GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Meclisten geçirilen vergi paketiyle en düşük emekli aylığının 12.500 lira olduğuna, Cumhurbaşkanının "Onların sırtlarında küfe yok ki." cümlesine, Demirören grubunun kamu bankalarına olan borcuna, sokak hayvanlarıyla ilgili yasa teklifinin bugün görüşülecek olmasına, sokak hayvanlarıyla ilgili sorunun bu noktaya nasıl geldiğine ve Anayasa'ya aykırı olan bu yasa teklifinin bir kez daha gözden geçirilmesini AKP ve MHP Gruplarına önerdiğine ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:2
Birleşim:111
Tarih:28.07.2024

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yaklaşık dört günlük çalışmanın ardından vergi paketi ve vergi yasası dün Meclisten geçti. Burada emekliye 2.500 lira bir zam yapıldı.

Şimdi, özellikle, yasa görüşülürken, uzadıkça tabii arayan emeklilerimiz oldu. Buna üzülmek mi, ağlamak mı, hayret etmek mi gerekiyor ama öyle ilginç birkaç telefon geldi ki "Bu yasayı geçirin, bakkala söz verdim." ya da "Faturamı ödeyeceğim." diye. Şimdi bunu niye söylüyorum? Emekli Türkiye'de bu hâle gelmiş ama açlık sınırı 25.000 liraya yaklaşmış, biz dün emekliye 2.500 lira zam yaptık, en düşük emekli maaşı 12.500 lira oldu; bununla övündük.

Sayın Cumhurbaşkanı -üzülerek söylüyorum- şöyle bir cümle kullandı bizim için, muhalefet için: "Onların sırtında küfe yok ki." Şimdi kimin sırtında küfe var ve kimin sırtındaki küfede, içinde nasıl bir yük var? Evet, bizim sırtımızda bir küfe zamanı geldiğinde olacak; orada emekli, çiftçi, işçi, ezilen kesim olacak, onlar için bir mücadele vereceğiz. Ama Sayın Cumhurbaşkanının, iktidarın sırtında nasıl bir küfe var, o küfenin içerisinde kimler var? Bakın, altı aylık maliyet, 2.500 lira zam yaptık, övündük, 33 milyar. Milyonlarca emekli için, 33 milyarlık iktidara -"külfet" diyor kendileri- ek bir yük oldu. Emekli 2.500 lira aldı ve bunu bir yük olarak gördü Sayın Cumhurbaşkanı.

Şimdi, geçen senenin en çok tartışılan konusu neydi? Demirören grubunun Doğan medya grubunu alırken Ziraat Bankasından, Halk Bankasından ve Vakıfbanktan çekmiş olduğu yaklaşık -ki bugünün faiziyle- 1,6 milyar dolarlık kredi, Türk parasına çevirdiğimiz zaman 50 milyar.

Şimdi küfelere bakalım, bir tarafta Cumhurbaşkanının sırtındaki küfede milyonlarca emekli var, 2.500 lira vermişiz, toplam maliyeti 33 milyar; bir tarafta, diğer küfede Yıldırım Demirören var, devletin bankasından 50 milyar krediyi çekmiş, onun üzerine oturmuş, ödemez de ödemez, o da küfedeki diğer yük. Hangisi ağır geliyor size Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, soruyorum? Benim kanıma dokunuyor bu. Ziraat Bankasından, Vakıfbanktan kredi çekip televizyon kanalı alan ve o kanaldan muhalefete sürekli saldıran bir yayın organının sahibi olan bu kişi, devlete bu parayı ödemeyecek ama küfede yük olmayacak, emekli küfede yük olacak. Ben bunu vicdani, ben bunu ahlaki görmüyorum. Bakın, altı yıldır bu Parlamentoda görev yapıyorum, altı yıldır 66 defa ben Demirören'in bu borcunu gündeme getirdim, savcılığa suç duyurusunda bulundum, kendisi hakkında bulundum, banka yöneticileri hakkında bulundum; bütçede konuştum, burada konuştum, konuştum, konuştum, konuştum hâlâ tahsil edilemedi hatta icraya vermektense yeşil alan olan arazisine imar çıkarmak gibi çok çirkin bir yönteme başvuruldu. Ama dün, bütçeye 33 milyarlık bir yük olarak 2.500 liralık zam yaptık, bunu tartıştık ve bunu bir marifetmiş gibi anlattık. Hani bütçede yer yoktu? İşte, emekli için gayet de aslında bütçede yer bulabilecek bir para var; Demirören'de halkın, çiftçinin, memurun bankası Ziraat Bankasının, Vakıfbankın parası var, 50 milyar bugün. Ben bunu halka şikâyet ediyorum, halkımıza şikâyet ediyorum, Adalet ve Kalkınma Partisindeki milletvekillerine, Milliyetçi Hareket Partisindeki milletvekillerine özellikle şikâyet ediyorum; bakın, bu durumu bir gözden geçirin.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın başarır, lütfen tamamlayın

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Diğer bir durum, Komisyonda, kamuoyunda, Mecliste uzun süredir Hayvanları Koruma Yasası'yla ilgili bir mücadele verdik. Tüm itirazlarımıza rağmen, Anayasa tartışmalarına rağmen bunlar çözümlenmeksizin, Türkiye'de üniversitelerle, Türkiye'de, belediyelerle, Türkiye'de bilim adamlarıyla kesin bir uzlaşma sağlanmaksızın bugün bu yasa buraya gelecek.

