Konu: | Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 112 |
Tarih: | 29.07.2024 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA UĞUR POYRAZ (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun teklifi, üzülerek, utanarak ifade etmeliyim ki çatısı altında bulunduğumuz Türkiye Büyük Millet Meclisinin asli görevi olan yasama faaliyetinin nasıl umarsızca yapıldığının ve iktidarın, devlet aklı ve ahlakından yoksunluğunun en çarpıcı örneklerinden biridir. Artık alışageldiğimiz üzere, sarayda hazırlanıp aynen geçirilmesi emriyle postalanan bu metin, sanki bir yasama süreci varmış gibi usulen komisyona gönderilip devamında önümüze konuldu. AK PARTİ'nin Sayın Grup Başkanı, Başkan Vekilleri, komisyon üyeleri, yasaya imza koyan milletvekillerinden biri de çıkıp demedi ki "Bir dakika yahu, ben bu milletin vekiliyim. Tak gönder, şak oylat; böyle bir düzen olmaz. Biz burada milletten vazifeliyiz, öyle hariçten yazılıp emirle dayatılan metinlerle yasa yapamayız, yapmayız." diye. Eğer yapabilseydiniz bu haklı itiraz özsaygınızdı, oturduğunuz koltuklara saygıydı, millete ve onun emanetine saygıydı ancak sizler bu saygıyı, bırakın milleti ve bizi, kendinize gösteremediniz. Ama diyeceksiniz ki: "Ne saygısı?" Dün gece bu kürsüden milletin vekillerine hadsizce işaret edilerek sarf edilen sözler aslında karşı karşıya olduğumuz zihniyetin açık göstergesi olarak tarihe geçti. Buradan iktidar milletvekillerine sesleniyorum: Saraydan zaten televizyonlara çıkmanız yasak, röportaj vermeniz izne bağlı, seçim bölgenizdeki meseleler haricinde hiçbir konuda konuşmak şöyle dursun, saraydakilerin fikrinden başka bir fikre sahip olma hakkınız dahi yok. İşte, size bugün bir fırsat, bir kerelik olsun, vazifeli olduğunuz işi sureta değil, hakikaten yapın, yapın ki bizler de milletimiz de bir bilelim fonksiyonsuz hâle getirilen, sadece noter kâtibine çevrilen milletvekilleri aslında kimdir, necidir. Burada görüyorum, içinizde hâlâ bu yasaları gönülsüzce, göz devirerek oylayıp imza verenler olduğunu. Sizler de çok iyi biliyorsunuz ki böyle yasa yapılmaz; sadece bilmiyormuş, duymuyormuş, görmüyormuş gibi davranıyorsunuz.
Bu hayvan hakları yasası da vakayıadiyeden sayılan gündem değiştirme manevralarınızdan bir tanesi. Bugün değiştirmek istediğiniz 5199 sayılı Kanun'u 2004 yılında yine siz çıkardınız, yirmi yılda köpekler zombi virüsüyle delirmediklerine göre işi en başından siz yanlış yaptınız. Evet, sokaklarda başıboş, tek ve sürü hâlinde gezen köpekler bir sorun; sevene "Neden seviyorsun?" denilemeyeceği gibi korkana da "Neden korkuyorsun?" denilemez, sadece korku bile yeterlidir. O zaman, devlet aklı devreye girecek ve kalıcı çözüm tüm paydaşlarla inşa edilecek. Peki, nerede paydaşlar? İktidar, demokrasinin kendini değersiz, süreçlerini de ayak bağı gördüğü için onun lügatinde paydaşlık yok, sadece ve sadece yandaşlık var. Halbuki hayvanseverlerin büyük çoğunluğunu, tüm medya gücünüzle onları şeytanlaştırmaya gayret ettiğimiz hâlde hem bireysel hem de örgütlü olarak çözüm ve inisiyatif almaya hazırlar. Kriterleri de belli, hakkı ve basit. Şöyle ki: Barınak denilen izbelerde hiçbir hayvanın yaşaması mümkün değil. Sokaklarda hayvan avına çıkıp toplu katliama girişmek akla da izana da insanlığa da sığacak bir iş değil. Kuduz riski varsa, kamu sağlığına tehdit varsa tabii