocuklarımızın bir tenhada kıstırılması karşısında endişe duymak, bunu dillendirmek suç ve böyle bir hayati tehlike karşısında Türkiye Cumhuriyeti'nin demografisini nasıl koruruz, bütün işi gücü bırakıp belki en çok buna kafa yormamız gereken bir zamanda bu devletin kurucu karargâhı olan Gazi Mecliste hiç böyle bir meselemiz yokmuş gibi algılanıyoruz dışarıdan. Sokaklarda birileri birbirlerini öldürüyor, birileri el kadar yavrulara tecavüz ediyor, birileri kaos planları yapıyor, bunun fitillerini ateşliyor; kimse kusura bakmasın ama mahalle yanarken taranan deliler gibi duruyoruz dışarıdan bakınca burada. Ama bilmiyorum, dışarıdan bakacak kadar bu fanusun dışında yaşayan, yaşayabilen kaç kişi var aramızda.
Mesaimizin büyük bir bölümünü lakayıtlık, pervasızlık kaynaklı hataları düzeltmeye -hoş, buna düzeltmek de denmez aslında- bir cümlesini, bir kelimesini değiştirerek aynı hataların farklı bir kılıkla yürürlüğe sokulmasını izlemekle harcıyoruz. Mutfaktaki yangını, adaletteki yangını, eğitimdeki yangını söndürecek çareler üretmek yerine bu ucube sistemin o çekirdek ihya halkasını doyurmaya çalışıyoruz.
Keza bu teklif de öyle, saray şürekâsının üretilmiş zenginlerine biraz daha alan açmak üzerine. Önce en olmayacak yerlerde, kuşların göç yolları üzerinde millete rağmen havaalanı ihaleleri yapıldı. Şimdi de "Sağdan say 5, soldan say 5; Rabb'im verdikçe veriyor." kişisine ormanlarımız ikram ediliyor. Biz uyarırken yok sayılan yaban hayatı şimdi güvenlik nedeniyle neşterleniyor. Arkadaş, hani kurt, kuş, doğa namına bir engel yoktu dağıtırken bu yolcu garantili havaalanı alanlarını? Dahası -gölge etmesin diye herhâlde- belediyeler baypas ediliyor, bütün yetki mülki amirlere bırakılıyor. Sorarım size; dünyada bizden başka sözde Uluslararası Sivil Havacılık Teşkilatı mevzuatına uymak için taşını, toprağını, havasını, suyunu, ormanlarını feda eden, hayvanlarını feda eden ülke, meclis var mıdır acaba?
Son söz: Bugün de Sincan'dan, Sinan Ateş suikastı duruşmasından geldim Meclise. Duruşma devam ederken asayiş şube müdür yardımcısının yaptığı suç duyurusunun haberi geldi. Birilerini korumak, kollamak üzere sahte tutuklama belgesi hazırladıklarını söylüyor. Bu itiraf nasıl bir çürümüşlüğün vesikasıdır, tahayyül edebiliyor musunuz bilmiyorum. Bakın, bu davanın duygusal travması ayrı, ideolojik travması ayrı, belki namzet olduğu siyasi deprem ayrı ağır ama en ağır yanlarından biri bu çürüme. Devlet çöküyor arkadaşlar, üzerimize çöküyor. Torbacılara eskortluk yapan polisler, tetikçilere öldürülecek kişinin konum bilgisini verdiği söylenen amirler, hukukun bütün usul ilkelerini çiğneyerek adaletten iddianame kaçıran savcılar, hataları sıralanınca hırsını salondaki milletvekillerinden çıkarmaya, hıncını gariban polis memurlarından almaya çalışan, yaşadığı baskıdan sinir sisteminin çöktüğü aşikâr hâkimler, edindiği bilgileri kafe köşelerinde çetelere pazarlayan istihbaratçılar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Hamşıoğlu, lütfen tamamlayın.
SELCAN HAMŞIOĞLU (Devamla) - Bunu izliyoruz ya biz dört gündür Sincan'da. Kimse Sinan Ateş'in ardından yıkılan bir ailenin elinden tutup da ayağa kaldırmak zorunda hissetmeyebilir kendini, bunu anlayabilirim bir yere kadar ama bu devleti düşürülmeye çalışıldığı yerden tutup kaldırmak zorundayız hepimiz, hep birlikte. Türkiye Cumhuriyeti devletini çetelerin, uyuşturucu çetelerinin, torbacıların, tetikçilerin, organize suç örgütlerinin, devlete sızdırılmış örgüt maşalarının gölgesinden kurtarmak boynumuzun borcudur diyor, Genel Kurulu Türk'ün selamı bozkurtla saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)