GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 104'üncü Birleşimde Diyarbakır Milletvekili Adalet Kaya'nın mikrofonunun birleşimi yöneten Başkan Vekili Celal Adan tarafından kapatılmasına, Metris R Tipi Cezaevinde tutulan hasta mahpus Serdal Yıldırım'a, adli sistemde çalışan uzmanların yaşadığı mağduriyete, İzmir'in Bornova ilçesinde bulunan Arkas Holdinge bağlı Kristal Yağları fabrikasındaki grevin nedenine, Türkiye'nin Dünya Sefalet Endeksi ve Küresel Kölelik Endeksi'ndeki yerine, Kızılayın ihmalinden dolayı HIV pozitif olan Ahmed Aabo'ya, Diyarbakır'da 14 yaşındaki çocuğa istismarla ilgili sekiz yıldır süren davaya ve Aydın Söke İlçe Millî Eğitim Müdür Vekili Ali Cirit'in öğrencilerin servislerini kaldırma kararına ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:2
Birleşim:105
Tarih:18.07.2024

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri...

Sayın Başkan, dün kürsüde Sayın Vekilimiz Adalet Kaya 1 kelime Kürtçe konuştu diye mikrofonu kapattınız ve o sırada cümlelerinin birçok kısmı da maalesef duyulamadı. Biraz önce AKP'li vekil arkadaşımız Arapça 4 kelime ifade etti, iyi de oldu ama hiç onu kapatmak aklınıza gelmedi.

BAŞKAN - Farkına varmadım.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Çünkü bir ayrımcılık var burada, dile getirdiğimiz şey bu. Biz biliyoruz, Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışmalarını Türkçe yapar ama halka seslenirken bazen Kürtçe, bazen Arapça yani bu coğrafyada yaşayan halkların diliyle onlara hitap edebilir. Bu mikrofonu kapama meselesinin nasıl bir ayrımcılığa, nasıl bir politikaya karşılık geldiğini bu uygulamadan sanırım siz de anlamışsınızdır. Umarım bir daha böyle bir şeyle karşılaşmayız.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'deki en büyük adaletsizlik konuları hatta başında gelen konulardan biri bildiğiniz gibi hasta mahpuslar. Metris R Tipi Cezaevinde tutulan Serdal Yıldırım... Serdal Yıldırım yüzde 98 engelli, yüzde 98 engelli olan bir tutsağı gözünüzün önünde canlandırın ve yataktan sandalyeye taşınırken düşürülüyor. Bunun üstüne, belindeki platin kırılıyor, artık yatamıyor bile; durum bu kadar vahim ve Adli Tıp Kurumu Serdal Yıldırım için 5 defa "Cezaevinde kalamaz." raporu veriyor. Adli Tıp Kurumu genelde vermez bu raporu; düşünün, durum o kadar vahim ki Adli Tıp Kurumu 5 defa bu raporu veriyor ve savcı ağır ve somut tehlike görüyor Yıldırım için, tahliye etmiyor ve şu anda çok büyük bir mağduriyet var. Bir an önce Serdal Yıldırım'ın tahliye edilmesi sağlanmalıdır.

Bir başka mağduriyet alanı adli sistemde çalışan uzmanlar meselesi. Biz bazen toplumda bu tür hizmetleri yapan insanların sorununu görmezden geliyoruz. Oysa psikolog, sosyal hizmet uzmanı, pedagog gibi bu zorlu mesleklerde çalışan bu insanlar aslında hem adli destek hem de mağdur hizmetleri veriyorlar fakat çalışma koşullarından dolayı çok büyük bir mağduriyet yaşıyorlar. Bu mağduriyetlerin en önemli nedenlerinden biri tabii ki kötü çalışma koşulları; yanlış bir organizasyon, mesai saatlerinin hiçe sayılması gibi birçok mesele var. Bu mağduriyetlerin de özellikle adli sistemde çalışan uzmanların bu mağduriyetlerinin de bir an önce giderilmesi zaruridir.

Tabii, "Türkiye" deyince en büyük mağduriyet alanlarından biri de emek alanı; çalışanların, emekçilerin alanı. Şu an İzmir Bornova ilçesinde bulunan Arkas Holdinge bağlı Kristal Yağları Fabrikasında grev var. Toplu sözleşmede görüşmeler dört ay sonra tıkandı ve 13 Şubatta başlayan görüşmelerden dört ay sonra greve gidildi; şu anda 90 işçi grevde. İşveren işçilere ne öneriyor? Bir an düşünün, ne öneriyor olabilir? Asgari ücretin altında ücret öneriyor, grevin nedeni bu; asgari ücret bile değil ve Türkiye'de çalışma koşullarının gelmiş olduğu durum bu denli vahim.

