GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: DEM PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:103
Tarih:16.07.2024

İYİ PARTİ GRUBU ADINA SELCAN HAMŞIOĞLU (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasa'nın 17'nci maddesinde "Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir. Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz." denmektedir. Anayasa bu maddeyi düzenlerken "Şüpheliye şöyle, tutukluya öyle, hükümlüye böyle." demez; bu, her vatandaşın temel hakkıdır. Keza, 10'uncu maddede de -az önce ifade edildi- "Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir." denmektedir; idari makamlar bütün işlemlerinde buna uygun hareket etmek zorundadır. Gelin görün ki birbirimizi kandırmaya hiç lüzum yok, uygulamada işler hiç de öyle yürümüyor. Temel niteliklerinden biri hukuk olan, dinini adalet varsaydığımız devletin yargı erki huzurunda ne yargılama safhasında ne de infazda çok yazık ki herkes bir türlü eşit olamıyor. Kimilerine, 40 bin kişinin katlinden sorumlu olsa dahi, cezaevinde canı sıkılmasın diye pekâlâ oyun arkadaşı yollanabilirken kimisi sadece gazetecilik yaptığı, üstelik de sonunda beraat ettiği suçlamalarla bir hücrede konuşmayı unutmamak için duvarlarla konuşacak hâle getirilebiliyor. Kimisine kilo kilo ceviz, badem, pestil taşınırken kimi hakkında -Tuncay Bey burada mı bilmiyorum, iyi biliyor, tecrübe etti- marulu amacı dışında kullanmaktan işlem yapılabiliyor. Sığınmacı haberleri yaptıkları için tutuklanan gazetecilerin saçı kazınabiliyor ve bu sessizce geçiştirilebiliyor, mahallelerinden ötürü sadece. Bazı katiller mesela sadece "Yargılanmadı." denmesin diye yargılanıyor, bazı azmettiricilerin adı dahi andırılmıyor ama bazen mağdurlar yargılanabiliyor sadece, Sinan Ateş suikastı davasında tanık olduğumuz gibi.

Benim -samimiyetle- anlamadığım bir husus var: Kadına şiddet suçlarında iyi hâl indirimi uygulanmasın isteyenler, en ağır cezaları caydırıcı olsun diye talep edenler, mesela PKK yöneticiliğinden, mesela devletin birliği ve bütünlüğünü bozmaktan hükümlü teröristlerin tahliyeleri için iyi hâl uygulanmasını isteyebiliyor. Adalet böyle mi tecelli ediyor, emin değilim. Devletin bütün kurum ve kurulları amasız kanun önünde eşitlik ilkesine uymak zorundadır dediğim gibi. İyi hâl kriterlerinin cezaevinden cezaevine farklı yorumlanamayacak netlik ve somutlukta belirlenmesi de gereklidir. Ben hukukçu değilim, bir düşünce olarak belki, eşitlik ilkesini düzenlerken "Çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz." diye bir parantez açtığımız gibi...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın lütfen Sayın Hamşıoğlu.

SELCAN HAMŞIOĞLU (Devamla) - ...infaz düzenlemesine de "Çocuklara, yaşlılara, özürlülere karşı işlenen suçlar ve terör suçları iyi hâl kapsamı dışında bırakılmalıdır." parantezi ekleyebilir ve bu konuyu yoruma açık olmayan bir standarda kavuşturabiliriz ama bunun konuşulabilmesi için biliyorum ki önce, her muhalif sesin kolaylıkla bir kalemde terörist ilan edilemediği bir demokratik düzen ve o ilanlardan etkilenmeyecek, adil yargılamayı esas alan tam bağımsız bir hukuk düzeninin tesisi gerekli.

Dolayısıyla lütfen, bu nevi iddialar karşısında bizi Türk yargısını savunamaz hâle getirmeyin, zalimlerden mağdur oluşturmaya çalışanların ekmeğine yağ sürmeyin, adaleti gölgelemeyin. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)