| Konu: | MHP GRUBUNUN, 12/2/2013 TARİH 9571 SAYI VE 20/2/2013 TARİH 9921 SAYI İLE KREDİ KARTLARININ KULLANIMI VE YAŞANAN MAĞDURİYETLER KONUSUNDA BANKALARA İLİŞKİN YASAL DÜZENLEMELER VE BANKALARIN TUTUMLARININ İNCELENMESİ AMACIYLA TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİNİN GENEL KURULUN 16 NİSAN 2013 SALI GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE OKUNARAK GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA; (10/440) ESAS NUMARALI, ÜLKEMİZDE KAYIT DIŞI EKONOMİNİN BOYUTLARININ TESPİT EDİLEREK KAYIT DIŞI EKONOMİ İLE DAHA ETKİN MÜCADELE İÇİN ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN TESPİTİ VE (10/465) ESAS NUMARALI, TÜRK SANAYİSİNDE YAŞANAN SORUNLARIN VE FİNANS SİSTEMİNDEKİ TIKANIKLIĞIN NEDENLERİNİN ARAŞTIRILMASI VE ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ AMACIYLA VERİLEN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİNİN GÖRÜŞMELERİNİN GENEL KURULUN 16 NİSAN 2013 SALI GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 92 |
| Tarih: | 16.04.2013 |
ABDULKERİM GÖK (Şanlıurfa) - Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerimin başında Kutlu Doğum Haftası'nı kutluyor, bu haftanın kardeşliğe, huzura, barışa vesile olmasını özellikle diliyorum.
Tabii ki burada verilen önergede özellikle kredi kartlarına vurgu yapıldı, ancak makro düzeyde de ekonomik performansla ilgili bazı düşünceler ifade edildi, değerli milletvekilleri, ben de bu konuyla ilgili değerli hatibi dinlerken, açıkçası vatandaşın gündemi ile hatibin gündeminin farklı olduğunu özellikle gördüm ve bunu vurgulayarak sözlerime başlamak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, dönüp baktığımızda, bugün itibarıyla ülkemizde 55 milyon kişi kredi kartı kullanmaktadır. Kredi kartı, aslında küresel ekonomik yapının olduğu bir ortamda, küresel dünyada son derece güvenli, hızlı ve çağdaş dünyanın uygulamış olduğu alışveriş konusu içerisinde önemli bir araçtır, ancak bu aracı bizler kullanırken zaman zaman karşımıza farklı argümanlar da çıkmaktadır. Bunlardan bir tanesi güvenli tüketici, güvensiz tüketici veya özenli tüketici veya özensiz tüketici. Dolayısıyla -bunlar hep ekonomik literatürde farklı kavramlarla açıklanmaktadır- burada karşımıza çıkan, özellikle ülkemizde bu 55 milyon içerisinde buna tepkisel manada karşı çıkanlar da vardır.
Örneğin burada verilen önergede özellikle tefeciliğin de kredi kartlarından dolayı arttığı vurgulanmaktadır. Aslında tek başına "Verilen kredi kartlarından dolayı tefecilik arttı." mantığının yanlış olduğunu belirtmek isterim. Birçok nedenleri vardır, fakat kredi kartlarında malumunuz kişi tefecinin eline düşmeden dahi kırk gün gibi bir süre vardır ki bu dahi bu kişiler için önem arz etmektedir.
Yıl içerisinde dönüp baktığımızda kredi kartı işlemleri son derece canlılık arz etmektedir, bu da göstermektedir ki ekonomideki gelişmelerin negatif olduğunu vurgulayan değerli hatip, aslında bu işlemlerin yüksek olmasını gördüğü andan itibaren ekonominin canlılığını rahatlıkla görecektir ki kredi kartları olumsuz olarak karşımıza çıkmamaktadır.
Bir diğeri, özellikle bilinçli kesimin kullanmış olduğu kredi kartlarında bu sıkıntıların olmadığını vurgulamakta yarar vardır. Kredi kartı harcaması yaparken ödemesini düşünmeyen ve dönüp baktığımızda, özellikle bir anlamda bütçesinin hesabını yapmadan harcayan bir kesim vardır ki buna da ekonomi literatüründe "bilinçsiz kesim" diyoruz ki burada sıkıntılar olduğunu kabul ediyoruz. Bu da özellikle tüketicinin bilinciyle ilgilidir.
Değerli hatip, burada vermiş olduğu önergede, özellikle "kontrolsüz kullanılan krediler" diye bir ifade kullandı. Doğrudur, kontrolsüz kullanıldığı doğrudur. Bu da demektir ki kontrollü kullanıldığı zaman bunlara ilişkin bir sıkıntının olmadığını da ifade etmek isterim.
Yine, kredi kartının aynı zamanda kayıt dışı ekonominin kayıt altına alınması noktasında önemli bir araç olduğunu vurgulamak isterim. 2003 yılı itibarıyla 2013 yılı arasında değerlendirme yaptığımızda yaklaşık 6 puan gibi kayıt dışılığı aşağıya çekmiş durumdayız.
Değerli hatip makro ekonomik düzeye ilişkin görüşlerini ifade ederken açıkçası vatandaşın bütçesiyle, vatandaşın ekonomisiyle ilgili olmayan rakamlar ifade ettiler. Evet, IMF'ye olan borç, 2003 yılında yaklaşık 23,5 milyar dolar olan bu borcun mayıs ayı itibarıyla 400 milyon dolarını ödedikten sonra IMF'ye borcumuz kalmayacaktır.