Bakın, biliyorsunuz, endekslere girip şampiyon olmakta çok mahir bir ülkedir; Küresel Sefalet Endeksi'nin ilk 5'inde yer alıyoruz. Şimdi, belki bilmiyorsunuz, bir de Küresel Kölelik Endeksi var, onda da ilk 5'teyiz Eritre'yle beraber, evet, yanlış duymadınız, Eritre'yle beraber. Türkiye'de 1,5 milyon işçi kölelik koşullarında çalışıyor. Kölelik koşulları şu: Asgari ücretin bile altında çalışmak, baskı altında kalmak, haftada altmış saat çalışmak. Türkiye'deki işçilerin, çalışanların yüzde 15'i kölelik koşullarında ve dolayısıyla Küresel Kölelik Endeksinde de ilk 5'e giriyoruz. Bunca adaletsizliği içinize nasıl sığdırıyorsunuz, şaşırmamak elde değil. Sonra düşündüm, evet, nasıl sığdırdığınızı buldum çünkü içinizden çıkardıklarınız sayesinde; içinizden kalbinizi çıkarmışsınız, vicdanınızı çıkarmışsınız, işte, yerine koyduklarınız da bunlar.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir başka adaletsizlik sahnesi Ahmed Aabo. Ahmed Aabo bir Suriyeli, 10 yaşındayken sınıra bırakılıyor on üç yıl önce. Sekiz ay önce Ahmed gidiyor, kan veriyor Kızılaya ve sonunda ne oluyor biliyor musunuz? HIV virüsünü kapıyor, Kızılayın ihmalinden dolayı HIV pozitif.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Teşekkür ederim.

Vay, HIV pozitif oldun." Ee? "O zaman seni kelepçeleriz, geri gönderme merkezine götürürüz." Oradan da geri gönderilmeye kalkılıyor. Yani seni tedavi ederiz değil, bizim yüzümüzden sen bu virüsü kaptın, gel biz seni tedavi edelim değil, kelepçeleyip dışarı atmaya kalkıyorlar. Bunca adaletsizlik gerçekten akıl alır bir şey değil. Devam ediyor adaletsizlikler.

14 yaşındaki çocuğu 21 kişi istismar etti diye sekiz yıldır süren bir dava vardı Diyarbakır'da, hepsi beraat etti. Niye? Mahkeme somut delil bulamamış. 21 kişi, 14 yaşında zihinsel engelli bir çocuğa sekiz yıl önce bu istismar suçunu işledi ve "Somut delil yok." diye beraat ettiler. Hatırlıyor musunuz, burada geçen hafta Kayseri meselelerini konuştuk, Kayseri'de yaşananları, bir linç girişimini.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - O zaman dile getirdik, dedik ki: Mesele bir suç meselesidir, bu suçu işleyenin kimliği önemli değildir; bunun Arap olması, Kürt olması, Türk olması, Suriyeli olması, mülteci olması değil, bu suç bu ülkede işleniyor, çocuklar istismara maruz kalıyorlar, çocuklar tecavüze maruz kalıyorlar. Bu ülkede 1 milyona yakın çocuk işçi var, bu da bir istismar ama çocukların haklarını savunmak yerine, dün hayvan hakları konuşulurken Komisyonda maalesef AKP'li vekiller yine bir çocuk istismarına imza attılar; getirip çocukların fotoğraflarını koydular. Biz de biliyoruz, o çocuklar mağdur. O mağduriyeti gidermek için yapılması gerekenler var ama neden bunu kullanıyoruz? Biz çocuklarımıza sahip çıkmalıyız. Bu istismarlara son vermenin yolu bizim burada ortaya koyacağımız kolektif iradede saklı iken biz tam tersine adımlar atarsak işte bu tür sahnelerle karşılaşmaya devam ederiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Bu 8'inci dakika.

Buyurun.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bunca adaletsizliği değil sekiz dakikaya Başkan, seksen dakikaya, sekiz yüz dakikaya sığdıramayız. Biz burada bir telaşla belli başlı konulara değiniyoruz, o yüzden bazen uzayabiliyor.

Biliyorsunuz, tasarruf tedbir paketi görüşülüyor şu anda. Tabii, "tasarruf tedbirleri" deyince de bu konunun ne kadar abartıldığını biliyoruz ama ortaya çıkan rakam 100 milyar, bütçe açığı 2,6 trilyon. 2,6 trilyon bütçe açığı olan Hazine ve Maliye Bakanı 2,2 trilyon vergi harcaması yapıyor, sonra kalkmış tasarruf peşinde. Onun bu tasarruf çağrısına cevap veren Aydın Söke İlçe Millî Eğitim Müdür Vekili Ali Cirit... Buradan Hazine ve Maliye Bakanına sesleniyorum: Sayın Cirit'e gerçekten bir plaket versin çünkü çok önemli bir tasarruf tedbirine imza attı! Ne yaptı?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Son defa...

BAŞKAN - Buyurun.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - 9 köyün öğrencilerinin taşıma hakkını, servis hakkını elinden aldı; tasarrufta bulundu. Bu çocuklar nasıl okula gidecek? Onun derdi değil. Nasıl ki emekçilerin servisleri "tasarruf tedbiri" adı altında kaldırıldıysa şimdi de öğrencilerin servisleri kaldırılıyor. Buradan tasarruf ederek bu bütçe açığını kapatacağını sanan bir anlayış, bir zihniyetle karşı karşıyayız. Çocukların bir an önce servislerine kavuşmasını istiyoruz.

Teşekkür ediyorum.