Konu: | Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 102 |
Tarih: | 11.07.2024 |
NECMETTİN ÇALIŞKAN (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi'nin 12'nci maddesindeyiz. Biliyoruz ki bu teklif bir hayal kırıklığı; bu teklifin özü, eğitim fakültelerini beş yıldan yedi yıla çıkarmak; biliyoruz ki bu teklifin özü, adı konmamış yeni bir KHK çıkarmak; bu teklifin özü, öğretmenleri açlığa, sefalete mahkûm etmek. Bugün belki toplumda çok aşırı bir tepki görülmüyor çünkü baskı yaparak, cop kullanılarak toplum sindirildiği için tepkiler ulaşmayınca da sanki her şey düzgün zannediliyor. Zannediyor musunuz ki bu Gaziantep'te, Kayseri'de yaşananlar sadece sığınmacı meselesi. Ülkede problemler birikti, insanlar patlama noktasına geldi, bunun sonucunda da bu yaşadıklarımız görülüyor. Mesele şu: Toplumu susturunca problemler yok zannediliyor, hâlbuki, dalga dalga, derin bir şekilde büyüyor.
Değerli milletvekilleri, ilginçtir, teklif, Ceza Muhakemeleri Kanunu gibi, Grup Başkanımızın ifade ettiği gibi disiplin, yönetmelik, ihraç vesaire üzerine kurulu. Daha, yakın bir zamanda TSK Personel Yasası çıkarıldı. Şimdiye kadar YAŞ kararıyla personel ihraç edilirken şimdi, yasal bir şekilde ihraç başladı. İşte, bu teklifle de yeni bir disiplin getirilerek siyasi propaganda yapan ihraç edilecek. Burada en büyük sorun, AK PARTİ'li arkadaşların ilelebet, kıyamet sabahına kadar bu görevlerde, bu makamda kalacaklarını sanıyor olmaları. Âdeta gizli bir el kendilerini maşa olarak kullanarak kendilerinden sonraki sürecin hazırlığını yapıyor, bütün her şey kendi tabanlarını yok etmeye, perişan etmeye yönelik ama bunu görmüyorlar, görmekten maalesef uzaklar.
Siyasi propaganda nedir? 2 öğretmen kantinde mazot zammını konuşursa siyasi propaganda mıdır? 2 öğretmen ücret talebinde bulunsa, sendikal bir eyleme kalkışsa bu siyasi propaganda mıdır? Ucu açık, belli değil. Bunu, buradaki milletvekilleri de bilmiyor. Bir personeli ihraç edecek olan müfettiş ya da müdür, o anki hâletiruhiyesine göre imzayı atacağı zaman bu insanın hain olup olmadığına, siyasi propaganda yapıp yapmadığına karar verecek. Onun için, isteniyor ki hiç kimse konuşmasın, düşünmesin, yorum yapmasın, herkesin ağzına biber sürelim, fişleyelim. Aslında ilginç olan şu: 28 Şubat döneminde görülmeyen zulümlerin kat kat fazlası yasal bir şekilde şu anda yapılır hâle geldi ki bunu anlamak mümkün değil. O dönemde baskıyla ihraç vardı, şimdi kanunen ihraç; işte daha yakın zamanda KHK'leri yaşadık, biliyorsunuz ki yaşla kuru yandı, suçlularla beraber binlerce, on binlerce insan mağdur edildi, siz de pişman oldunuz ama geri dönüşü olmuyor, geri dönüş yapamıyorsunuz. Bugün de bu yasalardan sonra bir süre sonra "Ah, vah!" denilecek ama hiçbir şey kalmayacak.
Değerli milletvekilleri, burada sorun aslında belki de Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçişte. Hani şirket mantığıyla devlet yönetimi düşünüldüğünden, her şeye mali imkânlar olarak bakıldığından okullar da birer işletme gibi görülüyor, bu işletmelere nasıl daha ucuz eleman temin ederiz, bundan bahsediliyor. Burada şunu önermek isterim ki anayasal olarak şu anda eğitim fakültelerindeki öğrencilerin tümü müktesep bir hak olarak bu teklifin kapsamı dışında bırakılmalıdır çünkü aileleri onları okula gönderdi, mezun olup iş bulacak zannediyor. Cinsiyetçi bir yorum olmasın ama evlenme vaadiyle kandırılan genç kızlar gibi bir durum ortaya çıkacak değerli milletvekilleri. Bu açıdan ahlaki, vicdani ve değerlerimiz açısından bu teklifin çok büyük bir bölümünü haksız, insafsız bulduğumuzu belirtiyor, saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)