GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 22 Temmuz 2004'teki Pamukova tren faciasına, Komisyonda görüşülen Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'ne ve görüşmelere mağdurların getirilmesine, emeklilere verilen 2.500 liralık zamma, Milliyetçi Hareket Partisinin Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesine verdiği dilekçeye ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:2
Birleşim:106
Tarih:23.07.2024

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Pamukova tren faciasının üzerinden yirmi yıl geçti. Ankara seferini yapan Yakup Kadri Karaosmanoğlu Treni'nin 22 Temmuz 2004'te Pamukova yakınlarında raydan çıkıp devrilmesi sonucunda 41 yurttaşımız yaşamını yitirdi. Dönemin Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'dı ve tüm uyarılara rağmen, "Erken, emniyetsiz, büyük facialar olabilir." denilmesine rağmen o tren ilk seferine çıkmıştı ve maalesef, bu kazayı yaşamıştık. Daha sonra, 11 Ağustos 2004'te Gebze-Adapazarı Ekspresi ve Başkent Ekspresi kafa kafaya çarpıştı; 8 yurttaşımız öldü. 2008'de Pamukkale Ekspresi Kütahya'da raydan çıktı, 9 vatandaşımız öldü ve 2018'deki Çorlu faciasında 25 yurttaşımız, vatandaşımız öldü. Ben, kazada hayatını kaybeden yurttaşlarımıza bir kez daha Allah'tan rahmet diliyorum ama bu kazalardan, bu ölümlerden maalesef ki ders almıyoruz. İlk kazadan sonra 3 kaza daha oluyor, yurttaşlarımız ölüyor ve maalesef ki bu ülkede görev yapan bakanlar ve bürokratlar sorumluluk alıp hesap vermiyor. Binali Yıldırım, ondan sonra birçok görev yaptı, sizin oturduğunuz koltukta oturdu, Belediye Başkanı adayı oldu, Başbakan oldu, her şey oldu ama hesap veren olamadı, hesap vermedi; bunu günü gelmişken belirtmek istiyoruz.

Şimdi, Genel Kurulda görüşmeler yapılırken, çalışmalar yapılırken Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi Komisyonda görüşülüyor. Sivil toplum örgütleri, gazeteciler, veterinerler, milletvekilleri, muhalefet yoğun bir direnç gösteriyor. Bir kez daha buradan sesleniyorum: Bu yasa teklifi doğru bir yasa teklifi değil, toplumun büyük çoğunluğu bu yasa teklifine karşı.

Bakın, değerli milletvekilleri, 3 tane anket gördüm, AKP ve MHP'ye oy veren seçmenin yarısından fazlası bu yasaya karşı. Gelin, bir kez daha, bir kez daha düşünün, bu yasayı ekim sonrasına erteleyin. Ekim sonrası komisyonlar, bilim adamları, üniversiteler toplansın, akılcı bir çözüm üretsin.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Bilim insanları mı? Çok şey istiyorsun(!)

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Doğru, çok şey istiyorum "Bilim insanları gelsin." derken.

Şimdi, yasaya bakıyorum, 2019'da Mustafa Yel, Nevzat Ceylan, Jülide İskenderoğlu, Serap Yaşar, Yunus Kılıç, Zeynep Yıldız -tek Zeynep Hanım bugün milletvekili- bir rapor hazırlamışlar. 2004'te kurulan o kurulun, vali, belediye başkanı, sağlık müdürü, müftü, onlardan oluşan kurulun önemine, görevini yapmasına dikkat çekmişler. Çünkü 2004'te kurulan ve 6 kişiden -validen, belediye başkanından- oluşan bu kurul hiçbir şekilde görevini yapmamış, denetim yapmamış, belediyeler -ki o zaman birçok belediye Adalet ve Kalkınma Partisinin bünyesindeydi- barınak açmamış, kısırlaştırma, aşılatmayla ilgili hiçbir şey yok. Yıl 2024, bu sorunlar büyüdü, büyüdü, büyüdü, büyüdü; 4 milyon civarında sokak hayvanının olduğu söyleniyor. "Şimdi ne yapalım? Ötanaziyi koyalım, uyutalım, ötanaziyi çıkaralım." Bir bütün olarak düşündüğünüz zaman "ötanazi" kelimesini çıkarmanız bir şey ifade etmiyor. 1'inci madde, 4'üncü madde, 5'inci madde, diğer maddeler, hepsi bu konuda suistimale açık. Ve Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; üzülerek söylüyorum: Tüm sorumluluklar belediye başkanlarımıza yüklenmiş. Yani belediyeler, bütçesinden hayvanlarla ilgili binde 3 ve binde 5 pay ayırmak zorunda kalacaklar, güzel. Bunu yapmazlarsa yargılanacaklar, güzel. Peki, bu sorunla ilgili merkezî yönetimin, iktidarın bir sorumluluğu var mı? Tek kuruş veriyor mu? Ek bütçe veriyor mu? Hayır. Ya, bu olacak şey mi? Burada bu sorunu çözmek mi istiyoruz yoksa tamamen sorumluluğu belediyelere verip sorunu daha çözümsüz hâle mi getirmek istiyoruz? Bakın, Mersin Belediyesinin bütçesi 25 milyar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Başarır, lütfen tamamlayın.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Binde 3'ü 75 milyon yapar. O barınakta 100 işçi çalışıyor; bir yıllık maaşları, sigorta primleri, yol, yemek paraları zaten bunu zor karşılıyor. Gerçekçi olmak zorundayız.

