GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Vergi Kanunları ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:110
Tarih:27.07.2024

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önümde Türkiye Cumhuriyeti Anayasası var. Anayasa nedir? Anayasa; bir devletin, bir milletin uymakla zorunlu olduğu en büyük kanundur. Şimdi, bakıyorum, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminden önceye gitmek istemiyorum, 2018'den sonrasını söylemek istiyorum. 2018'den sonra Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle Anayasa açıkça rafa kalktı. Anayasa'nın maddeleri sadece Adalet Komisyonunda, sadece komisyonlarda... Biz "Getirdiğiniz yasa tekliflerinizde Anayasa'ya aykırılıklar var, bu doğru değil; bakın, Anayasa Mahkemesine gideriz, iptal ettiririz." Diyoruz, bunları söylüyoruz ama yine Anayasa'ya aykırı birçok yasa metni geliyor. Biz "Anayasa'ya aykırı." diyoruz, biz Anayasa Mahkemesine gidiyoruz, iptal ettiriyoruz ama AK PARTİ'nin bir özelliği var, Anayasa'ya uymamak artık onlar için bir sistem hâline geldi.

Şimdi bakıyorum, gelen vergi reformu kanunu... Şimdi, AK PARTİ'nin sistematiğinde -torba yasaları bir kenara bırakalım- şu var: Reform... Vergi reformu; yok, yargı paketi, yargı reformu... Ya, 9 tane yargı paketi geldi -1'ini getiremediniz şu anda yargı paketi, yargı reformu diye- onun içinden 4-5 madde getirip Gelir Vergisi Kanunu'nun içine soktunuz; Türkiye de demokrasi, özgürlükler, hukuk devleti ve insan haklarına saygılı bir ülke hâline gelmedi.

Bakıyorum, vergi paketi geldi. Vergi ne demek? Şimdi, eskiden bakardık biz -ben otuz yıllık hukukçuyum- adliyelerdi, adalet saraylarıydı... Arkadaşlar, artık, adalet, saraylardan yani adliyelerden alınmıyor. Vergide adalet, sağlıkta adalet, işte adalet, hizmette adalet; vatandaş her yerde adalet istiyor; ya, adalet çığlıklarına bakmıyorsunuz. Anayasa'ya aykırı birçok kanun teklifini getiriyorsunuz buraya, ondan sonra diyorsunuz ki: "El kaldırın." Komisyonlara gelen kanun teklifleri ise nerede hazırlanıyor? Açık ve net, söyleye söyleye bıktık: Saraydaki kurullarda hazırlanıyor, Mehmet Uçumlarda hazırlanıyor. Anayasa'ya aykırı kanun tekliflerini getiriyorsunuz, virgülü dahi değişmeden Meclise geliyor; "Ya, değiştireceğiz, Genel Kurulda şunu çıkaracağız." diyorsunuz, yine getiriyorsunuz.

Bakın, yargı paketi dokuz, kadınların soyadı kanunu. Anayasa Mahkemesi iptal etmiş, dokuz aydan beri getirmediniz, daha sonra yargı paketini bir kenara ittiniz, kadınların en önemli hakkını gasbettiniz. Bakınız -169'a göre- ormanların içerisinde cezaevi inşaatıyla ilgili yapılan, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen -"Bu, Anayasa'ya aykırıdır, orman alanlarının korunması lazım." dediği- maddeyi yargı paketine getirdiniz, buraya getiremediniz; şimdi burada kanun metni hâline getiriyorsunuz. Ya, böyle bir şey olabilir mi? Yargı sekizde çıkarmışsınız "Örgüt üyesi olmadan örgüt adına suç işleme" denilen, Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği özgürlüklere aykırı bir maddeyi; yine getirdiniz. Siz getiriyorsunuz, biz Anayasa Mahkemesine götürüyoruz, bu iş böyle devam ediyor; nereye kadar gidecek, biliyor musunuz? 31 Mart 2024'te nasıl 1'inci parti olduk, biz 2028'de de 2028 öncesinde gelecek ilk seçimde de seçimi alacağız, iktidara geleceğiz, Anayasa'ya uygun yasaları getireceğiz; bu açık ve net. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, Türkiye'nin sorunu demokrasi ve özgürlükler, hukuk devleti... Bir memlekette hukuk devleti yoksa, bir memlekette anayasaya uyulmuyorsa, bir memlekette demokrasi ve özgürlükler yaşanmıyorsa, anayasal hak ve özgürlüklerin kullanılması yargı sopasıyla ve çeşitli engellerle engelleniyorsa o memlekette hukuk devleti yoktur.

Bakınız, Anayasa 2: Türkiye insan haklarına saygılı bir hukuk devletidir... Var mı? Yok. Anayasa 7 var mı? Yok. Anayasa 11, Anayasa'nın bağlayıcılığı; var mı? Yok. Anayasa 10, eşitlik; var mı? Yok. Basın özgürlüğü, 25, 26; yok. Örgütlenme özgürlüğü yok. Hak arama özgürlüğü, 36; var mı? Yok. Ne var? Şu anda, açık ve net, demokrasi olmayan, hukuk devletinin bir kenara itildiği bir ülke var ama bunu söylüyoruz, söylüyoruz, söylemeye de devam edeceğiz. Ne yapacağız? Sizin yapmış olduğunuz kanun teklifinizi eleştireceğiz, tarihe not düşeceğiz, gerektiğinde Anayasa Mahkemesine gideceğiz.

O kadar şey var ki konuşacak ne anlatayım? O kadar şey var ki... Şimdi aklıma şu geliyor arkadaşlar, Sayın Erdoğan'ın 2023'teki seçim vaatleri geliyor. Bakınız, neler söylemiş Sayın Erdoğan?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Bülbül, lütfen tamamlayın.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Devamla) - Sayın Erdoğan seçim vaatlerini açıklamış: "Küçük esnafımızın prim ödeme gün sayısını 7200 güne indiriyoruz." Oldu mu? Yok. "3600 ek gösterge çıkacak." Oldu mu? Yok. "İşsizliği düşüreceğiz." Oldu mu? Yok. "İstihdamı artıracağız." Oldu mu? Yok. "Cari açığı kapatacağız." Oldu mu? Yok. "Enflasyonu tek haneye indireceğiz." dedi, gıda enflasyonunda 1'inciyiz. "Bir yılda 319 bin konut yapacağız." Yok. "Öğrencilerin yurt sorununu çözeceğiz." Yok. 2024 yılı emeklilerin yılı olacak diye 2500 lira veriyorsunuz, o da yok. "Asgari ücretliyi enflasyona ezdirmeyeceğiz." diyorsunuz, açlık sınırının altında. Daha neler yok? "Ev hanımlarına emeklilik müjdesi..." Ne oldu? Yok. "Üniversite öğrencilerine genç kart tanımlayacağız." "Telefon, bilgisayar, internet..." Nerede? Yok. "Mülakatı kaldıracağız." Yok. "Tutuklama ve gözaltı gibi insan hakları mahkemesi içtihatlarına uyacağız." Yok, yok, yok ama Cumhuriyet Halk Partisinde hepsi olacak arkadaşlar, hep birlikte. (CHP sıralarından alkışlar)