GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:102
Tarih:11.07.2024

ORHAN SARIBAL (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; eğer sorunun adını doğru koyarsak çözüm de üretebiliriz. Sorunun adı: İktidar. İktidarın yapmak istediği bu ülkeye, maalesef siyasal İslam'a dayalı bir eğitim modeli. Bunun için önce 4+4+4'ü getirdi. Bunun karşılığında öğrencilerin temel eğitimin bütününü alma zorunluluğunu kaldırdı. Çocuk işçiden tutun da çocuk geline kadar bir model ortaya koydu. Hemen arkasından imam-hatip liselerini getirdi. Yeterli müşteri bulamayınca -çünkü kendileri anonim şirket gibi yönetiyorlar ya eğitimi- bu defa "Olmadı." dediler, müfredat getirdiler; müfredat da bu işi çözmeyecek, o zaman geriye bir şey kaldı "Şu öğretmenleri de bir elden geçirelim..." Aslında, 2016 FETÖ darbesi sürecinde bir ayıklama yaptılar. Demokrat, çağdaş, ilerici, solcu, aydınlıktan yana olan bütün öğretmenleri FETÖ kapsamı içerisine alıp âdeta açlığa, yoksulluğa mahkûm ettiler. Yani o yüzden, kafa sallıyorsunuz da suçunuz o kadar fazla ki o suçun altından nasıl kalkacağınızı ben bilmiyorum.

EYYÜP KADİR İNAN (İzmir) - Ondan değil.

ORHAN SARIBAL (Devamla) - Şimdi de üniversiteler tarafından verilen öğretmenlik nosyonu, öğretmenlik diploması yeterli gelmiyor. Ne yapmak lazım? "Buradan eleyemezsek, terör örgütü üzerinden başka gerekçelerle öğretmenleri temizleyemiyoruz, şimdi akademi kurarak temizleyelim..." Hangi akademi? Öğretmenin öğretmen olup olmayacağına karar verecek akademi, ünvan alıp almayacağına karar verecek, ceza alıp almayacağına karar verecek.

Sevgili halkım, zaten 14 Mayıs öncesinden suçlu değil mi bu iktidar? "Biz mülakatı kaldıracağız, sözlüyü kaldıracağız." demedi mi? Kaldırdılar mı? Kaldırmadılar. Şimdi ne yapıyorlar? İstedikleri rejime istedikleri öğretmeni seçebilmek için açık bir şekilde yeni bir mülakat ve sözlü yöntemi getiriyorlar. Terbiye edecekler, kendi sistemlerine göre öğretmen belirleyecekler, Demokles'in kılıcı gibi, öğretmenleri istedikleri gibi baskı altına alacaklar. "Ya bizim istediğimiz öğretmen olacaksınız ya da biz er geç üç dönem ya da dört dönem eğitimden geçireceğiz sizi, ona göre sizi öğretmen yapacağız." diyecekler. Peki, buna kim karar veriyor, detaylar nerede, bu eğitimi kim verecek, nasıl bir eğitim olacak? "E, onu da yönetmeliklerle belirleriz. Hele bir kanunu çıkaralım, hele bir kanun çıksın, gerisini nasıl olsa biz hallederiz..." Ya, memleketin her tarafına 207 üniversite açtınız, 460'ın üzerinde fakülte var, 700 binin üzerinde öğretmen yetiştiren okul var. Şimdi, 1 milyonun üzerinde birikmiş öğretmen adayı var. Bunları da işsizlik üzerinden bir süre daha oyalamak, işsiz sayısını azaltmak için burada da onu kullanıyorsunuz. İnsana sorarlar: Vicdan nerede, ahlak nerede, bilim nerede, irade nerede, Bakanlık nerede? Âdeta kevgire çevirdiniz, 9 bakan değiştirdi, hâlâ her gelen kendine göre bir model belirliyor; ortada bir şey yok. Nedir bu öfke? Bu öfke, cumhuriyet değerlerine olan bir öfke; bu öfke, laikliğe olan bir öfke; bu öfke, demokrasiye olan bir öfke; bu öfke, çok net, çok açık söylemek gerekir ki demokratik, laik hukuk devletine karşı olan bir öfke. Nedir bu öfkeniz, nedir bu hıncınız? Ne istiyorsunuz bu öğretmenlerden? Bir düşünün, Bakan yetkililerisiniz, Bakanlar yok, önceki Bakan da gitti, şimdiki Bakan da hak getire, yok. Şöyle düşünün: Bir Bakan olup, bir Bakanlık olup, o Bakanlığın öğretmenleri direniyorlarsa, dışarıda direniyorlarsa...

MESUT BOZATLI (Gaziantep) - Genel Kurula hitap edin.

EYYÜP KADİR İNAN (İzmir) - Buraya, buraya...

ORHAN SARIBAL (Devamla) - ...ısrarla kapıların önünde direniyorlarsa, uyguladığınız polis şiddetine karşı, bütün baskılara karşı, her türlü zulme karşı direniyorlarsa, bünyenizdeki öğretmenler direniyorlarsa hiç mi vicdanınız sızlamıyor, hiç mi kendinizi sorgulamıyorsunuz, hiç mi demiyorsunuz "Benim öğretmenim bana karşı niye direniyor?" Sizin çocuklarınızı öğretmenler okutuyor. Cumhurbaşkanının çocuğunu da okuttu ama onlar Harvard'a gidiyorlar, Amerikan okullarında yine bilimsel, yine çağdaş bire bir eğitim alıyorlar.

EYYÜP KADİR İNAN (İzmir) - Ne alakası var?

ORHAN SARIBAL (Devamla) - Yani siz niye bunları düşünmüyorsunuz, neden böyle bakmıyorsunuz?

NAZIM ELMAS (Giresun) - Bu tarafa bakın.

EYYÜP KADİR İNAN (İzmir) - Buraya, buraya...

ORHAN SARIBAL (Devamla) - Size bakayım, siz niye düşünmüyorsunuz? Siz niye bu öğretmenlerin haklarını korumuyorsunuz?

EYYÜP KADİR İNAN (İzmir) - Onların hepsi sizin asılsız iddialarınız.

ORHAN SARIBAL (Devamla) - Sizin çocuğunuzu okutmadılar mı? Kaç tanenizin çocuğu imam-hatip liselerinde okuyor; bir el kaldırın, görelim, kaç tanenizin?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NAZIM ELMAS (Giresun) - Niye okula almadınız?

ORHAN SARIBAL (Devamla) - Kaç tanenizin çocuğu imam-hatip liselerinde okuyor?

MESUT BOZATLI (Gaziantep) - Ben mezunum, ben. İmam-hatip mezunuyum.

MEHMET BAYKAN (Konya) - Kanun üzerinde konuş Sayın Vekilim.

ORHAN SARIBAL (Devamla) - Sen mezunsun ama uyanıksın. Uyanık mezunsun sen. Sen uyanık mezunsun. Diyanet üzerinden kamunun, devletin bütün organlarına rahat rahat gidebiliyorsunuz.

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Sarıbal.

ORHAN SARIBAL (Devamla) - Ne yaptığınızı biliyoruz, ne etmek istediğinizi de biliyoruz. Biz sizin neye karşılık iş yaptığınızı da biliyoruz. O yüzden, bu topraklarda demokrasi, özgürlük, adalet, çağdaş eğitim süreci devam edecek.

MEHMET BAYKAN (Konya) - Ediyor zaten.

ORHAN SARIBAL (Devamla) - Ve siz şeriatçı, gerici, siyasal İslamcı yapınızı bu topraklara koyamayacaksınız. (CHP ve DEM PARTİ sıralarından alkışlar)