Sonra, mağdurları getirmek, yaralanan insanları getirmek, sokak köpeklerinden zarar gören insanları getirmek, burada milletvekilleriyle karşı karşıya getirmek neyin nesi? Tabii ki o insanların acısını paylaşıyoruz, üzülüyoruz, böyle olayların olmamasını istiyoruz ama bugüne kadar hangi mağduru getirdiniz? Bakın, tren kazalarını söyledim, hangisinin ailesi gelip Komisyonda konuşabildi? Soruyorum: Aladağ'da bir tarikat yurdunda 7 evladımız yandığında ailelerini mi dinledik? Soma'da...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Başarır, lütfen tamamlayın.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - İliç'teki madende yerin altında hâlâ insanlarımız, evlatlarımız var, hangisinin ailesi dinlendi? Bunun çözümü bu değil. Ortak akıl yok, vicdan yok; burada da onun belediyesi, bunun belediyesi, o versin, bu versin... Hayır, bu bütçeyle, bu imkânla bu sorun çözülmüyor. Ancak belediyeler, üniversiteler, veteriner klinikleri ve merkezî yönetim, iktidar, beraberce bu sorunu çözebilir; bu kanun bunu çözmekten çok öte, bu kanunu bir kenara bırakalım.

Diğer bir şey, emekli... Mecliste tüm yasalar görüşülüyor; kaç gün çalışacağız, yedi günde mi biter, sekiz günde mi biter, bunlar tartışılıyor ama üzülerek söylüyorum ki herhâlde dünyada emeklisine 2.500 lira zam verip ama açlık sınırının çok çok altında yaşama şartları sunan tek iktidar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Başarır, son kez uzatıyorum, lütfen tamamlayın.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Bakın efendim, bugün açlık sınırı 25 bin lira civarında. Beyefendi, Cumhurbaşkanı, 12.500 lira vermiş, bir lütuf gibi anlatıyor. Bugün ben sormak isterim kendisine, 5 uçakla Amerika'ya gidiyorsun. Bakın, bu, beyefendinin binmiş olduğu makam arabası, limuzin. Şimdi bakalım fiyatına, internetten çıkardık; 550 milyon. Beyefendinin günlük 43 milyon harcaması var, aylık 1 milyar 311 milyon harcaması var; 2.500 lira vermiş olduğu zamla övünüyor. Yapma ya, kimin parasını kime veriyorsun, kimin parasıyla saltanat sürüyorsun. Bu araba burada, isteyen milletvekili bakabilir; 550 milyon.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Başarır, teşekkür için açıyorum, lütfen tamamlayın.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Tamamlıyorum. Milyonlarca emekliye verdiği zammın yüzde 2'si. Makam arabalarından 1 tanesi, bakın, milyonlarca emekliye verilen 2.500 lira bütçenin yüzde 2'si bu araba; uçakları falan saymıyorum. O yüzden vicdan diyorum. Bu Meclis oturup bunları konuşsun, bunları tartışsın ve bunları tartışmadığımız sürece, ortak bir noktada buluşmadığımız sürece bu iş olmaz.

Son olarak bunu söylemek zorundayım: Milliyetçi Hareket Partisinin Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesine vermiş olduğu bir dilekçede 154 milletvekili ve gazeteci var. Bu dilekçe niye verildi? Bir sefer bir suç duyurusu değil, bir tanık listesi değil ama niye verildi? Bu insanlar fişlendi mi? Ben sormak istiyorum buradan: Eğer 154 kişinin ismi bir mahkemeye veriliyorsa... Hukukçusunuz, Adalet Bakanlığı yaptınız Sayın Başkanım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Son cümlelerim.

BAŞKAN - Sayın Başarır, lütfen tamamlayın.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Son cümlelerim.

Adalet Bakanlığı yaptınız, bunun ne demek olduğunu en iyi bilirsiniz. Bir parti bir mahkemeye gazeteci, aydın, milletvekillerinden oluşan 154 kişiyi veriyorsa, orada sanık olarak, şüpheli olarak isimlerini belirtmiyorsa, tanık da değilse bu isimler niye verilmiştir? O mahkeme ne yapabilir? Hulusi Kentmen mi o hâkim gelip bana vurup yanaklarımı sıkacak? Soruyorum, ha bu bir fişlemedir...

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Yok, fişleme değil, yok.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - ...ve bu insanlar için yarınlar çok sıkıntı olur, sokaklar çok sıkıntı olur, en başta bu iktidar bunun hesabını veremez bu 154 kişinin birinin burnu kanarsa diyorum.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)