Konu: | Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 104 |
Tarih: | 17.07.2024 |
CHP GRUBU ADINA AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Görüşülmekte olan Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin birinci bölümü üzerinde söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Kamuoyunda tasarruf tedbirleriyle ilgili bir kanuni düzenleme yapılacağı beklentisi uzun zamandan beri dile getirilmekteydi ve karşımıza böyle bir paket geldi. Baktığımız zaman, bu torba yasada 31 tane madde var ancak 2 tanesi tasarruf tedbirleriyle alakalı; bunlar da birinci bölümde yer alan madde 2 ve madde 13.
Değerli milletvekilleri, bilindiği gibi, tasarruf tedbirleri genelgesi mayıs ayının ortasında yayınlandı, 100 milyar lira tasarruf edilmesi beklenmekte. Geçmişte de buna benzer birtakım tedbir paketleri açıklanmıştı. Geçmişteki uygulamalara baktığımız zaman, bu pakette yer alan maddelere baktığımız zaman bu tedbirlerin uygulanmasının imkânsız olduğunu üzülerek görmekteyiz. Geçmişte de benzer paketler açıklanmıştı. Bakıyoruz sonuçlarına, en son 2021 yılında açıklanmıştı, oradan bir ibare okuyacağım sizlere: "2020 yılındaki taşıt sayısı kademeli olarak 2021 yılından başlayarak azaltılacak, 2023 sonunda da kümülatif olarak yüzde 20 azaltılacak." 2021'deki hedef buydu. Bakıyoruz ne olmuş diye; 2021 yılında bütçeden ayrılan taşıt kirası ödeneği 371 milyon lira, yıl 2023, artış yüzde 550, ayrılan ödenek 2 milyar 100 milyon lira yani yüzde 20 indirim beklenirken iki yıl sonrasında tam 5,5 katına çıkmış taşıt kiralarına ayrılan para. Kanun teklifine baktığımız zaman, madde 2 şunu söylemekte: "Fazlalık, ihtiyaç fazlası, ekonomik ömrünü tamamlamış araçlar Özelleştirme İdaresi Başkanlığında, onun gözetiminde satılacak." Etki analizine bakıyoruz acaba kaç araç satışa çıkarılacak ve bundan ne kadar gelir elde edilecek diye ancak hiçbir ibare yok. Teklif sahiplerine soruyoruz aynı soruları, onlardan da bir cevap gelmiyor. Yani genelge çıkalı iki aydan fazla olmuş ancak hiçbir kamu kurumu satışla ilgili herhangi bir çalışma yapmamış, bu da çok ciddi bir ciddiyetsizlik. Bir diğer soru: Neden bu satışları Özelleştirme İdaresi Başkanlığı yapıyor? Gene cevap yok. Neden Devlet İhale Kanunu'na göre yapılmıyor? Gene cevap yok. Özellikle geçmişte Özelleştirme İdaresinin yapmış olduğu özelleştirmelere baktığımız zaman, ciddi sıkıntılar olduğunu görmekteyiz. Örneğin, TEKEL'in sigara bölümü, TEKEL'in alkol bölümü. Mesela, TEKEL'in alkol bölümünde 17 tane fabrika vardı; bu 17 tane fabrika, araziler, binalar, stoklar, bunların hepsi 290 milyon dolara özelleştirildi. Alan Amerikalı bunu üç yıl sonra 810 milyon dolara sattı, onu alan da dört yıl sonra 2 milyar 100 milyon dolara İngilizlere sattı.
Şimdi, geçmişi böylesine şaibeli olan bir kuruma biz diyoruz ki: "Sen bu özelleştirmeyi yap." Biz bunu kabul etmiyoruz.
Madde 13'e geldiğimiz zaman, Tasarruf Tedbirleri Genelgesi'ne uymayan kamu personeline disiplin cezası verilecek. Yani öğretmenler odasında "kettle"la çay demleyen öğretmen disiplin cezası alacak. Peki, buradan bir soru sormak istiyoruz: Jetlerden inmeyen bakanlar, bakan yardımcıları herhangi bir disiplin cezası alacaklar mı? Veyahut da -biraz evvel bahsedildi- tasarruf tedbirleri olduğu hâlde 9 tane lüks araç tahsis edilen Diyanet İşleri Başkanına herhangi birisi disiplin cezası verecek mi? Veyahut da -Veli ağabeyin dediği gibi- Cumhurbaşkanını kim durduracak arkadaşlar? Yani olan gariban öğretmene, gariban memura mı olacak? Bu da önemli bir konu.
Değerli milletvekilleri, kanun teklifinin 3'üncü maddesi ile 11'inci maddesini birlikte değerlendirmek gerekmekte. Madde 3'te Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile yabancı yatırımcılar arasında imzalanacak doğrudan yabancı yatırım yapılmasına ilişkin sözleşmelere damga vergisi istisnası getirilmekte. Madde 11'de ise araç dışından şarj edilen hibrit otomobillerde ÖTV oranları yüzde 80'den yüzde 30'a kadar düşürülüyor. Şimdi, bu 2 maddeyi okuduğumuz zaman mahiyetlerinin çok farklı olduğunu görmekteyiz ancak kazın ayağı öyle değil.
