GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:3
Tarih:03.10.2024

İYİ PARTİ GRUBU ADINA HÜSMEN KIRKPINAR (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, kıymetli öğretmenlerimiz, eğitim camiamızın tüm muhatapları ve aziz milletimiz; teklifin ikinci bölümü üzerine İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, teklifin taslak hâlindeki ismi "Öğretmenlik Mesleği ve Millî Eğitim Akademisi Kanunu"ydu. İsmi her ne kadar değişmişse de haiz olduğu maddeler bakımından teklif, Millî Eğitim Akademisinin kuruluş amacına hizmet etmektedir. İktidarın kendi zihniyetine uygun öğretmen yetiştirmek için Akademinin kurulmasında nasıl dayatmacı olduğu açıkça görülmektedir. 24'üncü maddedeki disiplin hükümleri gereğince öğrencilere olumsuz örnek teşkil edecek söz, davranış, hâl ve hareketlerde bulunanlara aylıktan kesme cezası verilecek olması, uygulamada birçok sorunu da beraberinde getirecektir. Öğretmenlik yüksek itibara sahip meslekler arasında zaten en büyük itibar kaybını yaşayan meslek grubu iken bu düzenlemeyle öğretmenler sürekli bir şikâyet, şiddet ve soruşturma tehdidi altında kalacaklardır. Belirsiz kanunların varlığı hâlinde öğretmenler keyfîliğe karşı korumasız kalacaktır ve hukukun güvence fonksiyonu yerine getirilemeyecektir.

Teklifin 26'ncı maddesine göre, Bakanlığa bağlı olarak Millî Eğitim Akademisi kuruluyor. 27'nci maddede de bu Akademinin görevleri sıralanıyor. Akademinin asli görevi ise Bakan tarafından verilecek diğer görevleri yapmak oluyor. Bu madde Akademinin Bakanlıkta bir akademik birim olarak değil de Bakanlığın yan şubesi olarak çalışacağını gösteriyor. Teklifte kimi yetkiler Bakana verilirken hiçbir nesnel ölçüt getirilmemiş, objektif kriter konmamıştır. Bir hukuk devletinde bir idari makam, Bakan dahi olsa yetkilerini asla keyfî kullanamaz. Yeni bir akademi kurulması uygulama ve iktisadi bakımdan faydadan çok zarar getirecektir. Tasarruf tedbirlerine rağmen, aslında hiç de aciliyeti olmayan Akademide öğretmenlere ders verecek olan bu akademisyenler Akademi binasında eğitim verince eğitim daha mı kaliteli olacak? Bakanlığın eğitimde esnaf hesabı yapması oldukça düşündürücü ve ibretliktir. Bir an önce öğrencilerine kavuşmayı bekleyen öğretmenlere sınav üstüne sınav, mülakat üstüne mülakat, eğitim üstüne eğitim vererek eğitim sistemimizi arşıâlâya mı taşıyacaksınız? Bir öğretmen adayının atanabilmesi için beş yıl lisans eğitiminden sonra KPSS'de yüksek puan alması gerekiyor. Sonra üç veya dört dönem Akademi eğitimi alacak. İlinde Akademi olmayanlar, acaba bunlar için barınma ihtiyacının nelere sebep olacağını düşünebiliyor musunuz? İlave bir yük olacak. "Harçlık" diyebileceğimiz ücretlerin reva görülmesi öğretmenlerin mesleki gelişimlerine nasıl bir katkı sağlayacak? Aslında, esas soru bu Akademi kime ne fayda sağlayacak? Akademi yazılı sınavı ve Akademinin uygulama sınavları yani mülakatı geçebilenlere akabinde güvenlik soruşturması yapılacak. Tüm bu engelleri aşabilen öğretmen adayları sözleşmeli olarak atanabilecektir, "Atanacaktır." diyemiyoruz çünkü sonra bile puan üstünlüğüne göre atanamama ihtimalleri var. Bu kadar meşakkatten geçen öğretmenler hiç olmazsa kadrolu olarak atansa. Tam aksine, teklif, sözleşmeli öğretmen istihdamını kaldırmak yerine iyice pekiştiriyor. "Meslek kanunu" adı altında Akademi dayatması yapıyorsunuz çünkü Akademiyle kaldırıldığı iddia edilen mülakat sistemi burada işletilmeye devam edecek.

Teklifin 28'inci maddesiyle Akademi İzleme ve Yönlendirme Kurulu oluşturuluyor.

