GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:111
Tarih:28.07.2024

SELCAN HAMŞIOĞLU (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; toplumu iki keskin...

(AK PARTİ ve DEM PARTİ sıraları arasında karşılıklı laf atmalar, gürültüler)

BAŞKAN - Sayın Karslı... Sayın Koca...

SELCAN HAMŞIOĞLU (Devamla) - Sesinizi keser misiniz! Gecenin başından beri insanlardan sizi dinlemelerini istiyorsunuz ama hiç kimseyi konuşturmuyorsunuz. (İYİ Parti, AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar) Hiç kimseyi konuşturmuyorsunuz, hiç kimseyi!

BURCUGÜL ÇUBUK (İzmir) - Düşmanlıktan vazgeçemiyorsunuz değil mi, düşmanlıktan!

PERİHAN KOCA (Mersin) - Laf atanları tabii ki konuşturmayacağız!

SELCAN HAMŞIOĞLU (Devamla) - Kendiniz için beklediklerinizi sergileyin, sesinizi kesin!

BURCUGÜL ÇUBUK (İzmir) - Düşmanlıktan başka bir şey yok ya!

PERİHAN KOCA (Mersin) - Yalan söyleyenleri tabii ki konuşturmayacağız!

BAŞKAN - Sayın Koca, lütfen...

SELCAN HAMŞIOĞLU (Devamla) - Yeter ya! (İYİ Parti, AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)

PERİHAN KOCA (Mersin) - Tarafın belli, hadi oraya geç, hadi oraya geç!

BAŞKAN - Sayın Koca, bakın, siz konuştunuz, herkes sizi dinledi.

PERİHAN KOCA (Mersin) - Geç oraya, geç oraya!

SELCAN HAMŞIOĞLU (Devamla) - Keser misiniz sesinizi!

BAŞKAN - Bakın ama konuşulmuyor, burada kimse...

(DEM PARTİ sıralarından "Onları da uyarın!" sesleri)

BAŞKAN - Onları da uyarıyorum, onları da uyardım, sizi de uyarıyorum.

PERİHAN KOCA (Mersin) - Hadi oraya geç, orada otur!

SELCAN HAMŞIOĞLU (Devamla) - Sana mı soracağım? Kimsin sen!

Susturur musunuz.

BAŞKAN - Sayın Koca, lütfen yerinize oturun. Bakın, siz konuştunuz, herkes dinledi.

PERİHAN KOCA (Mersin) - İktidarı okşamaktan başka bir bildiğiniz yok sizin. İktidara paskal olmaktan başka bir bildiğiniz yok sizin; bravo!

BAŞKAN - Lütfen Sayın Hamşıoğlu'nu da saygıyla dinleyelim.

Sayın Kılıç Koçyiğit, lütfen uyarır mısınız.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Hak etti Sayın Başkan.

BAŞKAN - Bakın, ben herkesi uyarıyorum, herkese ikazda buluyorum.

PERİHAN KOCA (Mersin) - Bizimle bu şekilde konuşamaz, bu şekilde iktidarın sırtını okşayamaz ve bunu bizim üzerimizden yapamaz.

BAŞKAN - Sayın Koca, lütfen yerinize oturun.

Sayın Hamşıoğlu, sürenizi yeniden başlatıyorum.

Buyurun.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Popüler olmak istiyor Sayın Başkan, popüler olmak istiyor Sayın Hamşıoğlu.

SELCAN HAMŞIOĞLU (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; toplumu iki keskin kampa ayırmak, o kampların diğerini anlama, duyma, görme kabiliyetini sakatlamak, insanları siyah ya da beyaz olmaya zorlamak ve siyahın mı yoksa beyazın mı makbul olduğunun kararını bile dayatmak artık maalesef bir siyasi geleneğe dönüştü. Bu metot bir grup siyasi egemenin çok işine yarıyor. Siyasi partileri savundukları üzerinden değil, yan yana gelmek durumunda kaldıkları üzerinden yaftalamak bir konfor doğuruyor; bu teklifle yapılan da bu aslında. Konu burada, bu konuda çoğunun da evi camdan olduğu hâlde "Kimler kimlerle beraber?" düzleminde konuşturuluyor. Kamuoyunun bilinçaltına işlenen bir tercih mecburiyeti var: "Ya çocuklar ya köpekler." Biz bu vicdansız dayatmayı reddediyoruz; çocuklarımızı tercih ediyoruz, hayvanlarımızı tercih ediyoruz, çocuklarımızın ve hayvanlarımızın güven ve mutlulukla yaşayabilecekleri ağaçları, ormanları, dereleri, yaylaları, meraları tercih ediyoruz. Hiç şüphe yok ki sokaklarımızda sahipsiz, başıboş köpek sürüleri bir sorundur, bunu inkâr edemeyiz ama çözüm diye imhayı da seçemeyiz.