Değerli milletvekilleri, temmuz ayının başında bir tarafta Sanayi Bakanı, bir tarafta elektrikli ve "Plug-in Hybrid" otomotiv üretiminde dünya lideri Çinli bir firmanın temsilcisi, ortada Cumhurbaşkanı, 1 milyar dolarlık doğrudan yabancı yatırım sözleşmesine imza attılar. Eğer 3'üncü madde yasalaşırsa madde gereği bu firma damga vergisi vermeyecek. Eğer madde 11 yasalaşırsa 70 kilometre menzilli "plug-in Hybrid" üreten -ki piyasada bundan başka bir üretici olmadığı söylenmekte, iddia edilmekte- bu firmanın sattığı araçlardaki ÖTV yüzde 80'den yüzde 30'a düşecek. Burada "puzzle"ın parçalarını yan yana getirince adrese teslim bir kanuni düzenleme ortaya çıkmakta. Yüksek teknoloji içerikli doğrudan yabancı yatırım doğrudur, yatırımın yapıldığı adres Manisa doğru adrestir ancak rekabeti engelleyecek, özellikle "yerli ve millî" dediğimiz TOGG'un rekabet şansını düşürecek, kişiye özel, şahsa özel yasama faaliyetleri yanlıştır.
Değerli milletvekilleri, teklifin 5'inci, 6'ncı, 7'nci, 8'inci maddeleri BOTAŞ'la ilgilidir. Buna göre, 5'inci maddeyle BOTAŞ'ın doğal gaz ithalatından kaynaklanan KDV ve gümrük vergisi borçları hazineden olan görevlendirme bedeli alacaklarına mahsup ediliyor ve bu mahsuplaşma 3'üncü defa yapılmakta. Değerli milletvekilleri, bu mahsuplaşma bir daha yenilenirse -ki bu 3'üncü olacak- biz bu işlemin sonucunu ilgili yılın kesin hesap kanununda göremeyeceğiz. Burada yapılan şey Anayasa 87'ye aykırıdır, teklif metninden çıkarılması gerekmektedir. Aynı şekilde, teklifin 6'ncı, 7'inci ve 8'inci maddeleri BOTAŞ'ın doğal gaz alımlarında satın alma yöntemlerini düzenlemekte. Geçmişte, tüm itirazlarımıza rağmen BOTAŞ'ın doğal gaz alımları Kamu İhale Kanunu'na istisna getirilmişti. O gün, düzenlemenin saydamlık, hesap verebilirlik ve fırsat eşitliği ilkelerine aykırı olduğunu, Anayasa'ya aykırı olduğunu iddia etmiştik ve sonuç itibarıyla, Anayasa Mahkemesi bizim haklı itirazlarımızı doğru buldu ve maddeyi iptal etti. Şimdi, bununla ilgili bir düzenleme var ancak yapılan düzenleme ne yazık ki Anayasa'ya uygunluğu yerine getirmiyor, bu hâliyle de Anayasa'ya aykırılıklar barındırmaktadır.
Şimdi, burada, devamlı Kamu İhale Kanunu'ndan bahsettik, bu Kamu İhale Kanunu esasında çok tartışılan bir konu, kamuoyunda da Mecliste de çok tartıştık; defalarca değiştirilmiş, özellikle 3'üncü maddesi ve geçici 4'üncü maddesi, burada da birtakım değişiklikler yapılıyor. O hâlde, Kamu İhale Kanunu'ndan ve kamu alımlarından birazcık bahsetmek gerekli. Özellikle, istisnalardan, madde 3'ten ve 21/b pazarlık usulünü tartışmamız gerekiyor. Neydi 21/b? Eğer deprem olur, sel olur, felaket olur; o anlarda, böylesi olağanüstü hâllerde pazarlık usulüyle ihale yapabiliyorsunuz. Şimdi, bunu tartışmamız lazım çünkü bugün yaptığımız gibi adrese teslim yasal düzenleme yapılan bir ülkede yapılan ihaleler de adrese teslim olur; bu bir gerçektir. Rakamlara bakalım, 2023 yılı kamu alımlarının yüzde 10'u istisna kapsamında. Bakın, kamu alımlarının yüzde 10'u istisna. Rakam ne kadar, biliyor musunuz? 174 milyar lira. Peki, pazarlık usulüyle yapılan alımların tutarı ne kadar? 585 milyar. Toplam alımların yüzde 43'ü pazarlık usulüyle yapılmış, bunun da yüzde 96'sı 21/b'yle yapılmış. 2005 yılında durum neydi? 2005 yılında durum yüzde 90 açık ihale, yüzde 8 pazarlık usulü yani tam tersiydi, yüzde 8'den pazarlık usulü yüzde 45'lere kadar çıkmış durumda. Diyebilirsiniz ki "Ya, 2023'te deprem vardı." 2022'ye bakalım: 2022 yılında kamunun yapmış olduğu alımlarda istisna yüzde 17, yüzde 17. 129 milyar liralık kamu alımı Kamu İhale Kanunu'ndan muaf bir şekilde yapılmış, 129 milyar lira. Pazarlık usulü ise yüzde 33, 184 milyar lira; bunun da yüzde 91'i 21/b'yle. Peki, ben soruyorum: 2023'te bir deprem faciası geçirdik, 2022'de ne oldu? Sel mi oldu, deprem mi oldu, ne oldu 2022'de?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın.
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Devamla) - Neden biz yapmış olduğumuz kamu alımlarının yüzde 33'ünü, 184 milyar lirasını 21/b'yle yaptık.
Şimdi, bir taraftan da gündemimiz ne? 10 bin lira sefalet ücretiyle yaşayan emeklilerimize lütfediliyor, 12.500'e çıkarılıyor en düşük emekli maaşı. Öyle mi, 12.500 lira. Gerekçe ne? Gerekçe bütçe, "Bütçemiz el vermiyor, 33 milyar lira ek ödenek lazım." diyor, "Masrafı bu kadar." deniyor. Arkadaşlar, eğer bir memlekette bir yılda 585 milyar liralık 21/b'yle kamu ihalesi yapılıyorsa, pazarlık usulüyle yapılıyorsa o memlekette o memleketin emeklisi, emekçisi, çiftçisi, esnafı açlığa mahkûmdur.
Bu duygularla hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)