GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:101
Tarih:10.07.2024

MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi'ni görüşmek üzere bir aradayız.

Tabii ki AK PARTİ Grubu ve Cumhur İttifakı'nın MHP'li milletvekilleri Meclis çoğunluklarına dayanarak bu yasayı da buradan geçirecekler. Her ne kadar yasamanın dinleme kısmında, değerlendirme kısmında yoksalar da oylama kısmında, içeriye gir-çık suretiyle de bu oylar burada verilecek.

Türk tipi başkanlık sistemiyle birlikte yasamanın bütün özellikleri yok edildi, yok edilen en önemli özelliklerinden biri denetimdi. Bugün yürütme üzerinde yasama hiçbir denetim faaliyetini kullanamıyor ancak formel olarak olmasa da ben burada AK PARTİ'li arkadaşları bu yasa nedeniyle AK PARTİ'nin yirmi iki yıllık millî eğitim serencamı üzerinde bir muhasebeye davet ediyorum. Hoş, muhasebe de yasaklanacak değil ya!

Bir hikâyeye göre Kızılderili grup, atlarını sürerken öncüleri durur "Çok hızlı gittik, ruhlarımız geride kaldı." der. Bu kadar hızlı bir şekilde iş yapmanın her şeye zararı var arkadaşlar, çok hızlı gidiyor gerçekten yasama ve birçok alanda Türk tipi başkanlık sistemi ama siz hem hızlı gittiniz hem de iktidarı sürdürebilmeyi bizatihi bir amaca dönüştürdünüz ve ruhlarınız geride kaldı; bugün size ruhlarınızı hatırlatmaya çalışacağım. Ruhunuz da önemli ölçüde 2002'de kaldı; artık bugün AK PARTİ'nin kurucu iradesinden ve kurucu ruhundan bahsedemiyoruz ve sizi kendi ölçütlerinizle...

(Uğultular)

İDRİS ŞAHİN (Ankara) - Konuşmacıya biraz saygı göstersinler.

BAŞKAN - Arkadaşlar, kürsüde hatip var.

İDRİS ŞAHİN (Ankara) - Arkadaşları dışarıya davet edebilirsiniz.

BAŞKAN - Kıymetli arkadaşlar, kulise geçebiliriz.

İDRİS ŞAHİN (Ankara) - Sizi bile dinlemiyorlar Sayın Başkan.

BAŞKAN - Arkadaşlar, biraz sessiz lütfen, kürsüde hatip var.

Buyurun Sayın Ekmen, kaldığınız yerden devam edin.

MEHMET EMİN EKMEN (Devamla) - Sayın Bakanım, sizi de yerinize davet edelim ki oradaki grup dağılmış olsun. (AK PARTİ sıralarından "O sana düşmez." sesi) En çok da bana düşer Beyefendi, niye bana düşmezmiş? Öyle laf olsun diye konuşuyorsunuz, ayıp ya! Burada hatibim, dinlemeyecekseniz dışarı çıkacaksınız; zaten dışarıdaydınız, niye girdiniz içeriye? Allah Allah! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Şimdi, arkadaşlar, lütfen, gerçekten yani cinsiyetçi bir dil kullanmak istemiyorum ama orada bir grup kadın arkadaş, konuşacaksanız çıkın dışarıya, burayı kaynatmaya hakkınız yok.

Sayın Başkanım, süre açısından da bunu dikkate almanızı rica ediyorum.

Şimdi, arkadaşlar, yirmi iki yılın sonunda biz AK PARTİ'yi eğitimde başarılı kabul edebilir miyiz? Elbette oradan başarılı olduğunuzu iddia edeceksiniz. Ben birkaç soru sormak istiyorum. Mesela, çocuğunuzu Millî Eğitime bilakayduşart ve bir dış destek vermeden teslim edebilir misiniz? Ben 3 çocuğumu da Millî Eğitimde okutmuş bir veli olarak bu soruyu soruyorum. Mesela, değerler eğitiminde başarılı mısınız? Mesela yetkinlik eğitiminde AK PARTİ'yi başarılı kabul edebiliyor muyuz yirmi iki yılın sonunda? Kültür ve diyanet politikalarında başarılı kabul edebiliyor muyuz? Yetkinlik eğitimi açısından Türk millî eğitim sisteminden mezun olan bir öğrenciye bir yabancı dil öğretebiliyor muyuz? Balıkesir Milletvekilimiz Haydar Bey'in hatırlatmasıyla, Türk millî eğitim sisteminden mezun olan bir öğrenciye çarpım tablosunu hatasız olarak bilme seviyesinde matematik öğretebiliyor muyuz? Sanayimize ara eleman yetiştirebiliyor muyuz? Peki, sporcu yetiştirebiliyor muyuz? Almanya'da, o bizi kıskanan Almanya'da adamlar her yıl 4 milyon Türk'ten üç beş dünya starı çıkartıyor, biz 85 milyon vatan evladından on yılda bir dünya starı çıkartamıyoruz; bunun üzerine hiç kafa yoruyor musunuz niçin Almanya bu pırıl pırıl gençlerden bu starları çıkartıyor da biz çıkartamıyoruz diye? Arkadaşlar, PISA başta olmak üzere uluslararası endekslerdeki durumumuz nedir, bir bakıyor musunuz?

