GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:100
Tarih:09.07.2024

SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA NECMETTİN ÇALIŞKAN (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Bugün Öğretmenlik Meslek Kanunu'nu konuşuyoruz ama biliyoruz ki buraya getirilen hemen tüm kanunlar peşinden bir mağduriyet ordusu ortaya çıkarıyor. Staj mağdurları, çıraklık mağdurları, öğrenci affı mağdurları, EYT mağdurları, KHK mağdurları, rezerv mağdurları gibi bugün de biliyoruz ki bir süre sonra Millî Eğitim Akademisi mağdurları ortaya çıkacak. Temel sorun, eğitime özel sektör, işletme, kâr-zarar mantığıyla bakılmasında. Maalesef ki, ülkemizde en fazla eğitim fakültesi mezunu piyasada boş gezdiği hâlde bunlara biraz daha yenisi eklenerek yeni işsiz öğretmenler ordusu ortaya çıkarılacak.

Değerli milletvekilleri, yasada Millî Eğitimde görev yapan öğretmenler olduğu gibi, bir de özel eğitimlerde görev yapan özel okullardaki öğretmenler söz konusu. Ne var ki Komisyonun özel okulların hakkını da savunması gerektiği hâlde es geçildiği net bir şekilde görülüyor. Öyle anlaşılıyor ki, özel okulda öğretmenlik yapan bir öğretmen sadece dayak yediği zaman, şiddete maruz kaldığı zaman öğretmen kabul ediliyor çünkü özel okulun öğretmeni sadece şiddet konusu gündeme geldiğinde hesaba katılmış.

Millî Eğitim Bakanlığından söz ederken, elbette ülkemizdeki insan sömürüsünün, insan istismarının had safhada olduğu bir kurum olduğu gayet açık. Sayıştay raporuna göre hâlen 75 bin öğretmen açığı var, bir taraftan da Millî Eğitimde çalışan 85 bin ücretli öğretmen var; 2024 yılında atanması planlanan öğretmen sayısı ise 20 bin. Burada bir "el insaf" demek gerekiyor. "Ücretli öğretmen" dediğiniz de milletimize bir kez daha tekrar edelim, haftada beş gün tam mesai çalıştığı takdirde aldığı ücret aylık 10 bin lira; asgari ücretin yarısı kadar, bir emeklinin aldığı kadar. Buna sadece "insaf" demekten başka bir şey görmüyoruz. Buradaki Komisyonun belli ki önceliği başka hedefler ortaya koymak. Öyle işsiz gezen öğretmenler, 85 bin kişi, o da iş bulabilmiş çalışıp ayda 10 bin lira kazanan öğretmenler gündemlerinde değil. Zaten Komisyon başlı başına evlere şenlik; Mecliste Genel Kurul devam ederken dar bir salonda görüşme yapılıyor, görüşmeye gittim, ağzına kadar dolu, görevliler "Bürokratları kaldıralım, otur." dediler, şık olmaz diye girmedim. Bir taraftan Genel Kurul, gece saat dörde kadar görüşme devam ediyor. Ya, Allah aşkına, yangından mal mı kaçırıyorsunuz, ne bu aceleniz sizin? (CHP ve DEM PARTİ sıralarından alkışlar) Gece dörde kadar bir yasa görüşülür de oradan hangi verim elde edilebilir? Yazın ortasında gece saat dörde kadar bu Komisyon iki gün süreyle çalıştı, herkes gözlerini ovuştururken, rüya görürken bu Komisyondan yasa geçti, bunu da burada bir kez daha hatırlatmak istiyorum.