Şimdi, Kanuni Sultan Süleyman'ın bir hikâyesiyle devam etmek istiyorum: Osmanlı Devleti'nin kudretli padişahlarından birisi Kanuni ve doğaya karşı, ağaçlara karşı müthiş bir merakı var. Bir gün sarayın bahçesinde gezerken bir ağacın çürüdüğünü ve ağacı karıncaların sardığını görüyor, çok üzülüyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Başarır, lütfen tamamlayın.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Ne yapacağına karar veremiyor tabii; karıncaları da öldürmek istemiyor, ağacın da ölmesini istemiyor. Ebüssuûd Efendi, hocası; çok kıymet veriyor görüşlerine. Edebî bir yönü de olan Süleyman yanına gidiyor, kapısını çalıyor, hoca efendi yok. Ne yapıyor? Bir not bırakıyor, notunda aynen şunu yazıyor Kanuni Sultan Süleyman: "Meyve ağaçlarını sarınca karınca/Günah var mı karıncayı kırınca?" Notu alan Ebüssuûd Efendi ise gülümseyerek şöyle bir cevap veriyor: "Yarın Hakk'ın divanına varınca/Süleyman'dan hakkın alır karınca." ve onun üzerine Kanuni Sultan Süleyman karıncanın bile orada incitilmeyeceğini anlıyor.

Şimdi ben bunu niye anlatıyorum?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Başarır, lütfen tamamlayın.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Bakın, sokak hayvanlarıyla ilgili sayının artmasını, aşıların yapılmamasını, kısırlaştırma sorunu olmasını, özellikle kırsal bölgelerde bir köyden bir köye, bir mahalleden bir mahalleye yayan gitmek zorunda olan çocuklarımızı, bunlara saldırıları hepsini bir bütün olarak değerlendirmek zorunluluğumuz vardır. Tabii ki evlatlarımızı düşüneceğiz, çocuklarımızı düşüneceğiz, onların kılına zarar gelmesini istemem, hepimiz anne-babayız. Yaşlılarımızın... Ama bunun çözümü milyonlarca hayvanı bir toplama kampına alıp önünü sonunu düşünmeden, planlamadan ölüme terk etmek mi? Hayır, bu da değil. Bakın, bu hikâye aslında bunu anlatıyor. 2004'ten bugüne kadar alınan, önerilen tedbirlerin hiçbiri uygulanmamış, biz maalesef ki bu noktaya gelmişiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Başarır son kez uzatıyorum, lütfen tamamlayın.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Şimdi sorumluluğu belediyeler üzerinden ve sorumluluğu onlara atarak çözmek istiyoruz. Burada aklı, bilimi kullanmıyoruz. Bu yasa toplumu ikiye bölüyor; sosyal medyada maalesef ki bazı sahte hesaplardan işte, hayvanseverlere saldırılıyor, onlar tutuyor, yaralanmış, bir şekilde endişe duymuş, karşı çıkan, yasanın yanında olan insanlara saldırıyor, yöntem bu olmamalı.

Öncelikle, son kez bir çağrıda bulunuyoruz bu yasa görüşülmeden önce: Bir yasanın yapılmasındaki amaç toplumu ikiye bölmek değildir, ayrıştırmak değildir; yapılacak yasa toplumun büyük bir kesiminin onayını almalı, uzlaşısını sağlamalıdır ama maalesef ki bundan uzak bir yasa var, o yüzden toplumun bir tarafının vicdanını büyük oranda zedeliyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Başarır, teşekkür için açıyorum, lütfen tamamlayın.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Onları karşı karşıya getirmektense bu ülkenin belediyeleriyle, merkezî yönetimiyle, üniversiteleriyle, veteriner hekimleriyle, STK'leriyle, hepsiyle birlikte bir çözüm üretilebilir. Bu, onları katletmek değil, onları bir yerde toplamak değil, yerinde aşılatıp, yerinde kısırlaştırıp yaşatarak olabilir. Bu bütçeyi bu ülkeye hayvanseverler ve belediyeler, merkezî yönetim verebilir.

Anayasa'ya aykırı olan bu yasa teklifini -uzun uzun konuşacağız- gelmeden bir kez daha gözden geçirmesini AKP ve MHP Grubuna öneriyorum.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)