Bir diğeri, gecelik faiz oranları son derece önemli, bugün geldiğimiz nokta çok daha önemlidir. Kredi derecelendirme kuruluşları ülkemizin kredi derecelendirmesini yaparken? Geçtiğimiz gün de Standard&Poor's'un açıklamasında gördüğümüzde, bu da önemli bir düşünceyi karşımıza çıkarmaktadır.
Bir diğeri, özellikle alım gücü noktasında, bu ülkede yıllarca enflasyon rakamlarına baktığımızda anlık değişen enflasyon rakamları karşımıza çıkmaktaydı. Ancak, görmekteyiz ki istikrarlı bir büyüme, istikrarlı bir kalkınma gerçekleşmektedir. Yıllar itibarıyla dönüp baktığımızda, vergi yükü son derece yüksek olan OECD ülkeleriyle karşılaştırma yaptığımızda, şu anda OECD ülkelerinin çok daha gerisinde olan, bu mana itibarıyla olumlu seyreden bir ülkede ekonomik gelişmeleri görüyoruz. Birçok Avrupa ülkesini ziyaret ettiğimizde, hepimizin, muhalefetten milletvekili arkadaşlarımın da olduğu gezilerde, oradan hep şu soru sorulur ve şu soru yöneltilir: "Sizin ülkenizde ne uygulanıyor? Sihirli olarak sizlerde ne var? Bu ekonomik başarıyı sizler nasıl yakaladınız?"
Bir diğeri: İşsizlik rakamları açıklandı. Bu işsizlik rakamlarında özellikle kriz öncesi rakamları yakaladığımızı görmekte fayda vardır. Tabii ki bölgesel gelişme politikaları son derece önemlidir, tarım politikaları önemlidir, eğitim, sağlık, savunma harcamaları önemlidir, sosyal güvenlik harcamaları önemlidir. Ancak, ülkemizdeki tüm bu gelişmelerin yanında, artık, küreselleşen dünyayla beraber, bizler sadece yurt içi politikaları içerisinde değil yurt dışı politikalarımızı da gözden geçirerek, özellikle ekonomik gelişmelerimizde, buradaki ihracat ve ithalat bağlamında da çok önemli ivmeler kaydediyoruz.
Malumunuz, ülkelerin kalkınması iki anlamda gerçekleşmektedir. Temel birçok anlam vardır ama bu iki anlam şudur: Üreterek kalkınırsınız, ticaret yaparak kalkınırsınız ama ideal olan iktisat literatüründe, ikisini aynı anda gerçekleştirmektir. İşte bizim ülkemizde de hem üretiyoruz hem ticaret yapıyoruz. Yani bizler eğer ki bir malı yurt dışından daha ucuza mal ediyorsak, bunu kendi ülkemize getirip kendi ülkemizde de bunu değerlendirmek tabii ki iktisat literatüründe önemlidir. Ancak, aslolan bunu üretmektir ve üretiyoruz, üretmeye de devam ediyoruz. Sanayi endekslerine baktığımızda çok önemli bir yere doğru gittiğimiz aşikârdır.
Tabii ki politikaları eleştirebilirsiniz ancak buradan şunu ifade etmek isterim: Bu politikalar eleştirilirken "Sizler şunları şunları yaptınız, şunlar vatandaşın bütçesine şu noktada iyi yansıdı ancak bizler bu noktada eksik görüyoruz, biz de iktidar olduğumuzda şunları tamamlarız." demenizi beklerdim ancak bugüne kadar, kürsüden bunlar ifade edilmekten çok, siyasal iktidarın, AK PARTİ iktidarlarının ürettiklerini eleştirmek üzerinden hep düşünceler ifade edildi. Dolayısıyla, vatandaşın dünyasındaki ifade edilen ekonomik gelişme ile Parlamentonun çatısında ifade edilen ekonomik gelişmelerin farklı olduğunu özellikle vurgulamak isterim.
Dönüp baktığımızda, bu ülkede toplanan vergi gelirlerinin yaklaşık yüzde 85'i iç ve dış borç faiz oranlarına giderken şu anda, bu oran, çok ama çok önemli düzeyde düşmektedir. Onun için bizler, gelirlerimizi, kamu harcamalarını kamu gelirleri doğrultusunda dengeleyerek bütçemizi ona göre yürütüyoruz. İşte, makroekonomik performanstaki başarıyı ülkemizin artık, AK PARTİ iktidarlarıyla mikroekonomik performansa da yansıtmaya başladığı bu süreçte, 2023 vizyonu içerisinde, dünyanın gelişmiş ekonomileri içerisinde yer alacak bir yapıya doğru gittikçe ilerliyoruz. Bunun bir tek anahtarı vardır, bu makro ve mikrodaki performansın bir tek anahtarı vardır; o da bu ülkenin özlediği, bu ülkenin yıllardır özlediği istikrarı, AK PARTİ iktidarlarıyla yakalamış olduğu siyasal istikrar özlemidir. Siyasal istikrar, bu ülkenin bu aşamadaki bu rakamlarını yakalatmış ve bu ülkenin emin adımlarla gittikçe ilerlemesi noktasında da siyasal istikrar önemle üzerinde durulması gereken bir konudur.
Yıllarca ülkemizde koalisyonlarla yönetildik ve âdeta, anbean değişen bir enflasyon söz konusuydu. Çok şükür ki bunları da yendik. İnşallah, bu ülke, bu siyasal istikrar ortamı devam ettiği müddetçe, kardeşliğin, huzurun, barışın güçlenmesi doğrultusunda ilerleyen bir ülkede cereyan ettiği sürece, elbette ki topyekûn kazanan ülkemiz, topyekûn kazanan vatandaşlarımız olacaktır diyor; bu vesileyle, verilen önerge doğrultusunda aleyhte olacağımızı belirtiyor, yüce Parlamentoyu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)