ki gereği yapılmalıdır ve yapılır. Nitekim mevcut kanunlarda bu zemin var fakat Peygamber Efendimiz'in hadisişerifini size anımsatmak isterim: "Siz yerde olanlara acıyın ki göktekiler de sizlere acısın." Zannediyorum ki 2004'ten bu yana kendi eliyle palazlandırdığı mama mafyalarıyla, barınak baronlarıyla, sosyal medya istismarcılarıyla kâr ortaklığı sona erenler şimdi, bu itlaf işinden başka bir servet kazanmanın ve kazandırmanın peşindeler. Malum, çevre en iyi bildiği işi yapıyor; bir rantı tüketip diğerini yaratıyor. Herhâlde yepyeni vergilerin, ballı ihalelerin hesabı yapılıyor. Aslında bakarsanız çözüm çok basit ve gözlerimizin önünde öylece duruyor: Sahipsiz sokak hayvanlarını eziyet etmeden toplama ve yaşayabilecekleri barınaklara götürme, bu barınakları işletme, barınaklarda sürgün belediye işçilerinin değil, gönüllülerin insan kaynağı oluşturması, hayvanseverlerin kurdukları STK'lerde hayvanseverler tarafından işletilen barınaklarda veteriner ve köpek eğitmeni istihdamı yerel yönetimlerde, seçimlerden önce ve sonra dünya kadar personel istihdam ediyorlar, onun kaynı, bunun yeğeni, bu sefer belediyeler ellerini taşın altına koyup veteriner ve köpek eğitmeni istihdam edecek. Devlet hayvanseverlerle birlikte tip barınak projesi yaratacak, barınak yerlerinin tahsisi ve inşasından sorumlu olacak; barınaklar izbe, kuytu alanlar değil, tip projelere bağlı işletmeler olacak, sahipsiz hayvanlar burada yaş, ırk, cinsiyet ve agresyon olarak tasnif edilecek, uzmanlar tarafından rehabilite edilecek. Kısırlaştırılıp tedavileri ve aşıları kontrol altında tutulacak, hayvan üretimi sınırlandırılıp sahiplenme seferberliğiyle barınaklar adres olacak. Evcil hayvan sahipleri de bu barınaklardan hem veterinerlik hem eğitim hem de otel ve pansiyon hizmetleri alabilecekler yani hayvanseverlerin işlettiği bu barınaklar insan sirkülasyonuyla sahipsiz kalmayacak, bizzat hayvan sahipleri tarafından da denetlenecek. Zira, barınakların fiziki koşulları, barınaklarının uzak mesafe olması, oradaki hayvanları izole ederken vahşileştirip bu hayvanların bu sosyalleşme sürecine ket vurmaktadır. Hayvanların barınırken sosyalleşmesi, eğitilmesi ve sahiplenilmeye uygun hâle gelmesi de bu çözümün bir parçasıdır.
Veteriner Hizmetleri Kanunu'nun meşhur 9'uncu maddesinin içeriğine gelecek olursak, hâlihazırda yürürlükteki bu kanun maddesi ve iktidarın niyeti çerçevesinde hayvanseverler için büyük bir endişe alanı. O zaman, bunu bir veteriner değil, bir veteriner kurulunun raporuna bağlamak ve barınağı işleten STK'lerin de onay şartını koymak yeterli olacak. Zira, davranışları insan ve hayvanların hayatı ve sağlığı için tehlike teşkil eden ve olumsuz davranışları kontrol edilemeyen durumlarda bahse konu hayvanın insan ve diğer hayvanlardan izole edilmesi ve rehabilitasyonu öncelik olmalıdır. Mevcut durumda sokaktaki hayvanı barındırmayanların bir hayvan için "izolasyon" "rehabilitasyon" kavramlarını gündemlerine almayacakları aşikârdır. Bu önerilerimiz aklınıza gelmemiş olamaz, olsa olsa işinize gelmemiştir. Uzlaşı kültürünün ve duyarlılığın siz gelince terk ettiği bu topraklarda sularda, göklerde yaşayan her canlı Allah'ın bize emanetidir. Bizler bu emanete ihanetten imtina ederiz, sizleri de doğruya, iyiye, güzele davet ederiz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)