GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:102
Tarih:11.07.2024

DURSUN ATAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, geri çekilmesi gerektiğini defalarca dile getirdiğimiz, eksik ve sakıncalı pek çok yönünün bulunduğunu belirttiğimiz Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi'nin görüşmelerine devam ediyoruz. Üstelik, bu sakıncaları sadece biz değil, bu kanunun doğrudan ve asıl muhatapları olan öğretmenler de Meclisimizin önünde ve yurt genelinde yaptığı eylemlerle dile getirmeye çalışıyorlar; kimse sırf muhalefet olsun diye bunları yapmıyor. İtiraz ediyoruz çünkü açıkça görüyoruz ki bu teklif öğretmenlerin yararına değildir. Sesimizi yükseltiyoruz çünkü bu teklif kutsal öğretmenlik mesleğinin saygınlığının artırılmasına yönelik hazırlanmamıştır. İtham ediyoruz çünkü bu teklif öğretmenlik mesleğini tehditle baskı altına alma hedefiyle hazırlanmıştır. İtiraz ediyoruz çünkü bu teklif "meslek kanunu" adı altında akademi dayatmasıdır, ceza dayatmasıdır, öğretmen atamalarını tamamen kontrol altına alma girişimidir. Bu teklife karşı çıkıyoruz çünkü bu teklif öğretmen atamalarının kontrolünü cemaatlere ve tarikatlara verme girişimidir.

Değerli milletvekilleri, can güvenliği dahi kalmamış öğretmenlerimizin dağ gibi birikmiş sorunlarına karşı kör, sağır, dilsiz bir kanun teklifiyle karşı karşıyayız. Sayın Bakan farkında mı acaba, bilmiyorum, bugün özel okul öğretmenleri açlık sınırının altında çalışıyor; birçoğu ticarethane mantığında çalışan özel okullarda öğretmenlerimiz asgari ücretle çalışıyor; haklı olarak, yıllardır taban maaşı istekleri var. Ayrıca, bu öğretmenlerimizin özlük haklarının iyileştirilmesi, resmî ve özel okul öğretmenleri arasındaki vergi farkının giderilmesi, özel okul öğretmenlerine de yeşil pasaport verilmesi, toplu taşıma sorunlarının çözülmesi ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi gibi konularda talepleri bulunmaktadır. Öğretmenlerimize vadedilen kadrolu istihdam ne yazık ki bu kanun teklifinde de yer almamıştır ve "sözleşmeli öğretmenlik" uygulaması devam ettirilmiştir; bununla da kalınmamış, sıkıntıları da görmezden gelinmiştir. Nitekim, teklifle sözleşmeli öğretmenlere gelen düzenleme öğretmenlerimize yeni sorumluluk ve sorunlar getiren bir düzenlemedir; oysa, bunun yerine, gerçekten çözümler üretecek düzenlemeler yapılması gerekirdi. Teklife bakıldığında, aile bütünlüğünün sağlanması için üç yıl sözleşmeli çalışma şartı bulunmaktadır; sözleşmeli bir öğretmen üç yıl eşinden, çocuğundan uzak yaşamak zorunda kalmaktadır. Bu uygulama öğretmenlerimizin huzurunu ve motivasyonunu ciddi şekilde etkilemektedir ve etkileyecektir. Yani görüştüğümüz teklif öğretmenlerimizin aile bütünlüğünü bozmakta, onları güvencesiz çalışma koşullarına mahkûm etmektedir.

Sayın milletvekilleri, soruyorum size: Öğretmenlerin huzurlu olmadığı, aile bütünlüğünün olmadığı, devletine inanmadığı ve itibar görmediği bir ülkenin eğitim sisteminin iyi olma ihtimali var mıdır? Sizce sözleşmeli öğretmenlerimiz üç yıl boyunca ailelerinden uzakta, güvencesiz koşullarda çalışırken onlardan nasıl yüksek bir performans bekleyebiliriz? Özlük hakları iyileştirilmeden, öğretmenlerimize hak ettikleri maaş zamları verilmeden onların motivasyonlarını nasıl artırabiliriz? Kalkınmada öncelikli bölgelerde görev yapan öğretmenlerimize ek destekler sağlamadan eğitimde eşitliği ve kaliteyi nasıl sağlayabiliriz? Bu soruların cevapları nettir: Öğretmenlerimizin huzurlu olmadığı, aile bütünlüğünün sağlanmadığı, devletine inanmadığı ve itibar görmediği bir ülkenin eğitim sistemi asla iyi olamaz.

Değerli milletvekilleri, sonuç olarak, bu kanun teklifi öğretmenlerimize vaat edilen saygı, itibar ve desteği sunmamakta, aksine, onların sorunlarını daha da derinleştirmektedir. Eğitim sistemimizin ve öğretmenlerimizin geleceği için bu teklif reddedilmeli ve daha kapsamlı, gerçekçi çözümler üretilmelidir.

Öğretmenlerimize verdiğimiz sözleri tutmalı, onların haklarını ve çalışma koşullarını iyileştirmeli, eğitim sistemimizi daha güçlü bir hâle getirmeliyiz diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)