Konu: | Vergi Kanunları ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 109 |
Tarih: | 26.07.2024 |
SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüştüğümüz kanun teklifinde bir madde var ki evlere şenlik bir madde; bu maddenin değiştirilmesi gerekiyor, kaldırılması gerekiyor bu maddenin. Nedir bu madde? Biliyorsunuz, devletlerin anayasaları vardır ve yürürlükte olan bu anayasa herkesi bağlar; aynı zamanda yasalarla yönetilir devletler, aynı zamanda yönetmeliklerle ve teamüllerle yönetilir devletler. Bakıyoruz, burada Anayasa Mahkemesi bir karar veriyor, Anayasa Mahkemesinin kararına uymuyorsunuz ve burada zaman zaman da hukuku dolanıyorsunuz.
Ben şunu söylemek istiyorum: Birkaç memur sendikası bir toplu sözleşme yapıyor ve bu toplu sözleşme içerisine de hemen bir madde koyuyorlar, "Yüzde 1 kotayı yani meslekle ilgili sayıyı bulamayanlar kesinlikle sendikal faaliyetlerde bulunamazlar, bulunsalar bile bu imkânlardan faydalanamazlar." diyorlar. Böylece özgürlüğün alanını tamamen kısıtlamış oluyorsunuz, ortadan kaldırıyorsunuz ve burada sendikalar da bunu Danıştaya götürüyorlar. Danıştay görüşmelerini yaptıktan sonra kararını açıklıyor, "Bu, aynı zamanda örgütlenme özgürlüğüne mânidir ve aynı zamanda rekabete mânidir." diyerek de bunu iptal ediyor. Peki, Danıştayın kararına uymayacak mıyız? Uyacağız. Uymuyorsunuz. Yasama, yürütme ve yargı erkleri birbirinden ayrıdır diyoruz. "Yok, ayrı değildir, biz yasama olarak devam edeceğiz." diyorsunuz, defakto olarak devam ediyorsunuz. Ardından da buraya bir yasa teklifi getiriyorsunuz ve yüzde 2 kotaya çıkarıyorsunuz bunu. Buradan parlamenterler, Cumhuriyet Halk Partisi bunu Anayasa Mahkemesine götürüyor, Anayasa Mahkemesi bunu yine aynı şekilde "örgütlenme hakkına mâni olmak" ve "aynı zamanda rekabete mâni olmak" diyerek gerekçelerle beraber iptal ediyor. Ne yapılması lazım? Buyurun kardeşim, diğer sendikaların, büyük sendika dediğimiz, sayısal olarak çoğunlukta olanların geçmişte çok az üyeleri vardı, çok çok az üyeleri vardı; Adalet ve Kalkınma Partisi iktidar olduktan sonra bazı sendikaların üyeleri çok çok çok arttı. İyi çalışmış olabilirler, burada memurlarla çok iyi temaslarda bulunmuş olabilirler -sosyal temaslarda, kültürel temaslarda, özlük hakları konusunda- üyelerini artırmış olabilirler. Peki, bunlar da aynı haklardan faydalansa olmaz mı? "Olmaz." diyorsunuz. Ne yapıyorsunuz bu sefer? Anayasa Mahkemesinin bu kararını dinlemiyorsunuz. "Ne yapalım? Kanunu bir kez daha dolanalım, hukuku dolanalım." diyorsunuz ve aynı zamanda "Muvazaalı işler yapalım." diyorsunuz. Ne yapıyorsunuz? Getiriyorsunuz, bu sefer "Yüzde 1'e indirelim." diyorsunuz ve yüzde 1'le beraber de buradan geçirmek istiyorsunuz. Gelin, bu maddeyi çıkarın.