Biz İYİ Parti olarak bu konuda da üçüncü bir yolun mümkün olduğunu savunuyoruz. Zira bu, daha çok bağıranın daha haklı olacağı bir konu değildir; daha çok sandalyesi olanın daha haklı olacağı bir konu da değildir. Bu ancak sorunda hemfikir olan insanların bu salondan çözümde de hemfikir olarak çıkmasıyla haklılık kazanabilir. "Öldürmeyeceğiz." deyip gerekli engelleri oluşturmadan katliam için istismar alanı bırakarak da olmaz, evladı başıboş bir köpekten kaçarken can vermiş veya evladı doğrudan başıboş köpek saldırısında can vermiş veya köpek korkusuyla sokakta yürüyemez olmuş insanlarla empati yapmadan, onların korkma, onların tedirgin olma, rahatsız olma haklarına saygı duymadan canı yananların feryadını siyasi aidiyete bağlayarak da olmaz.

Deniyor ki teklifte: "Öldürmek yok, 5996'ya atıf var." Ne diyor 5996? "Ötanazi yasaktır ama veteriner -sıralıyor- ilgili durumlarda ötanazi kararı verebilir." Benim çok kıymet verdiğim, partimizin de iki dönem milletvekili adayıydı Tekirdağ'dan -hatta sanırım Sayın Yenişehirlioğlu da başlangıçta kendisinin görüşüne başvurdu ama teklifin son hâlini görmediği için arzu ettiği katkıyı maalesef sağlayamamış- Türkiye'nin tek hayvan psikoloğu olan Profesör Doktor Tamer Dodurka Hocamı aradım ben gelmeden önce; meseleyi şuna benzetti: Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nde komünist partiye üye olma zorunluluğu yoktu ama üye olmayanlar iş bulamıyordu, işsizlerse Sibirya'ya sürülüyordu; bu teklifin yaşama hakkı konumlandırılması da bu kadar.

Ben AK PARTİ sıralarındaki, Milliyetçi Hareket Partisi sıralarındaki birçok milletvekilinin "Köpekleri katledelim." gibi bir motivasyonunun olduğuna inanmıyorum ama bu teklifin hazırladığı nihai son maalesef budur.

Kıymetli arkadaşlar, muradınız gerçekten de toplamak ve kimsenin vicdanını kanatmayacak koşullarda bakımlarını sağlamaksa bunu bu teklifte bütün detaylarıyla somutlaştırmış olmanız gerekirdi. Mesela, bütçe. Ne var metinde? Deniyor ki: "Bakanlık neyi uygun görürse..." Ya, bakanlığın uygun gördüğü, o hayvanlara vicdan kanatmayacak koşullarda bakabilmeye yetmezse ne olacak o zaman? Mesela, belediyeler öngörülen takvimde bakımevlerini hazır edemezse cezadan kurtulmak için tek çareyi öldürmek görmeyeceklerinin bir garantisi var mı? "Niyet hayvanların acı çekmesini engellemek." deniyor. Madem öyle, şimdiye kadar hayvanlarla ilgili hiçbir yatırımı yapmamış olan belediyeler ötanazi ilaçlarını alabilecekler mi mesela, gerçekten doğru bir teşhis konulduğunda bununla ilgili? Var mı böyle bir bütçe kalemi?

Yine, Tamer Hoca diyor ki: "Mali gerekçeyle ucuz ama acı veren yöntemler kullanılabilir bu iş için. Birçok ilaç hayvana korkunç ızdırap veriyor. Hatta ötanazi için geliştirilen ilaçlar bile doğru kullanılmadıklarında acı çektirebiliyor. Maliyet ve uygulama zorlukları nedeniyle bu iş gaz odalarına kadar gider."

İşin bir başka boyutu, bu yükü taşımak istemeyen veterinerlere ret hakkı tanınacak mı mesela?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Hamşıoğlu, lütfen tamamlayın.

SELCAN HAMŞIOĞLU (Devamla) - Kararların bir komisyon marifetiyle ve her hayvan için gerekçeli raporlarla alınması sağlanacak mı? Her belediyede veteriner istihdam edilebilecek mi? Var mı bütün bunların temeli teklifte? Yok maalesef. O zaman yoksa nasıl acısızlık teminatı olarak değerlendireceğiz biz bu maddeyi.

İYİ Parti olarak bizim çözümünüz net: Topla, kısırlaştır, aşıla, koru; üretimi durdur, ticareti durdur; belediyeleri de STK'leri de kat, dâhil et işe ama merkezî bir popülasyon yönetim mekanizması oluştur; yerel hayvan koruma gönüllülerini kaldırma, güçlendir.

Söyleyecek çok şey var ama son olarak şunu söyleyeyim: Niyetiniz halisaneyse bu yasayı geri çekin. Toplumsal bir mutabakatla, ekimde, Türkiye'ye yakışır bir metni biz burada hep birlikte inşa edelim.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)