GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:104
Tarih:17.07.2024

CELAL FIRAT (İstanbul) - Sayın Başkan, Genel Kurulu sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Hakikat ve adaletin kaynağı eşitliktir. Alevi toplumunun yas-ı muharrem oruçlarını tuttukları günlerdeyiz. Tüm canlarımızın Şah Hüseyin'in onurlu duruşuna, tevazusuna, sevgisine, vazgeçilmez adalet tutkusuna ithafen tuttukları oruçların Hak ve hakikat katında kabul olmasını diliyorum. Orucumuz kendimizi anlatmak, tarif etmek için değil, başkalarına dayatmalarda bulunmak için de değil; inancımızın toplumsal adalet vurgusunu yapmak, yaşamak ve yaşatmaktır. Herkesin mozaikten, farklı kültürlerden, inançlardan bahsettiği ülkemizde inanç yapımızdan onur duymalı, mutlu olmalıyız şüphesiz ancak farklılıkları tanımıyorsak, hakkını vermiyor, bu kimliklere yönelik nefret suçlarının, şiddetin zeminini yaratıyorsak, seyirci kalıyorsak, asimile etmeye çalışıyorsak hiç kimse mozaikten, çoklu kimliklerden, saygınlıktan, kardeşlikten bahsetmesin. Aleviler bu topraklarda haksızlığa uğruyor, uğratılıyor; devlet eliyle Alevilere inançsal, kültürel, sosyal, hukuksal anlamda müdahale ediliyor, yok sayılıyor. Sorunların çözümü için ise sorumluluktan kaçarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine sürgüne yolluyor. Yurttaşlığın gereğini yerine getiren Alevilere neden haksızlık yapılıyor? Bunu vicdanınıza hiç sordunuz mu? Bir saniye de olsa durun, düşünün; bu haksızlığın sebebi nedir, Aleviler size ne yaptı, kimin tavuğuna "kışt" dedi? Bu, yok sayma değil de nedir? 21'inci yüzyılda insanların inancını özgürce yaşayamaması zulüm değil midir? İbadethaneleri ibadethane olarak kabul görmüyorsa bu zulüm değil de nedir?

Değerli milletvekilleri, tarih İmam Hüseyin ile yoldaşlarına, insanlığın görüp göreceği en büyük zulümlerden birine Kerbelâ'da şahitlik etti. Bu vahşet, İslam tarihinin en büyük kara lekelerindendir. Şu anda İsrail'in Gazze'de Filistin halkına yaşattığı vahşeti Kerbelâ'dan ayrı görebilir miyiz? Elbette ki göremeyiz. Yeryüzünde nerede bir acı varsa orası bizim için Kerbelâ'dır. Kerbelâ'daki Hüseyin'in, Kufe'deki Müslim bin Akil'in, oklanan masumu pakların, darağacındaki Hallacı'nın, Pir Sultan'ın, derisi yüzülen Nesimi'nin, Dersim'de, Maraş'ta, Çorum'da, Sivas'ta, Gazi'de, Gezi'de, dünyanın her yerinde katledilen, yakılan cümle canlarımızın matemini tutuyor, oruçlarını tutuyoruz. Orucumuzun amacı bedeni aç bırakmak değildir; onurlu nefes almaktır, Hüseyin'i anlamak, dünyanın neresinde olursa olsun yaşanan acıları duyumsamaktır, Yezit ve zihniyetine "Hayır." demektir, acı çeken, zulme uğrayan herkesle birlikte olmaktır. Orucumuz sessiz sedasız, şatafatsız, gösterişsizdir; şaşalı iftar sofraları zül gelir bize.

Kamu ve özel sektörde ramazan orucuna yönelik gerekli düzenlemeler yapılmaktadır, aynı hassasiyetin Alevi vatandaşların oruç aylarında da gösterilmesini bekliyoruz. Hapishanelerdeki Alevi yurttaşlarımız inançsal ihtiyaçlarının karşılanmasında ciddi zorluklar yaşıyorlar, diğer inançlar için gerekli kolaylıklar sağlanırken Aleviler yok sayılıyor. Aşuremiz birçok bölgede 12'nci gününde, bazılarında ise 13'üncü günde yapılmaktadır. Diğer bütün dinsel, özel, resmî bayramlar zamanında yapılırken bizim suçumuz nedir? Alevilik suç mudur ki?

Değerli milletvekilleri, iktidar zaman kaybetmeden bu ayrımcılığa son vermelidir, tam bir inanç özgürlüğü için gerekli yasal düzenleme yapılmalıdır. Tüm kamu, özel alanlarda oruçlu canların durumu göz önünde bulundurularak düzenlemeler yapılmalıdır. Alevilik inancındaki canların aşure günü için resmî tatil hakkı veya idari izin getirilmelidir. Özellikle, Alevilerin özel günlerinde artan nefret, şiddet suçları cezasızlıkla sonuçlanmamalıdır.

Bütün inançlara, dinlere, mezheplere her türlü düşünceye saygılıyız, aynı saygıyı da biz bekliyoruz. Siyasi, itikadı, tasavvufi açıdan yürüdüğümüz yol Şah Hüseyin'in yoludur, bu yol cümleden uludur. Bizim istediğimiz adalet Yezit'in zıtlıklarına, fikirlerine, eylemlerine, hayal ve hırslarına bulaşan adalet değildir; dil, din, renk, ırk sınırlarını aşan Şah'ın adaletidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun tamamlayın.

CELAL FIRAT (Devamla) - Düşünseldir, kapsayıcıdır, tarafsızdır, vazgeçilmezdir. Kerbelâ'nın üzerinden bin üç yüz kırk dört yıl geçti ama Yezit zihniyeti hiç değişmedi. Hüseyin'i Deşti Kerbelâ'da şehitler şahı yapan, Yezit ve onun mantığına, zihniyetine karşı başkaldırması, mazlumların meşalesini yakmasıdır. Biliyoruz ki insanlık tarihinde Yezitler hiç bitmedi, bitmeyecek ancak her dönemin de bir Hüseyin'i vardır. Selam olsun Hüseyin'e ve yoldaşlarına; lanet olsun Yezit'e.

Şah Hüseyin'imiz buyurur ki: "Onursuz bir şekilde yüz gün yaşamaktansa izzetli bir şekilde bir gün yaşa; aç kal, alçalma." Bu anlamda, tekrar muharrem oruçlarını tutan tüm canlarımızın oruçlarını Hak kabul etsin, o zatı Hızır görünür görünmez kazalardan, kin gibi şeytani fiillerden hepimizi uzak eylesin.

Aşkla. (DEM PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)