| Konu: | Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 102 |
| Tarih: | 11.07.2024 |
SİNAN ÇİFTYÜREK (Van) - Sayın Başkan, sayın vekiller; saygıyla selamlıyorum sizi.
29'uncu yıl dönümünde Srebrenitsa katliamını, daha doğrusu soykırımını lanetliyorum; yaşamını yitirenlerin hepsini saygıyla anıyorum.
Şimdi, özelleştirme üzerinde, ben daha çok maddenin özelleştirme boyutu üzerinde duracağım ama önce çerçeveye ilişkin olarak bir şeyler söylemek istiyorum: Malumunuzdur, gerek özel okullarda çalışan gerek ücretli çalışan gerekse sözleşmeli olan... İşsiz olan toplam 1 milyon civarında bir öğretmenden söz ediyoruz yani atanmama durumları söz konusu.
Şimdi, madem bunlar atanmayacaktı -1 milyon civarında öğretmen- e niye her yıl 40-50 bin öğretmen adayına alan açılıyor üniversitede, onlar için bir umut ışığı yakılıyor? Sınava girmek bir dert, sınavı kazanıp üniversiteye başlamak, üniversiteyi bitirmek ikinci dert, üçüncü dert ise üniversiteyi bitiriyor, tam da bir ekmek yiyecek, işsiz kalıyor. Dolayısıyla bu politika kökten sorunludur, AK PARTİ'nin izlediği biraz limon politikasına benziyor; kışın bahçede limonun kilosu 2 lira, üretici satamıyor ama yazın biz limonu 50-60-90 liraya kadar ne yapabiliyoruz? Almak zorunda kalıyoruz. Bu, planlama adına izlenen plansızlığın, "serbest piyasa" adı altındaki politikanın gözden geçirilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Şimdi, bu özelleştirme meselesi, özel mülkiyetin kökeni on bin yıl öncesine dayanıyor, kapitalizmin kökeni ise dört yüz yıl öncesine dayanıyor. Peki, dünyada ve Türkiye'de niye özelleştirme son elli yıldır gündeme geldi? Daha önce böyle bir şey söz konusu değildi çünkü temelinde iki tane faktör yatıyor; biri, devletin küresel planda -üretimle bağlantılı olarak- nasıl üretim kalıpları küçülüyorsa devletin de küçülmesi söz konusuydu, dolayısıyla küçülen devlet önce ekonomiden el çektirildi başta kamu iktisadi teşekkülleri olmak üzere.
İkincisi, şimdi, ekonomik sektörler içerisinde hizmet sektörü büyüdü; Avrupa'da yüzde 70-80, Türkiye'de bile yüzde 60 civarında. Dolayısıyla sömürü alanı için, sermaye için çok büyük, devasa bir alan açıldı, özelleştirme meselesi sadece KİT'lerle sınırlı kalmadı, sağlık ve eğitim başta olmak üzere ne yapıldı? Hizmet sektörü özelleştirme kapsamına alındı. Bir anlık düşünmek gerekir: Sağlık ve ticaret, eğitim ve ticaret, ya, kusura bakmayın da bunlar mide bulandırıcı ya. Sağlık ve ticaret bir arada olur mu? Eğitim ve ticaret bir arada olur mu? Bunun üzerinde düşünülmesi gerektiğine inanıyorum. Türkiye'de de zaten özelleştirme esas itibarıyla 1986'da başladı. Bakın, dikkat edin, 1986 ile 2001 arasında toplam 7,5 milyar özelleştirme yapıldı, AK PARTİ iktidarında 2001 ile 2017 arasında -aynı yine- on altı yıl içerisinde 61 milyar dolar özelleştirme yapıldı yani ne bulduysanız sattınız, satılacak bir şey de kalmadı zaten.
Şimdi, bu, özelleştirmeyle ilgili, özelleştirmenin sonuçları konusunda özellikle birkaç vurgu yapacağım. Birincisi, Türkiye'deki üniversitelerin yüzde 80'i Fransa'daki liselere bile denk değil. Bunu ben söylemiyorum, maalesef bu acı gerçektir, bunun üzerine düşünün, yüzde 80'i Fransa'daki liselere denktir ya da değildir. İkincisi, ya, devlet kendi eliyle başta hizmet sektörü olmak üzere doğrudan doğruya kölecilik, köleliğe dayalı özel sistemini hâkim kılmaya çalışıyor. Bunun üzerine düşünülmesi gerekir. Üçüncüsü, 1 milyon civarında insan manevi olarak yıkıma uğratılıyor. Her gün bunların içerisinde intiharların gündeme geldiğini biliyorsunuz. Dördüncüsü, Millî Eğitim Akademisi bir yana, AK PARTİ'li vekiller, sayın vekiller, isterseniz AK PARTİ akademisini kurun, değişen sosyolojiye yeniliyorsunuz, yenileceksiniz. Benden önceki hatipler bunu gündeme getirdi. AK PARTİ iktidarı zamanında deizm ve ateizm güçleniyorsa bunun değişen sosyolojisi üzerinde düşünmenizi istiyorum.
Ayrıca bir şeyin altını çizip bitireceğim. Bir anlık hepinizi düşünmeye çağırıyorum. Bakın, İran, Suriye, Lübnan, Irak ve benzeri ülkelerde hemen hemen, bırakın üniversiteyi, liseyi bitirenler bile İngilizce ya da Fransızca, 2'nci dili konuşuyor. Bizde öğretmen olmuş, bizde diyelim ki doktor olmuş insanlarımızın bile büyük bir çoğunluğu 2'nci dili bilmez.
Teşekkür ederim, sağ olun. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)