29'uncu maddede "Akademi on kurul üyesinden oluşur." dese de 10 kurul üyesinin nasıl belirleneceği açıklanmıyor. Akademiyle ilgili elbette haklı endişelerimiz var. Günümüzde TRT'sine, üniversitelere atanan rektörlere ve bazı devlet kurumlarının hâline bakınca Akademinin taraflı ve belli bir kesimin kontrolünde olacağını tahmin etmek çok da zor değil. Kayırmacılığın ve keyfîliğin olamayacağına kim garanti verebilir? Akademide öğretmenler manipüle edilerek belirli seçimler yapmaya ve iktidarın ideolojik amaçlarını takip etmeye zorlanacaktır. Kendi anlayışınızla öğretmen yetiştirmeye soyunuyorsunuz. Yeni müfredat da zaten bu düşünceye hizmet etmek için çıkarılıyor. AKP'nin seçim sloganı olarak kullandığı "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" isminin yeni müfredata verilmesi ayrı bir garabettir. Adında "millî" olan bir bakanlığın eğitim gibi objektif ve tarafsız kalması gereken alanını siyasi çıkarlarınıza alet ediyorsunuz. Bu müfredat iktidarın siyasi seçenekleri, ideolojik özellikleri ve yanlış Hükûmet politikalarıyla keyfîlik ve baskı altında konumlanmanın göstergesidir.

Değerli milletvekilleri, yıllardır planlama yapılmamış olmasının sonucu olarak bugün 1 milyonu aşkın atanamayan öğretmen ordusu var. "Bu öğretmenleri nasıl istihdam ederiz?" sorusuna kafa yormak yerine Akademi kurarak mezun olanları da öğretmenliğinden saymıyorsunuz. Mecelle'de "Defimefasid celbimenafiden evladır." hükmü yer alıyor yani kötülüğü önlemek, onun yayılmasını engellemek iyiliği yapmaktan önce gelir. Eğitim sistemimizin tek sorunu öğretmen nitelikleriymiş gibi tüm enerjinin odağına Akademiyi koymaktan vazgeçin. Mümkünse Akademi kurma fikrinden vazgeçerek işe başımıza açtığınız belaları defetmekle başlayın.

Son olarak, kanun teklifinin en rahatsız edici ve istismara açık olan 34'üncü maddesine değinmek istiyorum. Öğretmenlerin mesleki yetersizliğinin 2 müfettiş raporuyla başarısız görülmeleri hâlinde geri hizmete çekilmesi öngörülüyor. Yüz binlerce öğretmenin meslek güvencesi yok edilmek isteniyor. Öğretmenlerimiz için bu büyük bir tehdittir. Hiçbir meslek grubunda iş güvencesini ortadan kaldıracak böyle bir düzenleme yer almamaktadır. Memurların görevden çıkarılmasını gerektiren durum ve usuller 657 sayılı Kanun'la açıkça belirtilmiştir. Bu madde bu şekliyle Türk hukuk sisteminin genel prensiplerine de aykırıdır. Bu düzenleme, öğretmenlerin gelişimine katkı sağlamaktan çok uzak, onur kırıcı, motivasyon bozucu ve öğretmeni güvencesiz ve her türlü art niyetiyle baskıya açık bırakacak bir uygulama olacaktır. İlgili maddenin kanun teklifinden çıkarılması için Komisyon görüşmelerinde İYİ Parti olarak önerge vermiş olsak da önergelerimiz reddedilmiştir. Bakanın dışında kimseyi memnun etmeyen Öğretmenlik Mesleği Kanunu düzenlemesi öğretmenlerimiz ve eğitim camiası için 2'nci bir şans olmalıydı. Öğretmenin itibarı için çıkılan yolda onları yoksulluk sınırının altına mahkûm eden ve gelişimlerinin teşvik edilemediği, sadece Millî Eğitim Akademisine indirgenmiş bir kanun teklifini görüşüyoruz.

Ezcümle, AK PARTİ'nin en başarısız olduğu, en çok Bakan ve sistem değiştiren Bakanlığı ve en çok bocaladığı alan şüphesiz Millî Eğitimdir. Eğitimin tüm bileşenleriyle yapılacak olan istişareyle, tereddütlerimizin giderilmesiyle mutabık kalabileceğimiz bir teklif getirilirse ancak bu meslek kanununu yeniden görüşeceğimizi, şu hâliyle teklifi kabul etmediğimizi ifade ediyorum. Maddelere geçildiğinde gerekli gördüğümüz yerlerde değerlendirmelerimizi yapmak üzere şimdilik konuşmama virgül koyuyor, yüce heyetinizi ve aziz milletimi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)