GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:112
Tarih:29.07.2024

NECMETTİN ÇALIŞKAN (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Tatile çıkılacak bugünde hayvanları koruma yasasını görüşüyoruz. 14'üncü madde bütçe. AK PARTİ iktidarlarının en iyi olduğu alan algı yönetimi, en başarısız olduğu alan ise bütçe yönetimi. Böyle bütçe yönetimi olduğundan, bütçe imkânları kısıtlı olduğundan ne asgari ücretliye ne emekliye düzgün maaş verilemedi. TÜİK'in ayak oyunlarıyla memura göstermelik zam yapıldı, diğer kurumların hiçbirisini saymıyorum. Tabii, olmayan bir bütçenin neticesinde acaba bu hayvanları koruma kanununda hangi bütçe nasıl aktarılacak; doğrusu merak ediyorum. Hangi bütçeyle barınak sağlanacak? Aşılama yapılacak? Kısırlaştırmaya ödenek ayrılacak? Belli ki hedef çözüm değil, hedef yarayı tedavi etmek değil.

Değerli milletvekilleri bir yasama yılının sonundayız. Şöyle vicdanımıza elimizi koyup düşünelim. Bir yıldan beri burada hangi yasaları görüştük? Orman Kanununu, Maden Yasasını, SPK Kanununu, Turizm Yasasını, sivil havacılık, vergi kanunları, kripto yasası. Gördüğünüz gibi, buraya getirilen bütün kanunlar patronların, baronların talepleri, dayatmaları. "Bu milletin lehine biz şu bir yıldan beri dar gelirli insanları rahatlatmak üzere şu yasayı getirdik." diyeceğimiz hiçbir şey yok. "Vergi artıracağız, zam yapacağız, cezaları keseceğiz." Tek çözümünüz maalesef ki bu. Bakın, işçi ölümleri, maden faciaları, ücretli öğretmenler, fahri Kur'an kursu hocaları, engelliler, depremzedeler, taşeron işçiler, yardımcı hizmetler sınıfında çalışanlar, et süt üreticileri, narenciye üreticileri, çiftçiler bunların hiçbir yarasına parmak basılmadı; bunların hiçbirisi gündeme gelmedi ama baronların, patronların işleri gündeme geldi.

Dokuz aydan beri Gazze'de soykırım uygulanıyor. Sadece kınadık, sadece polemik konusu yapmayı çok iyi becerdi arkadaşlar.

Memleket kriz yeri, ateş yeri. İnsanlar inim inim feryat ediyor. Yaz tatili geldi, sılayırahim aile bağları kesildi, insanlar bir şehirden başka bir şehre gitmeye cesaret edemiyor ama fil dişi kulelerde oturduğunuz için de halkın sesini duymuyorsunuz. Eylem yapanları fişlemek, konuşanları yumruklamak -bu da yeni adet oldu- protesto edenleri de coplamak, literatüre her gün anca bunlar giriyor.

Değerli milletvekilleri, bu yasa niçin çıkıyor? Bu yasa da şunun için çıkıyor: Hani "Gri listeden çıktık." deniyor ya Avrupa Birliğinden gelecek turistlere "Türkiye güvenli bir ülkedir." diyebilmek için işte biz bu yasayı görüşüyoruz. Gönül isterdi ki bir defa da şu millete hizmet edenler listesine girmek için gayret edilsin. Bu yok. Hep birilerine şirin görünme çabası ve maalesef ki burada günlerdir büyük bir dirençle, değişik kesimlerden insanlar, farklı dünya görüşlerine mensup olsa da olaya, sürece katkı sağlamak üzere ifadelerde bulunuyor; hepsini kökten reddediyorsunuz. Ya, ben merak ediyorum, siz ne ara bu hâle geldiniz? Bakın, İstanbul Milletvekilimiz Mustafa Kaya tutanaklardan çıkardı, 24 Haziran 2004 CHP Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan buradaki konuşmasında diyor ki: "İçişleri Komisyon Başkanlığına, Çevre Komisyonu Başkanlığına teşekkür ediyorum. Değerli iktidar milletvekilleri, katkılarınızla çok önemli bir sorun çözülüyor. Biz, CHP Grubu olarak bu yasayı destekliyoruz." diyor. Demek ki bu oluyormuş, her şeye muhalefet edilmiyormuş. (CHP sıralarından alkışlar) Ama siz ne oldu da ne ara bunu savaş sebebi hâline getirdiniz, anlamak mümkün değil.

Bakın, bu yasalar görüşüldü, cezaevlerinde binlerce insan suçsuz yere yatıyor, Anayasa Mahkemesi yargı paketini iptal etti. İnsanlar muallakta, sebepsiz yatıyor, yargı paketini getirmediniz çünkü önceliğiniz değil. Ne zaman? Ekimden sonra. Madem önemliydi, onu da getirecektiniz. Yargı paketi ertelendi, Öğretmenlik Meslek Kanunu ertelendi, Tüketici Kanunu ertelendi çünkü bunların arkasında baronlar yok, bunların arkasında güç odakları yok ama işinize gelen kanunlar için sabahlara kadar mücadele etmeyi biliyorsunuz. Ve çok üzülerek ifade etmeliyim ki bir yılın sonunda buraya onlarca konuyu getirdik, asla tartışılmasına müsaade etmediniz, konuşturmadınız, bütün önergelerimizi reddettiniz; hem kel hem fodul hesabı.

Şimdi, seçim bölgelerinize gideceksiniz, ne yüzle milletin karşısına çıkacaksınız? "Ey, aziz milletim, ben seni temsil etmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine gittim, şunları şunları yaptım." diye ne diyeceksiniz, çok merak ediyorum. Ben peşinen söylüyorum, güç odaklarının dayattığı bütün yasaları çıkardınız, her konuyu istismar etmesini bildiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NECMETTİN ÇALIŞKAN (Devamla) - Ama gerçek anlamda milletin sorununu çözemediniz. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)

NECMETTİN ÇALIŞKAN (Devamla) - Sayın Başkan, son bir dakika daha...

BAŞKAN - Vermiyoruz, kimseye vermedim. Bir dakika verdim size.

NECMETTİN ÇALIŞKAN (Devamla) - Mikrofonsuz konuşmamda bir sakınca var mı?

BAŞKAN - Hayır.

NECMETTİN ÇALIŞKAN (Devamla) - Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. İyi tatiller diliyorum. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)