Konu: | Vergi Kanunları ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 109 |
Tarih: | 26.07.2024 |
UĞUR POYRAZ (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Avusturyalı düşünür Joseph Schumpeter sözünü sizlerle paylaşmak istiyorum: "Vergi, bir devletin çıplak iskeletidir, ona bakınca devletin niteliği tüm sözlerden, söylemlerden, ideolojilerden arınmış biçimde görünür." 1990'da kamu bütçesinin yarıdan azı dolaylı vergilerden geliyordu, bu yılın ilk üç ayı itibarıyla bu oran yüzde 76,5'e erişmiş durumda; bu rakam bir aczin itirafıdır. Bir devletin mutlaka yaptığı ve yapmakla da sorumlu olduğu iki iş vardır; bir, sınırlarını korur; iki, vergi toplar. Bu iktidar, Türkiye'yi yönetme işini öyle boşladı ki kapı da açık, kasa da açık yani başka bir ifadeyle "Gelen gelsin, alan alsın." Öte yandan, devleti yönetmekle sorumlu olan bu iktidar diyor ki: "Ben vergi toplayamıyorum." ya da "Toplamıyorum, üşeniyorum, işime gelmiyor." Hatta şöyle bir konfor alanı da oluşturmuş durumda: Vatandaşın nasılsa hayatını sürdürmek için yapmaya mecbur olduğu şeyler var; "Araba mı alacaksın, bana da 2 tane ısmarlarsın; benzin mi alacaksın, pompada vergimi alırım; evi mi arayacaksın, telefonundan alırım; market alışverişi mi yaptın, 1 torba da kendime alırım. Peki, alırım da ne yaparım? Kendi adamlarıma veririm; senin paranla onlara ucuza kredi veririm, köprü yaptırırım, geçmeyen arabanın parasını veririm. Benim partililere, onların evlatlarına, uşağına devlette iş veririm, altlarını araba, yanlarına koruma veririm. Yandaşım olan vakıflara, derneklere bedavaya mal veririm, yasa değiştirir, imar veririm. Benim gazetemi okuyan, kanalımı izleyen yok mu; dert değil, yüksek tarifeden reklam veririm." Bu kadar bedavaya alışanın tabii, karnı doysa gözü doymuyor, hazıra da dağ dayanmıyor. Sonra ne olur? Gene vatandaşın kapısını çalıp elini gene onun cebine sokar; pazar torbası nasıl dolar, çocuklarını hangi okulda okutur, hastalansa doktora nasıl gider, kaç paraya bir ev bulur; varsın onları da vatandaş düşünsün, iktidarımız düşünecek değil ya, zaten işi, derdi başından aşkın.
Bu iktidarın yönettiği hazinedeki 4 liranın 3'ü kâr elde eden, servet sahibi kesimlerden değil, halkın yaşamsal ihtiyaçları için zorunlu tükettiği mal ve hizmetlerden toplanıyor. Bu yasayla, ellerini daha da derinine sokmak için nezaketen izin istiyorlar; kanundaki tüm o formalitelerin, büyük büyük lafların kısa özeti bu.
Ülkemiz zor bir dönemden geçiyor, Hükûmet zor durumda, bütçe kaynak arıyor; ben de kendilerine naçizane destek olmak isterim, tüm bu pansuman çözümlerden, iğneyle kuyu kazma işlerinden de çok daha etkili olur. Geçmeyen arabanın, inmeyen uçağın, gelmeyen hastanın parasını garantiledikleriniz kimler; isimleri sizlerde malum, hepimizde malum; gidin, aradığınız parayı onlardan alın zira hepimizin parası, rızkı, yıllarca çalışıp ödediğimiz vergiler onların ceplerinde. Milyar dolarlık vergi borçlarını tek kalemde sildikleriniz kim; onları da biliyorsunuz; gidin paramızı isteyin. Arka kapıdan sattığınız dövizleri ucuza toplayıp pahalıya satanlar kimler; sizde tüm verisi var, alıyorsunuz bankalardan; gidin, kapılarına onlardan isteyin, borsa spekülasyonları, kamu kredileriyle, otomobil karaborsasıyla zengin olanlardan isteyin. Gidin, ne lazımsa milletin parasıyla zengin ettiklerinizden isteyin, garibanın cebinden elinizi çekin.
Milletin gelecekten umudu kalmadı; bugün sadece yarına çıkabilmeye çalışıyor, eserlerinizle övünün!
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)