Değerli milletvekilleri, iktidar süslü, cafcaflı sözlere bayılıyor. İşte burada Öğretmenlik Meslek Kanunu. "Aile ve Gençlik Fonu" dediler, ne hâle geldiğini gördük. "Dışişleri Fonu" dediler, şimdi de burada öğretmenlik yasasıyla ilgili "Millî Eğitim Akademisi" diyor. Ya, Allah aşkına, ne akademisinden bahsediyorsunuz? Bu ülkede öğretmenler iki yılda yetişiyordu eğitim enstitüsünden. Zaman geldi, dört yıla çıkarıldı eğitim fakülteleri, zaman geldi "Biz buna bir de formasyonu ekleyelim." dediniz, beş yıla çıktı. Bunlar yetmiyor, 20 küsur yaşına gelmiş bir genç, ailesine bu kadar yıl eziyet olmuş, askerliğini yapmış, zar zor sınava girmiş, öğretmenliği kazanmış, bitmiyor, ne olacak? Bir daha eğitime tabi tutulacak, iki yıl daha eğitim alacak yani bugün itibarıyla eğitim fakülteleri beş yıl değil, yedi yıla çıkarılıyor. Bu da başka bir saygısızlık. Ülkede bu kadar eğitim fakültesi varken "Buna müdahale edip nasıl katkı sağlayabiliriz?" demiyorsunuz, yeni bir akademi daha kuralım... Korkarım ki seneye "Bu yedi yıl da yetmez, on yıla çıkaralım." diyeceksiniz ve tabii, her tarafı ayrı bir rezalet.

Burada eğitim gören, on küsur yıldan beri zar zor sınavı geçmiş, kazanmış, Akademiyi kazanmış öğrenci ne yapacak? Ayda 14 bin lira maaş alacak. Ya, hiç mi insafınız yok? 14 bin lirayla öğretmenliği kazanmış bir adam nasıl geçinecek? Burada barınsın mı, yol parasına mı versin, gıdasına mı harcasın, hele de yeni askerden gelmiş, evlenmiş, ailesini mi geçindirsin? Bu yasayı yazanların dünyayla, Türkiye gerçekleriyle uzaktan yakından hiçbir ilgilerinin olmadığı gayet açık. O kadar itiraz edildi, hâlen düzeltmediniz. Herhâlde bu milletvekillerinin, Komisyonun herhangi bir maddeye müdahale imkânı olmadığı için bekliyorsunuz, eğer onay aldıysanız belki düzeltirsiniz ama vicdanınız varsa buna müdahale edersiniz. Öğretmenliği kazanmış birisi 14 bin lirayla, geçinemez, geçinemez, geçinemez. Ücretli öğretmene 10 bin lira... Sadaka bundan fazla veriliyor, dilenciye bile verdiğiniz bundan fazla. Onun için, burada tarihî sorumluluğu hatırlatmak istiyorum.

Akademiler 30 büyükşehirde açılacakmış. Ya, siz büyükşehir olmayan illeri il saymıyor musunuz? 51 tane vilayetteki vatandaşımız yeni şehirlere taşınmak zorunda. Bunların ulaşımını kim sağlayacak? Her zaman büyük balık küçük balığı yutsun istiyorsunuz, küçük şehirlerin hepsi yok olsun; Aksaray, Osmaniye, Batman, Bayburt, Gümüşhane sizin gözünüzde il değil, burada yaşayan vatandaşlar vatandaş değil, bunlar ikinci sınıf vatandaş, niye büyükşehirlere gidecek? Ve tabii, burada şunu da net olarak görüyoruz ki yasanın en vahim yönü yeni bir KHK yasası olması. Bu ambalajla bir şekilde şimdiye kadar despotça yaptığınız KHK'li ihraçları bundan sonra legal hâlde yapacaksınız. Herhangi bir aday, öğretmenliği kazanmış, Akademide öğrenci, sonra "Sen başarısız oldun." deyip ihraç edeceksiniz. Arkadaşlar, şunu anlamıyorsunuz: Ülkede iktidar her an değişebilir, her an başkasının eline bu yetkiler geçer. Onun için de sistem adil olmalı, herkesin bu ülkenin eşit vatandaşı olduğu hesaplanılarak yasa getirilmeli.

