GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası'na ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:2
Birleşim:101
Tarih:10.07.2024

MEHMET BAYKAN (Konya) - Sayın Başkanım, kıymetli milletvekili arkadaşlarım; Euro 2024 Futbol Şampiyonası'nda Millî Takım'ımızın elde ettiği başarıyla ilgili söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bizlere yaşattıkları heyecan ve gurur için başta futbolcularımızı, Türkiye Futbol Federasyonu teknik kadrosunu ve emeği geçen herkesi tebrik ediyorum. Bizim Çocuklar, sizlerle gurur duyuyoruz! (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Cumartesi günü Hollanda karşısında muhteşem bir mücadeleye rağmen istediğimiz ve beklediğimiz skora ulaşamayarak turnuvaya veda etmek zorunda kaldık.

Tabii, "Futbol, sadece futbol değildir." sözünü katıldığımız her turnuvada iliklerimize kadar hissettik. Bu turnuvada da tahminlerin ötesinde başarı sergileyen millîlerimiz Avusturya maçında aldığı zafer sonrası tüm dünyanın dikkatini çekmiş ve gözler Türk Millî Takımı'na çevrilmişti ancak ne var ki sudan sebeplerle, Merih Demiral'in yaptığı bozkurt işareti üzerinden, başta Almanya İçişleri Bakanı ve siyasi çevrelerin konunun amacı dışına çıkarılarak millîlerimizi psikolojik olarak baskı altına almaya çalışmaları ve bu bağlamda UEFA marifetiyle futbolcumuzun cezalandırılması bunun bir örneğidir. Kaldı ki müsabaka sonrası Merih Demiral'ın yaptığı bozkurt hareketi, binlerce yıldır var olan ve bugün dahi tüm Türk devletleri tarafından kullanılan bir işaret olarak, Türkiye Cumhuriyeti devleti kurulduğundan bugüne hayatın farklı alanlarında kendini göstermiştir. Siyasetin bir spor müsabakasına bu denli müdahil olduğu bir uluslararası turnuva zannediyorum ki hiç olmamıştır. Kendi kanunlarında, içtihatlarında dahi herhangi bir suç unsuru bulunmamasına rağmen Almanya'nın bu çıkışı, işte "Futbol, sadece futbol değildir." sözünün tam da karşılığıdır.

UEFA, daha önce, Sırplar tarafından Boşnak Müslüman aileler öldürüldükten sonra serçe ve yüzük parmaklarının kesilmesinin simgesi olarak kullandıkları vahşet dolu sözde selam çeşidi olan çetnik selamı sebebiyle Sırp futbolculara ya hiç ceza vermemiş ya da para cezasıyla geçiştirmiştir. Yine, taraftarlara edep dışı hareketlerde bulunan İngiliz futbolcuya bir yıl ertelemeli ceza verilmiştir. Bir başka olay, 2019 yılında Fransa karşısında oynadığımız futbol müsabakasında, millî futbolcumuz Kaan Ayhan'ın gol sevincini asker selamı olarak göstermiş olması ve ne tesadüftür ki Fransız siyasilerin baskıları sonucu UEFA tarafından futbolcumuza ve takım arkadaşlarına ceza verilmiş olması da örneklerden bir tanesidir. Oysaki daha önce Dünya Kupası finalinde, Fransız futbolcu kupa töreninde Macron'a karşı asker selamı vermiş ancak ne soruşturma açılmış ne ceza almıştır. İşte, birçok örnek, çifte standart uygulamasının ve bunun arsızca yapılmasının anlatımına yeterlidir.

Tabii, tüm bu yaşananlar bizi şaşırtmadı. Asıl dikkatlerinizi çekmek istediğim yer, içimizde olanların, bu toprağın insanlarının, bu ülkede yaşayan bazı kesimlerin tavırları olmuştur. İşi siyasete getirmek istemem ancak öyle şeyler duyduk, öyle şeyler gördük ve yaşadık ki şu turnuva süresince UEFA'nın yaptığının yanında hiç kaldı. Bu Parlamentoda görev yapan biri çıktı, rakibimizi destekledi; bir kesim, televizyon programlarında ülkemizin attığı golle sessizliğe gömüldü. Yine, bir başkası utana sıkıla âdeta teğet geçerek uğradığımız haksızlıktan bahsetti. Biliyoruz ki bu söylemler, bu davranışlar büyük bir baskının eseri. Biliyoruz ki bu topraklara gönül bağı olan, vicdan bağı olan, tarih bağı olan herkes Türk Millî Takımı'nın başarılarıyla sevindi, gurur duydu, maçları heyecanla seyretti fakat bu davranışların büyük bir baskının eseri, enselerinde hissettikleri nefesin, hesap verecekleri yerlerin ağır baskısı sonucu yapılan davranışlar olduğunu çok iyi biliyoruz. Gölgesinde yaşadıkları bayrağa, üzerine bastıkları toprağa, ekmeğini yedikleri bu sıralara karşı içinde oldukları tutum, kuklacılarına şirin görünme, yaranma, sözde itibar devşirmenin beyhude çabasından öteye geçmese de bunu yapmak zorunda olduklarını, aksi hâlde hesap vermek zorunda kalacaklarını biliyorlar. Bu ülkenin dindarları, bu ülkenin milliyetçileri, solcuları, sosyalistleri karanlık dönemlerde ezilmeye çalışıldı. Tabutluklarla sınandılar, işkencelerle tanıştılar, camileri depo, ahır yapılıp partileri kapatıldı, kılık kıyafetleriyle uğraşıldı, cezaevlerinde onurlarıyla oynandı, bu ülkenin gençleri "Bir sağdan, bir soldan." diyerek idam edildi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Mehmet Bey, federasyon kaç kişiyi, kaç lira maliyetle götürdü?

BAŞKAN - Buyurun, bitirelim lütfen.

MEHMET BAYKAN (Devamla) - Bu ülkenin Türkleri, Kürtleri sürgünler yaşadı. "Dil devrimi" adıyla gök konuksal kadın sınamalarına tabi tutuldu ya da Türkçe bilmeyen anneler cezaevlerinde çocuklarıyla Kürtçe konuşmaktan alıkonulmaya çalışıldı. Bu ülkenin insanları mezhep, ırk, din ayrışmasına tabi tutulmaya çalışıldı ama hiç kimse devletine küsmedi, eline silah alıp dağa çıkmadı ve hiç kimse, yine hiç kimse Beşiktaş'tan, Galatasaray'dan, Fenerbahçe'den, Trabzonspor'dan hele hele Türk Millî Takımı'ndan hiç vazgeçmedi, rakibinin tarafında olmayı hiç düşünmedi, hainler ve onlara yancılık yapanlar hariç.

DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Hain sizsiniz.

SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Mehmet Bey, kaç liraya mal oldu...

MEHMET BAYKAN (Devamla) - Federasyona sorun Sayın Milletvekilim onu.

İşte, bahsettiğim kesimlere akıl ve yön verenler, toplumu her zaman farklılıklarından ötürü ayrıştıranlar bugün de ülkemizin gururu, Bizim Çocuklar üzerinden ülkeyi kutuplaştırma derdindeler.

DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Kutuplaştıran da sizsiniz, bölen de sizsiniz, ayrımcılık yapan da sizsiniz.

MEHMET BAYKAN (Devamla) - Rahat olun, Millî Takım'ımız başarılarını devam ettirecektir diyorum, sizleri saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)