GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:101
Tarih:10.07.2024

AYŞEGÜL DOĞAN (Şırnak) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Genel Kurulu yeniden saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, söz aldığım kanun teklifinin 1'inci maddesine ilişkin konuşacağım. Maddeyi burada paylaşacağım. Tabii, bizler biliyoruz maddeyi ama ilgililer de takip edenler de biliyordur fakat belki bize oy verenlerin bir kısmı hangi maddeye dair, hangi kanun teklifinin detaylarına dair konuştuğumuzu bilmiyor olabilirler, dolayısıyla ben maddeyi okuyarak biraz ilerlemeye çalışacağım.

Fakat bu arada şunu da söylemek istiyorum: Bugün Ali İsmail Korkmaz'ın aramızdan ayrılışının yıl dönümü yani bizden koparılışının diyelim. Ali İsmail Korkmaz yaşasaydı İngilizce öğretmeni olacaktı. Hep 19 yaşında kalacak. Ben konuşmamı kendisine ithafen sürdürmek istiyorum ve tabii, onun izinden giden öğretmenlere de ithaf ediyorum.

Şimdi, ne konuşuyoruz biz, bu kanunun amacı neymiş? Bu kanunun amacı "Öğretmenlerin seçilmelerini..." Çok net bir şekilde bir ikrar var burada "seçilmeleri..." Şimdi, bütün eğitimciler uyarıyor "Bu kanun teklifi iptal edilmeli, bu yasalaşmamalı; bu, bu Meclisten geçmemeli." diyorlar ve birtakım konulara özellikle dikkat çekiyorlar, bunun en başında da ayrımcılık geliyor.

Şimdi, seçmek... Neye göre seçmek, kime göre seçmek, kim seçecek? Bir akademiden söz ediliyor. Bu Akademi hangi kriterlere göre bu insanları seçecek? Bu Akademinin kriterleri nasıl belirlenecek? Biz, mevcut siyasal iktidarda bu Akademinin kriterlerinin adil olacağına, ayrımcılık yapmayacağına nasıl güvenebiliriz, nasıl inanabiliriz? Bizim burada, bu Meclis çatısı altında inanmadığımız bir şeye, asla konsensüs sağlanamayan, muhalefetin itirazlarını duymayan bir blok karşısında bu iktidara oy vermiş ya da vermemiş insanlar, öğretmen adayı ya da öğretmenler nasıl güven içerisinde hissedebilirler ki kendilerini?

Devam ediyorum "...yetiştirilmelerini..." Terminolojinin kendisi bile maksadı ortaya koyuyor: "Seçeceğiz, yetiştireceğiz kendi istediğimiz şekilde." Yetmeyecek "...atanmalarını..." "Onu da kendi istediğimiz kriterlere göre belirleyeceğiz." Ha, bu arada atanma meselesi, insanların çalışabilmeleri -özellikle de öğretmenlerin- iktidar partisinin ve iktidar blokunun bu kadar umurundaysa eğer -geçen yıllara ve politikalara baktığımızda öyle olmadığını görüyoruz- atanamayan öğretmenler ve özel sektörde çalışan öğretmenlerin durumlarına dair niye herhangi bir şey düşünülmüyor? Bunu da soruyorum buradan. "...haklarını, ödev ve sorumluluklarını..." diye devam ediyor. Ödev ve sorumluluk var ama haklarla ilgili herhangi bir şey bulamadığımız gibi bu kanun teklifinin içinde, mevcut haklara dair dahi gelen düzenleme kısıtlayıcı bir rol oynuyor. Yine devam ediyorum: "...kariyer basamaklarında ilerlemelerini ve öğretmenlik mesleğine ilişkin diğer hususlar ile Millî Eğitim Akademisinin kurulması, görevleri, teşkilat yapısı ve personeline ilişkin konuları düzenlemektir." diyor. Yani bir süzgeç getiriyor bu kanun teklifi sayın milletvekilleri. Öğretmen olacaklara, olmak isteyeceklere iktidar partisinin koyacağı bir süzgeç geliyor, her şeye bu süzgeçle karar verilecek. Bu bizim açımızdan şaşırtıcı mı? Hayır, değil çünkü bu süzgeç zaten hayatın her alanında bir şekilde devrede ve işliyor, bazı kesimlere dönük işliyor. Şimdi, bu kesimlerden olup bu ülkede hakkı en çok ihlal edilenler açısından baktığınızda buna, yalnızca bu açıdan bile baktığınızda, bu kanun teklifine ilişkin "Ayrımcı değildir." demek mümkün değil. Bu süzgeç büyük ihtimalle yalnızca bunun için kullanılacak. Yani ne yapmaya çalışıyorsunuz biliyor musunuz? Bu süreci doğrudan kendi kontrolünüze almaya çalışıyorsunuz. Olur da sizin kontrolünüz dışında bir şey gelişirse ona daha en başından müdahale etmek için böyle bir teklif hazırlanılıyor ve bunda bu kadar ısrarcı olunuyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AYŞEGÜL DOĞAN (Devamla) - Sayın Başkanım...

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın lütfen.

AYŞEGÜL DOĞAN (Devamla) - Üstelik bu teklif hazırlanırken bu konudaki uzman hiç kimseye sorulmuyor, hiçbir sendikaya sorulmuyor, buna muhalefet edenlere sorulmuyor ya da sürece bu konuya katkı sunabilecek hiç kimse dâhil edilmiyor. Bu da şaşırtıcı değil, bu da bu iktidarın bir geleneği olarak sürüyor. Hiçbir konuda zaten asıl ilgilileri, bu konudan dolayı mağdur olabilecek ya da mağduriyetini gidermek istediğinizi söylediğiniz -sözüm ona öyle diyorsunuz ya- kişileri dâhil etmiyorsunuz ama milyonlarca insanı ilgilendiren bir eğitim kanunu teklifinden bahsediyoruz. Bu kadar çok tartışmalı, daha önce AYM'den geri dönmüş, büyük ihtimalle nihayete eremeyecek bu teklifi nasıl savunmak mümkün olur diye ben de bize oy verenler adına soruyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AYŞEGÜL DOĞAN (Devamla) - Hakikaten nasıl savunuyorsunuz bunu, hiç mi sorumluluk hissetmiyorsunuz bu kadar itiraza rağmen bunu savunmaya devam ederken?

Teşekkür ederim.

Genel Kurulu selamlıyorum.

Sağ olun. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)