Tabii, AK PARTİ'nin özellikle son beş yılda veya on yılda diline pelesenk ettiği bir de "yerlilik ve millîlik" kavramı var. Gelin, bu "yerli ve millî" kavramı üzerinden, kendi kriterleriniz üzerinden bu yirmi iki yılı değerlendirelim. Deist, agnostik, inançsız ve ateist gençlerin nüfusa oranla yüzde 10'u bulduğu bir ülkede siz kendi yaklaşımınızla eğitim, kültür ve diyanet politikalarınızı başarılı buluyor musunuz? "Bu gençler niçin deist oluyor, niçin ateist oluyor, niçin agnostik ya da inançsız oluyor?" diye soruyor musunuz? Acaba gördükleri hâlin üzerlerinde hiç etkisi olmuyor mu? Malum, İmam Ebu Hanife'ye bir çocuğu götürürler bal yemesin diye "Kırk gün sonra getirin çünkü ben o gün bal yemiştim -kırk gün boyunca bal yemeyeceğim- sözümün tesir etmesi için ona bal yememeyi tavsiye etmedim." der. AK PARTİ en güzel hatiplerle, en güzel liderlerle, en yüksek retorikle bu gençler üzerinde niçin etkili olmadığını düşünüyor mu acaba ve bunda Millî Eğitim ve Kültür Bakanlarının sayısıyla ilgili bir bağ kuruyor mu?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, devam edin.

MEHMET EMİN EKMEN (Devamla) - Mesela, arkadaşlar, defalarca kez ifade edildi, Millî Eğitim Bakan sayısı 9; dört ay, on üç ay, on beş ay bakanlık yapan bakanlarınız var. Aynı şekilde, Kültür Bakanı sayısı da 10; on beş ay bakanlık yapan Kültür Bakanımız var. Kültür politikalarının üzerine hepimizi uzun uzun aydınlatabilecek olan Mahir Ünal gibi bir isim bile dokuz ay Bakanlık yapabilmiş.

Şimdi, soru şu: Büyük bütçeli bakanlıklarda, Ulaştırma, Enerji, Sağlık Bakanlıklarında kesintisiz ve uzun süreli bakanlar varken Millî Eğitim Bakanlığında niye bir bakanın toplam bakanlık süresi 2,2 yıl? Kültür Bakanlığında niye bir bakanın toplam bakanlık süresi 2,4 yıl? Birçok araştırmaya göre Diyanet İşleri Başkanlığına duyulan güven niçin yüzde 30'larda?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

Bir dakika da bu kesintiler için veriyorum.

MEHMET EMİN EKMEN (Devamla) - Bu kadar yerlilik, millîlik, dinî ve millî unsurlar üzerine siyaset üreten bir iktidarın döneminde, bu kadar çok yerli ve millî retorik üreten bir iktidarın döneminde gençlerin bu kadar değerlerden uzaklaşması... Zaten yetkinlik eğitimini verememişiz, hiç olmazsa değerler eğitimi vermesi beklenir, o da verilememiş. Bugün tarihte olmadığı kadar kuvvetli bir Kültür Bakanlığı var; TİKA, Vakıflar ve Yurtdışı Türkler Kültür Bakanlığına bağlı ama arkadaşlar, sizin bir Kültür Bakanınız yok, sizin bir Turizm Bakanınız var. Onun gündeminde zaten inanç, kültür ve tarih turizmi diye bir şey yok ve bir Turizm Bakanı olarak plajlardaki şezlong ve otellerdeki yatak sayısının satışı dışında gündemi olmayan bir Turizm Bakanınız var.

Şimdi, gelin bir muhasebe yapın, gerçekten AK PARTİ iktidarında yirmi iki yılın sonunda millî eğitim, kültür ve diyanet politikalarında sadra şifa bir başarıdan söz edilebilir mi?

Mesleki eğitim, yüksek eğitim ve benzeri konularda da inşallah sonraki önergelerde konuşmaya çalışacağım.

Teşekkür ederim. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)