| Konu: | Vergi Kanunları ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 107 |
| Tarih: | 24.07.2024 |
SELCAN HAMŞIOĞLU (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; teklifin 4'üncü maddesi üzerine söz almış bulunuyorum.
"Torba yasa tekniğine biz de karşıyız." denilerek başlanılan bir dönemi daha neredeyse sadece torba yasa görüşerek, üstelik bunları da akıl almaz bir üstünkörülükte, baştan savma bir takvimde, aciliyet sırası, ihtiyaç sırası gözetmeden görüşerek, usulü sakatlayıp konu, gerekçe, düzenleme ne olursa olsun esasın meşruiyetini de en baştan sakatlayarak bir dönemi daha bitirmeye çalışıyoruz. 16 Temmuzda Meclise sunulan bir teklif, 18 Temmuzda teknik çalışma için gerekli asgari süre tanınmadan, milletvekillerine kanuna çalışma imkânı tanınmadan Komisyonda görüşülen bir teklif. Sabaha karşı 03.40'ta son bulan on dört saatlik görüşmeyle gece yarısı yeni madde ihdası yapılarak hem milletvekillerine, millet iradesine saygısızca hem de insanlık dışı koşullarda önümüzde bulduğumuz bir teklifi görüşüyoruz. Ne zaman? Yine insani sayılamayacak bir saatte. En ironiği, Türkiye Büyük Millet Meclisinin İç Tüzük'e göre tatile girmiş olması gereken dönemde -bunu tatil yapmak ya da tatile gitmek arzusuyla söylemiyorum- Genel Başkanımız tavrımızı açıkladı, gerekirse bütün yaz çalışalım ama bu çalışmanın sonunda da milletin lehine bir işe imza atabilmiş olalım. Bunca bağırmaya, çağırmaya, itişip kakışmaya, kırıp dökmeye değsin hiç değilse Gelir İdaresi Başkanlığının çalışmasındaki vergi kayıpları da yer alsın, sadece bizim değil, onca bürokratın emeğine değsin kentsel rantın vergilendirilmesine yer verilsin, değsin. Kripto varlıklar ve yeni gelişen ticaret mecralarının etkin şekilde vergilendirilmesine yer verin, değsin. "Faiz sebep." diyerek gerekçelendirdiğiniz bir iflas yaşıyoruz, faizi vergilendirin, değsin. Ücretli çalışanların vergi ve sosyal güvenlik yükünün azaltılmasını sağlayın, değsin. Geliri düşük görünüp de çok yüksek harcama yapabilen o malum kesimin vergilendirilmesini düzenleyin, değsin. Paradan para kazananlara dokunmayan ama dar gelirliyi ezen, bu adaletsizliği gidermeyen bu teklif, söylemek durumundayım, ne bu mesaiye değiyor ne de yaşadıklarımız ortada işte; sinir sistemimizin bu kadar harabına değiyor. Dolayısıyla ben bir milletvekili olarak kendimi ikna etmekte zorlanıyorum; temsil ettiğim milletin, temsil ettiğim şehrin onca hayati, hayati olduğu için de ivedilikle çözüm bekleyen sorunu varken ben niye bu saatte bunları konuşmak durumunda bırakılıyorum. Daha yeni Tekirdağ Çorlu'da benim hemşehrilerim "Ölmek istemiyoruz." diye, isyan demeyeyim, Trakya'nın kültüründe yok böyle bir şey ama feryat ettiler. Soruyorlar: "Rant mı, insan sağlığı mı?" Neden? Çünkü zehir soluyorlar. Neden? Çünkü tekstilde kavrulan plastik, polyester, elyaf zehirli gaz üretiyor; metal geri dönüşüm işletmeleri eritme işleminde zehirli gaz üretiyor; kablolardan bakır telleri ayırmak için yakan korsan depolar zehirli gaz üretiyor; arazilere rastgele atılan delil niteliğindeki atıkların yok edilmesi zehirli gaz üretiyor çünkü sadece Tekirdağ'da 10'dan fazla organize sanayi bölgesi ve 1 Avrupa serbest bölgesi ve 300'e yakın münferit sanayi tesisi var ve hepsi hesapsızca, plansızca, gecekondu diker gibi ülkenin en kıymetli tarım arazilerinin, en değerli su kaynaklarının üzerine inşa edildi ve havayla birlikte toprağı, suyu, yediğimiz içtiğimiz ne varsa onları da zehirledi.
Halk tedirgin çünkü Tekirdağ TÜİK'in 2019 verilerine göre iyi ve kötü huylu tümörlerden kaynaklı ölümlerde İstanbul'un ardından 2'nci sırada yer alıyor, kanserin toplam ölümlere oranı açısından da ilk 10 il arasında bulunuyor. Tekirdağlılar, Çorlulular tedirgin çünkü Dünya Sağlık Örgütü 2020 verilerine göre dünya genelinde her yıl 7 milyon insan hava kirliliği yüzünden ölüyor. Havadaki parçacıklı maddeler solunum yoluyla akciğer ve kan dolaşımına girerek felç ve solunum hastalıklarına yol açıyor ve maalesef biz hemen her gün mahallemizden, sokağımızdan, ailelerimizden bunun sağlaması niteliğinde acı haberler alıyoruz ve kimsenin itiraz edemeyeceği bir şey istiyoruz aslında; yaşamak. Bu konuda geçmişte verdiği önergeden sonuç alamamış bir milletvekili olarak madem Genel Kurulda yaz ortasında çalışıyoruz, o zaman yazı geçiremeyecek durumdaki insanların ölümcül problemlerini önceleyerek çalışmaya davet ediyorum.
BAŞKAN - Sayın Hamşıoğlu, lütfen tamamlayın.
SELCAN HAMŞIOĞLU (Devamla) - Zehir solumamak için camını açamayan, bu defa da yaşlısı, bebeği fenalaşan yüz binlerce insanı duymaya davet ediyorum Genel Kurulu. İşletmeleri, depolardaki kimyasalların ve ne için kullanıldığının takibini de içeren, para cezası dışında faaliyet durdurmayı da içeren caydırıcı bir denetim sistemi kurmaya davet ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)