| Konu: | DEM PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 108 |
| Tarih: | 25.07.2024 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün bu kürsüde Türkiye'de olmayan bir şeyi konuşmak için buradayım, ilginç bir deneyim olacak çünkü üzerine konuşacağımız şey bir zamanlar olan ama artık maalesef olmayan liyakat ve işi ehline verme durumu. Bugün Millî Düşünce Merkezinde çok değerli bir kalemin, Yağmur Tunalı'nın bir yazısı vardı. Tunalı, yazısında Türkiye'de Tanzimat'tan bugünkü iktidarın, iktidara geldiği döneme kadar gelenekleri bozulmadan gelen üç kurumun varlığından bahsediyor. Bunlardan bir tanesi ordu, bir tanesi Dışişleri ve biri de Maliye. Buralara girmek isteyenler, devlet büyüklerinin yakını da olsalar yeterli görünmezlerse işe alınmıyorlardı. Tunalı şöyle bir örnek veriyor: Merhum Cumhurbaşkanlarımızdan Fahri Korutürk Cumhurbaşkanıyken oğlu Osman Korutürk 2 kere girdiği Dışişleri sınavını kazanamıyor. Cumhurbaşkanı hiç kimseyi arayarak "Oğlumu kazandırın." demediği gibi oğlu da babasından böyle bir talepte bulunmuyor. Sonrasında Osman Korutürk 3'üncü defa sınava giriyor, sınavı kazanıyor ve gerçekten çok iyi bir diplomat, ardından da iyi bir siyasetçi oluyor. Bu örneği niye anlattım? Türkiye'de liyakatsizlik, siyasi yakınlık ve kayırmacılık her şeyden önce ahlaki bir problemdir.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Aldı başını gidiyor.
MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (Devamla) - Bir Cumhurbaşkanı -az önce söyledim- oğlu için devreye girmiyor, oğlu da babasından ricacı olmuyor.
Bir başka örnek vereyim: Amerika'da okuyan oğlu Erdal İnönü, orada herkesin arabasının olduğunu Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'ye mektupta yazınca, bakın, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'den şu cevabı alıyor: "Otomobil meselen hiç hatırımdan çıkmıyor fakat 1.700-2.000 dolar döviz biz asla bulamayız. Arkadaşların gibi eski bir otomobil bulmandan başka çaren yoktur. Hallolmuş şeyleri tekrar etmekten sıkılma. 'Olmaz.' dediğin zaman ne kadar üzüldüğünü tasavvur edersin diye söylüyorum. Kolayca reddetmediğimi bilerek müsterih olursun, sabrın artar. Herhâlde kullanılır bir şey bulacaksın diye ümitliyim." Burada da aynı şey var; siyasi görüşü ne olursa olsun burada bir siyasi ahlak görüyoruz. Siyasette mütevazılığıyla, kibarlığıyla bilinen Erdal İnönü gençlik döneminde Amerika'da okurken bir burukluk yaşıyor ve babasına iletiyor durumu, biraz da mahcup olduğu belli ancak merhum İnönü'nün cevabı da -az önce okudum- çok net.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kavuncu, lütfen tamamlayın.
MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (Devamla) - Tamamlıyorum Başkanım.
Bu iki hadise de gerçekten ibret vesikasıdır ve çok önemlidir. Bakın, ben yıllarca uluslararası firmada çalıştım, on binlerce kişinin çalıştığı firmalarda. Şöyle bir altın kural vardı: Hiçbir zaman birinci derece veya ikinci derece yakınınızı size direkt raporlayan, size direkt bağlı bir pozisyona alamazsınız. Uluslararası yabancı firmalarda uygulanan bu kuralın benim milletimin devletinde uygulanmaması bugün yaşadığımız birçok problemin temelinde yatan ana unsurdur. "Yandaş" diye bir ifade maalesef bu iktidar döneminde yaygınlaşmıştır. 2010'da Anayasa değişikliği ile HSYK'de türeyen FETÖ'cülere de vesayetle mücadele edildiği iddiasıyla kurumsallığı yıkılan TSK'deki yapılanmalara da bunların hepsinin altına baktığınız zaman adamcılık, kayırmacılık, torpil vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (Devamla) - Ben bu duygu ve düşüncelerle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Yarın iktidar değiştiğinde yeni gelen iktidar aynı uygulamalara girişirse rol modelin de sizler olacağını hiç unutmayın diyorum, saygılar sunarım. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)