Değerli milletvekilleri, bu yasa değil, olsa olsa yama. Burada yapılan faaliyet de yasama değil, olsa olsa yamama faaliyetine benziyor. Getirilen tedbirler, pansuman çözümler, alelacele, hızlı bir şekilde gece yarıları getirilen maddeler işte burada görüşülüyor. Ülkemizin -ne hikmettir- özelliği her yeni Millî Eğitim Bakanından sonra da sistem değişir. Bu yasa da bir süre sonra arşive, çöpe kaldırılacak. Onun için de bu ülkede kalıcı, adil, herkesin yararlanabileceği yasa mutlaka getirilmeli.

Şimdi, bu Millî Eğitim Akademisi niçin var? Tamamen duygusal sebeplerle. Bir, ihraçların önünü açmak; ikincisi de bütçeye yük gelmeden -bir öğretmeni bu kadar yıl süründürdük, beklettik, iki yıl daha beklesin- daha az ücret ödeyerek bu insanın hayatını biraz daha geçirmesi sağlanıyor. Tabii, burada söyleyecek çok söz var. Mesela, yasa içerisinde "etik kurallar" diye bir şey yok. En fazla muhtaç olduğumuz şey, bu devirde ahlaki kurallar. Etik kurallar öğretmen meslek yasasında öncelikli olarak getirilmesi gerektiği hâlde hiçbir şey ortada yok. Ve tabii, öğretmenlerin hangi bir derdini söyleyelim? Ek ders ücreti. Eskiden maaşın yüzde 35'i kadar ek ders ücreti alınırken...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun toparlayın, bitirin lütfen.

NECMETTİN ÇALIŞKAN (Devamla) - Eskiden maaşının üçte 1'i kadar ek ders ücreti alırken öğretmenlerimiz bugün ancak yüzde 5, yüzde 10 daha fazla alabiliyor.

Ve tabii, bir başka garabet, mülakat garabeti. Diyorsunuz ki: "Ne yapıp yapıp mutlaka mülakatı tutacağız." Tamam. Mülakat olmazsa araya sızıntı olurmuş, teröristler girermiş, niteliksiz öğretmenler girermiş. Peki, özel okullarda okuyan öğrenciler bu ülkenin evladı değil mi? Özel okullardaki öğretmenlere niye mülakat yapılmıyor? Onlar sizin sorununuz değil mi? Özel okullara, ilgili kurum almak istediği öğretmenlerin listesini gönderiyor, onaylanıp geliyor. Mülakat yapacaksanız ona da yapın ama yok, sizin derdiniz iş çözmek değil değerli arkadaşlar.

Burada yine şunu belirtmek isterim ki...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NECMETTİN ÇALIŞKAN (Devamla) - Geneli üzerinde konuşuyoruz ya...

BAŞKAN - Geneli üzerinde konuşuyoruz da beş dakikalarda olur da on dakikada toparlamak lazım.

Son defa bir dakika veriyorum.

NECMETTİN ÇALIŞKAN (Devamla) - Peki, son bir defa...

BAŞKAN - Bu, kanuni bir hak değil yani. Herkes öz malı gibi bakıyor ama öyle değil.

NECMETTİN ÇALIŞKAN (Devamla) - Yasayla ilgili şunu da arz edeyim: Burada yapılması gereken şey, YÖK'ün ıslah edilmesi, devreye girmesi; mevcut eğitim fakültelerinin ıslah edilmesi, buradan mezun olan öğrencilerin derhâl atanması. Şu anda bütün fakültelerde mezuniyet törenleri düzenleniyor, mezuniyet törenleri matem havasında geçiyor çünkü hiçbir mezun, mezun olduğuna sevinemiyor, atanacağı yer belli değil. Bugün, yüz binlerce öğretmen, eğitim fakültesi ve diğer fakülte mezunları kenarda beklerken bugün "al sana bir kaya" dercesine yeni bir durum ortaya getirilmesi hiçbir şekilde kabul edilemez. 2022'de Anayasa Mahkemesi iptal etti, bu yasanın da bugünkü bu hâliyle çok uzun sürmeyeceği görünüyor.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi ve CHP sıralarından alkışlar)