"Özgürlüklerin alanını genişletelim." diyerek kurdunuz bu partiyi, "Vesayetçi yapılara meydan okuyalım." diye kurdunuz, çok da başarılı işlere imza attınız. Birileri göreceli olarak başarısız bulabilirler ama ben sizin çok önemli işler yaptığınıza inanan bir parlamenterim ve diyorum ki size: Gelin, bu maddeyi çıkarın. Şimdi bu maddeyi çıkarırsanız eğer doğru bir iş yapmış olursunuz. Ama size şunu söyleyeyim, bu madde kesinlikle Plan ve Bütçe Komisyonuna gelmemeliydi ve kesinlikle, kim yapıyorsa bu kanun teklifini, bu maddeyi buraya dercetmemeliydi, buraya koymamalıydı çünkü kendilerinin görmesi lazım. Danıştay "İptal ettim." diyor, Anayasa Mahkemesi "İptal ettim." diyor ve siz getiriyorsunuz, tekrar, yeniden bunu yapıyorsunuz. Geçenlerde yine yaptınız; Anayasa Mahkemesi iptal etmiş, siz aynı maddeyi kanunun içerisine koydunuz; birinci cümleyi sona, sondaki cümleyi bire, birdekini ikiye, ikidekini üçe koydunuz; dediniz ki: "Değişiklik yapıyoruz." Bakın, size söylüyorum: Burada zaman kaybına uğruyoruz, aynı zamanda insanların örgütlenme hakkına mâni oluyoruz. Size birileri -geçmişte dediler zaten- "Bu partiyi kapatmak istiyoruz." dedikleri zaman "Olur mu, parti kurma hakkımız var, istediğimizi söyleme hakkımız var ve de bu parti yaşamalı." dediniz. Anayasa Mahkemesi 1 oyla bu partinin yaşamasını istedi. Şimdi, bu sendikalara bırakın, 7 tane iş kolu var, çalışsınlar bunlar; belki onlardan daha iyi şeyler yapacaklar; yarın belki bunların 100 bin, 200 bin, 1 milyon, 3 milyon üyeleri olmuş olacak; rekabet, kaliteyi getirir değerli arkadaşlarım. O nedenle ben diyorum ki burada yasa çıkarken lütfen kamuoyunun istemiş olduğu, kamuoyunun haklı hukuki taleplerini, anayasal taleplerini yerine getirin. Bunları yaparken de önce yasaya koymayın, eğer yasaya koymuşsa birileri, rahatlıkla "Bu yanlıştır." diyerek milletvekilleri kalksınlar ve "Bu yanlıştır, doğru bir şey değildir." diyerek hür bir şekilde söylesinler çünkü cumhuriyet; fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür nesiller istiyor; İslam da itikatta bile birlik istemiyor, fikirde birlik istemiyor, amentüde birlik istiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özdağ, lütfen tamamlayın.
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Teşekkür ederim.
O zaman ne diyeceksiniz? "Hayır, bu doğru değildir. Bu, doğru olmadığı için de bu yasaya getirilip konulmaması lazımdı, koydunuz. Ben buna ret oyu veriyorum." deme cesaretini göstermek mecburiyetindeyiz. Çünkü siz Türkiye'de fikir hürriyetinin, inanç hürriyetinin ve teşebbüs hürriyetinin geniş olmasını isteyerek yola çıkmıştınız; onu daha fazla genişletmek sizin göreviniz olmalı, özellikle iktidar partisinin görevi olmalı. İktidar partisine diyorum ki: Bu maddeyi çekin ve bütün sendikalar istedikleri şekilde örgütlensinler, onları denetleyecek mekanizmalar var; o hukuktur, o Türkiye'de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığıdır; onlar denetlerler, doğru iş yaparlarsa alkışlarlar, yanlış iş yaparlarsa gereğini yaparlar; hem hukuk yapar hem Bakanlık yapar. Şimdi çıkıp "Biz normal olarak anayasal haklarımızı kullanıyoruz, hukuki haklarımızı kullanıyoruz, vatandaşlık haklarımızı kullanıyoruz." diyorlar. Siz de diyorsunuz ki: "Yok canım, kullanmayın. Toplu sözleşmede önünüzü keseriz."
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Sonra Danıştaydan döner ve "Anayasa Mahkemesinin önünü keseriz. Tekrar, yeniden muvazaalı işler yaparız." dersiniz, doğru yapmazsınız.
Teşekkür eder, saygılar sunarım. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)